Herkese merhaba umarım kurgu ilginizi çekebilmiştir. Umarım okurken keyif alırsınız. Vote ve yorumları eksik etmeyin lütfen.
Seviliyorsunuz♡
Mathilda...
Kucağındaki hafif bedenle kapıyı açıp koca eve girdi. Gözleri istemsizce büyük evi incelerken evde kimsenin olmayışı dikkatini çekmişti. Gözleri kucağındaki genç adama kaydı. Huzursuz bir uykunun kollarında olduğu çok belliydi.
" neden bu koca evde yalnız yaşıyorsun?" Jungkook istemsizce onun yüzünü incelerken mırıldandı. Kızlar ona aşık olmakta haklılar diye düşündü bir an. Kucağındaki adam hayatında gördüğü en güzel yüze sahipti.
"Jungkook Taehyung yüzünü görmemeli. Bu ikinizi de tehlikeye atar." Kulağındaki kulaklıktan gelen Seokjin'in sesiyle çocuğu incelemeyi bıraktı.
"Tamam hyung kapatabilirsin." Seokjinin telefonu kapatışıyla yavaşça üst kata çıktı. Yatak odası orda olmalıydı. Karşısına çıkan ilk kapıyı açtı. Işığı güç bela bulup yaktı.Gördüğü yatakla derin bir nefes açıp içeri girdi. Odanın bir duvarı sadece pencereden oluşuyordu. İçerisi yumuşak kahve tonları ile dizayn edilmişti.
Jungkook yavaşça Taehyung'u yatağa bıraktı. Gözleri çocuğun ayakkabılarına takıldı. Bebek bakıcısı mısın oğlum sen işin bitti gitsene... kendi kendine göz devirip kapıya yöneldi işi bitmişti sonuçta fazlasına gerek yoktu.
"Anne... seni özledim..." duyduğu mırıldanma ile olduğu yerde durdu.
Gözleri tekrar yatakta yatan çocuğa döndü .
Taehyung gördüğü rüyanın etkisindeydi. Gözlerinden yaşlar hızla boşalmaya başladı.
"Anne gitme..."
Jungkook annesiz olmanın,yalnız olmanın ne demek olduğunu biliyordu . Çocuğun lafları içerde bir yerde kendi acısını hatırlatmıştı. Oflayarak deri ceketini çıkardı. Seokjin emirlere uyulmamasından nefret ederdi ama sanırım bir gece idare edebilirdi.
Yavaşça yatağa yaklaştı. Cenin pozisyonu almış ağlayan çocuğa ilgiyle baktı. Çocuğun yanına oturdu . Elleri hipnoz olmuş gibi Çocuğun saçlarını buldu.
" çok mu özledin onu?" Kendi kendine mırıldandı çocuğun saçlarını okşarken. Taehyung ellerinin altındaki yastığı bilinçsizce sıkıyordu. Dudaklarından kaçan hıçkırıklar ile Jungkook iç çekti.
" geçti...hepsi geçti...her şey iyi olacak..." yumuşak sesi ve saçlarını okşayan el ile Taehyung'un hıçkırıkları yavasça kesildi . Yavaşça yastığı sıkan elleri çözüldü. Kabusu bitmişti. Yavaşça tekrar uykunun kollarına teslim olmuştu.
Jungkook loş ışık altında istemsizce çocuğu izledi. Bu çocukla benzer kaderleri vardı. Aralarındaki tek fark kendisi terk edildiğinde ona kol kanat geren 3 abisi vardı . Bu Çocuğun ise sadece bir kişi yanındaydı. O kişi hakkında ise bilmediği çok şey vardı....
Elleri bir kez daha çocuğun saçlarını okşadı. Neden şefkat gösterdiğini bilmiyordu . Neden kalkıp gitmediğini de . Sadece öyle yapması gerektigini hissediyordu ve yapıyordu.
Kulaklığından gelen sesle irkildi
"Jungkook neden bu kadar uzun sürdü. Çık artık o evden ."
Transtan çıkmış gibi etrafına bakındı .
"Geliyorum hyung"son bir kez çocuğa baktı. Hızla eğilip çocuğun ayakkabılarını çıkardı .
Neden bunu yapıyorum? İçindeki sese gözlerini devirdi.
" çünkü Namjoonie hyung bu çocuğa göz kulak olman gerektiğini söyledi ." Diye mırıldandı. Işıkları kapayıp evden çıktı. Motoruna binmeden önce gözleri yatak odasının penceresini buldu.
" İyi uyu ..." diye mırıldanıp abilerinin yanına gitmek için yola koyuldu.
********************************
Kafasının içinde biri kapısını kıracak gibi yumrukluyordu. Gözlerini sıkıcı yumup inledi. Dün gece biri evine girip çaktırmadan kemiklerini mi kırmıştı acaba?
Kafasında kapısının sesinin yanına şimdi de telefon sesi eklenmişti. Güçlükle gözlerini açıp devasa penceresinden dışarı baktı . Hala çalan telefonunu eline alıp 'civciv' yazısına baktı. Aşağıdaki Jimin olmalıydı. Yalpalayarak ayağa kalktı. Tembel adımlarla aşağı indi . Kapıyı yavaşça açtı açtığı gibi sinirleri tepesine çıkmış bir adet Jimin içeri daldı.
"Hangi cehennemdeydin sen ha! Seni kaç defa aradım ! Kaç defa kapını çaldım biliyor musun !"Jimin yüksek desibeldeki sesi yüzünü buruşturmasına sebep olurken dün geceden kalma gömleğinin düğmelerini açtı.
" özür dilerim..." sıkıntılı sesi Jimin'in göz devirmesine neden oldu.
" özür dileme benden bir daha böyle bir şey yaparsan ağzına çarparım duydun mu beni? " Taehyung istemsizce kıkırdadı . Bir adım atıp somurtan arkadaşına kollarını doladı.
" surat asma bana... iyi ki yanımdasın " ona karşılık beline dolanan kollarla gülümsedi. Huzurlu bir sabahtı...
" berbat kokuyorsun Tete." Jimin alaylı sesiyle göz devirip onu ittirdi
" ortamı her seferinde bozmayı nasıl beceriyorsun be sen" Jimin gülerken arkasını dönüp yukarı çıktı. Gömleğini hızla çıkarırken Jimin kendini yatağına attı.
" dün gece nasıl geldin eve araban yoktu girişte?" Taehyung Jimin'in sorusu ile duraksadı. Dün gece nasıl gelmişti gerçekten...
Jimin gözlerine takılan şeyle yerinden doğruldu.
" Taehyung bu kimin? " Taehyung merakla arkasını döndü. Jimin elinde siyah bir deri ceket tutuyordu. Taehyung aklına doluşan bölük pörçük şeylerle kaşlarını çattı.
Siyah motosikletin üzerinde bir adam vardı. Onu izliyordu . üzerinde deri bir ceket vardı...
Jimin şüpheyle Taehyung'a baktı
"Deri ceket giymezsin. Tercihin değildir. Kimin ceketi bu?" Jimin'in sert ses tonu ile yutkundu . Şuan büründüğü kişilik menajer Park Jimin idi ve ondan kaçış asla yoktu.
Taehyung ceketi yavaşça alıp yatağa oturdu.
" dün gece çok içmiştim. Bir kaldırımda oturduğumu hatırlıyorum... sonra bir siyah bir motosiklet fark ettim . " Jimin sıkıntıyla oflayıp Taehyung'un yanına oturdu.
"Başka ne hatırlıyorsun?" Taehyung kaşlarını çatarak hatırlamaya çalıştı.
" beni izlediğini hatırlıyorum..." Jimin kaşlarını çattı.
" sonra ne oldu?" Taehyung ağrıyan başını ovuşturdu.
"Hatırlamıyorum Jimin" Jimin dudaklarını yalayıp Taehyung'un omzuna dokundu
"Hatırlamaya çalış Taehyung . Saesang fanlardan biri olabilir hakkında bir skandal çıkarabilir o fareler." Jimin fark ettiği ayrıntı ile durdu
" eve kendin geldin değil mi ?" Taehyung ona kocaman gözlerle baktı
"Hayır en son hatırladığım şey kaldırımda sızdığım..." Jimin hızla yerinden kalktı. Ellerini sıkıntıyla saçlarının arasından geçirdi.
"Sen sızdıysan ve seni o adam eve getirdiyse kapıyı açması imkansız Tae . Kapı şifren annenin doğum günü ve anneni bilen kimse yok..." Taehyung yeni fark ettiği şeyle elindeki deri cekete baktı.
Kimdi bu yabancı...
Elleri deri ceketini ceplerini buldu . Bu yabancı her kimse elbette onunla ilgili bir şey ceketini kalmış olmalıydı.
Jimin endişeyle dudaklarını kemirdi. düşündüğüm şey olmasın Tanrım yalvarırım...
Gözleri Taehyung'u buldu . Ona zarar gelmemesi için hayatını ortaya koymaya yemin etmişti... yavaşça yanına oturdu.
"Bir şey var mı?" Taehyung hayır demeye hazırlanırken eline gelen sert şeyle durdu. Elini yavaşça çıkarıp bulduğu şeye baktı. Siyah taşlarla süslü bir bileklik...
" bileklik mi cidden mi?" Jimin homurdanarak yerinden kalktı. Taehyung bir süre bilekliği inceledi . İpe geçirilmiş taşlar ustaca işlenmişti. Fark ettiği yazı ile gözlerini kısıp taşı yüzüne yaklaştırdı .
Jk....
" Jk..." Jimin hızla ona döndü
" ne dedin?" Taehyung Jimin'e döndü.
" Jk...üzerinde Jk yazıyor..."
*********************
Jungkook , gece boyu bilmediği bir sebepten uyuyamamıştı. Gözlerini kapattığı an gözünün önüne yavru kaplanın(ona bu ismi takmıştı) 'anne' diye ağlayışı geliyordu. Bu nedenle her sabah güneş doğduktan sonra yaptığı spor seansını öne çekmiş. Kulaklıklarını takıp göl kenarındaki evlerinin orman kısmında uzunca koşmuş. Canı sıkılınca da dönüp boks torbasıyla zaman geçirmeye karar vermişti.
Torbasına sertçe vurarken üzerindeki atleti terden sırılsıklam olmuştu. Nefes nefese göğsü inip kalkarken bir anda gözünün önüne saçlarını okşadığı için nefesleri düzenli bir hale gelen Yavru kaplan geldi. Elleri sallanıp duran torbayı tutup yutkundu
" birinin onu sakinleştirmesine nasıl bu kadar muhtaç olabilir..." Kendi kendine mırıldanırken odasının kapısı açıldı yavaşça.
"Sana 5 ay önce şu torbayı kaldır demiştim..." Jungkook duyduğu sesle hızla arkasına döndü .
"Hyung!" Kapı eşiğinde normalde her zaman duvar suratlı olan Yoongi hyungu bu sefer küçük bir tebessüm ile ona bakıyordu. Jungkook terli olmasını umursamadan kendini Yoongi'nin üstüne attı.
" hyung özledim seni.." Yoongi gülüp kollarını dev gibi çocuğun sırtına yasladı.
" leş gibi kokuyorsun .. ve evet bende seni özledim.." Jungkook gülüp ondan ayrıldı.
" geleceğini haber verseydin seni almaya gelirdim.
Yoongi göz devirdi
" o manyak motorunla mı? Dünyanın en tehlikeli adamlarıyla çatışmaya girmeyi tercih ederim"
Jungkook tekrar güldü.
"KAHVALTI HAZIR KİKİRDEŞMEYİ BIRAKIN VE AŞAĞI İNİN. JUNGKOOK TERLİ TERLİ İNERSEN SENİ MASAYA OTURTMAM!" evet...sizde tahmin edersiniz ki bağıran Kim Seokjindi....
Yoongi Jungkook'un omzuna yavaşça vurdu.
"Duşunu alda aşağı in . Konuşacaklarımız var.." Jungkook kafasını sallayıp ıslanmış atletini çıkardı. Hızlı bir duşun ardından tişört giyme gereği duymadan aşağı indi.
Namjoon ,Seokjin ve Yoongi oturmuş sohbet ediyorlardı. İtiraf etmeliydi ki bu görüntüyü çok seviyordu. Aylar sonra birlikte kahvaltı edebilmeleri çok hoşuna gidiyordu.
Seokjin Jungkook'a bir tabak hazırlarken o da gidip Yoongi'nin yanına oturdu. Namjoon gözlerini Yoongi'den çekip Jungkook'a döndü.
"Anlat bakalım Yavru kaplanla ilk gün nasıldı etrafta gördüğün tuhaf bir şeyler var mıydı ?" Jungkook ona yemek tabağı uzatan Seokjin 'in elinden tabağı alıp ona ciddiyetle bakan Namjoon ve Yoongi'ye döndü.
"Henüz bir hareketlilik yok hyung. Dün gece gittiği barda da evinin etrafında da hiç bir şey yok." Yoongi Namjoon'a döndü
" Japonya'da doğru bilgiler toplamışım. Adamlar henüz Kore'ye girmemişler. Kimse bir şarkıcıdan şüphelenmemiş. " Namjoon kaşlarını çatarak kafasını salladı.
" ama bu girmeyecekleri anlamına gelmiyor. Kim Taehyung'un kimliği ,ait olduğu ülke her şey değiştirildi. Elbette bunu fark edecekler." Seokjin elindeki yemek çubuklarını bıraktı.
" Kuyuma denen adam Taehyung henüz 15 yaşında katıldığı seçmeleri geçebilmesi için jüriye müdahale etmiş. Bunu bilen birileri varsa eğer... Kim Taehyung açıkça ortada olur." Namjoon onaylarcasına kafasını salladı.
"Adamın yanında şuana kadar sadece bir kişiyi çok yakın gördüm o da menajeri Park Jimin . Dün gece Kim Taehyung'un telefonunu arayıp durdu . Evinin önünde nöbet tuttu resmen sabaha kadar. " Jungkook şaşkın gözlerle Seokjin'e döndü
" hyung adamın telefonunu mu hackledin?" Seokjin şirince güldü
" işim bu Jungkookie.." Jungkook sırıttı istemsizce Seokjin hyungu her zaman kurnaz biriydi.Aklına düşen sarı saçlı çocukla sırıtışı söndü.
" şu Park jimin ...ne ayak?" Herkes Kim Taehyung'u terk edip gittiğinde bile bu çocuk onun yanındaydı
" onu bana bırakın..." Yoongi'nin soğuk sesiyle masadaki herkes ona döndü. Namjoon kaşlarını çatarak ona döndü
"Bir şey mi biliyorsun onun hakkında?" Yoongi gözlerinin önüne gelen sevimli yüzle iç çekti. 15 yıl öncesine gitmişti...
" sadece bana güvenin 5 aydır Japonya'da bu olay hakkında bilgi topluyorum . Menajeri bana bırakın." Namjoon onaylarcasına başını salladı.
Jungkook kendi önüne döndü. Masadaki suya uzanırken aklında ne zaman o çocuğun yanına gideceği vardı? Kendini fark ettirmeden nasıl ona yaklaşabilirdi . Daha doğrusu koruyabilirdi?
"Jungkook?" SeokJin'in sesiyle ona döndü. SeokJin çatılı kaşlar ile bileğine bakıyordu
"Doğum gününde sana verdiğim bileklik... Onu hiç çıkarmazdın o nerde?" Jungkook'un gözleri boş kalmış bileğine döndü.
Gözleri kocaman büyürken nasıl bu kadar dikkatsiz olabildiğine küfür etti içinden
" siktir!Yavru kaplanın evinde" Seokjin şokla yüzüne baktı
"Ne?!" Jungkook hızla ayaklandı
" Beni bulamaması gerek görevin sonu olur bu. Ceketimi orda unuttum . Alıp döneceğim " Jungkook arkasından bağıran hyunglarını görmezden gelerek odasından aceleyle bir tişört giydi .
Hızla motoruna binerken kendi kendine sırıttı.
2. Görevi beklediğinden çabuk ayağına gelmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
//FOLLOW THE NIGTH //
Fanfiction"Unutma attığımız her adımda yanımda olacaksın..." Jungkook yanan kasıkları ile sırıttı. " elbette Bay Kim..." Zaten yanından ayrılmaya hiç niyetim yok yavru kaplan diye içinden geçirdi....