dört, krem, motor ve facetime

210 21 42
                                    

hos geldiniz asklarım 🙉 ☀️

Üstüme giyindiğim atletin ardından koltuğun üzerine koyduğum şortu alarak bacaklarımdan geçirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üstüme giyindiğim atletin ardından koltuğun üzerine koyduğum şortu alarak bacaklarımdan geçirdim. Düğmesini taktıktan sonra saçımı parmaklarımın arasından tarak işlevi görecek şekilde geçirerek kulağımın arkasına attım. Çekingenlikle Jungkook'a döndüğümde onun çoktan giyinmiş bir şekilde hemen ilerideki çekmeceden bir şeyler aradığını gördüm.

Göğsümün arası biraz acısa da kasık bölgemdeki ağrı biraz daha fazlaydı. Bunu yaptığıma inanmıyordum. Her şeye rağmen pişman hissediyor falan da değildim. En azından şimdilik sadece mutluydum.

Aradığı şeyi bularak bana döndüğünde elimi ayağımı koyacak bir yer bulmak istemiştim. Az önce yaşanan şeyler bile bu kadar utanmamı sağlamamıştı. Belki de o anın heyecanıyla utancım geri planda kalmıştı.

"Bu kremi günde üç dört kere kullan. Azar azar sürmeye dikkat et. Dövmeyi yaptığım yer biraz kabaracak, acını azaltır." Gülümsedim ve yanıma gelerek uzattığı kremi elinden aldım.

"Tamam, teşekkürler." Önemsiz der gibi kafasını salladı.

Bu sırada dövmeci koltuğunun yanındaki masadan çantamı alarak kremi içine attım. Telefonumu da çantama koyduktan sonra Jungkook'a geri döndüm.

"Dudakların.." Ne demek istediğini anlamak için aynaya döndüm.

"Evet dağılmış. Yani ıslak mendille sileceğim. Teşekkürler." Daha fazla saçmalayabilir miydim bilmiyordum. O da tavrımı fark etmiş olacak ki dudağı belli belirsiz kıvrıldı. Daha fazla yüzüne bakmayarak, ki bu utanç verici hissettiriyordu, aynanın önüne geçtim. Çantamdan çıkardığım, her daim işime yarayan ıslak mendil paketinden bir mendil çıkararak dudaklarımın üstünde ve kenarında iyice dolandırdıktan sonra tekrar ruj sürmemeye karar vererek elimdeki ıslak mendili yandaki çöp kutusuna attım. Islak mendil pakedini de tekrar çantama koydum.

Arkama dönerek Jungkook'a baktığımda elleri cebinde yeri izliyordu. Burada daha fazla durursam ölebilecek olduğumu bildiğimden boğazımı temizleyerek konuştum.

"Bugün, " derin nefes aldım. "için mutluyum. Krem için tekrardan teşekkürler." Kafasını sallamakla yetindi. Bende yanına yürüdüm, kollarımı yukarı kaldırdım ve uzun boyundan kaynaklı parmak uçlarıma kalkarak ona sarıldım. Başta tereddüt etmiş gibi hissetsem de çok geçmeden cebinden çıkardığı elleri belimi sarmaladı. Kısa süre sonra bulduğum huzurla beraber kollarından sıyrıldım. Kasıklarımdaki ağrı bile azalmış gibi hissediyordum.

"Seni ben bırakacağım." Şaşırsam da belli etmedim.

"Gerek yok Jungkook, kendim gidebilirim."

high for tattooeR, rosekook ⛈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin