Leyla
Izdırap dolu günler başlamıştı Leyla için. O günden sonra yüreğinde bir şeyler ölmüştü genç kadının. Yekpare bir yanlızlık tabiatının önüne döküldüğü anda içinde bir şeylerin eskisi gibi olmadığını iyi anlamıştı. Tüm serzeniş dolu haykırışları Örselenmiş ruhu ile paramparça bir hali andırıyordu. Eskisi gibi masum değildi.
"Leyla hanım bu gün pek solgunsunuz" Kemal Bey'in sözleriyle tepside ki başını kaldırıp adamın kahvelerine değdirdi. Bakışlarına düşen hüznün bu denli kolay anlaşılır olması olacak iş değildi. Karşısında ki adamı henüz tanımadığı için böyle düşünmesi tabi normal bir hal idi.
"Size öyle gelmiş olmalı " diyen sesi fısıltıyı andıran bir sessizlikte idi. Kemal bey karşısında duran küçük kadının derin bir acısından ziyade bir yanlızlığı olduğunu anlamıştı lakin üstelemedi"Belki de" dediğin de Leyla "Başka arzunuz var mı efendim" Kemal teşekkür edip başka bir istediği olmadığı dile getirdi. Arkası dönüp giden kızın ardından bakmaya başladığın da o an karşıdan gelen Ahu hanımı gördü. Bu gün Ahu hanımı görmek için uğramıştı buraya. Çünkü validesinin istediği gayet buydu.
Ahu hanım, karşısında gördüğü Kemal bey ile derin bir heyecan hissetti. Bu adama karşı derin bir arzu hissetmeye başlamıştı. Kaç yıldır başka bir ülkede yaşayan adam aslında Araf'ın yakın bir dostu idi. Kemal beyin ona yakın bir tavırlar ve davranışını hiç görmemiş olsa da onunla konuşmayı sevdiğini biliyordu.
Köşk bu günlerde ayrı bir havayı barındırıyordu.
"Sizi görmek ne büyük bir şeref Ahu" dediğin de kadının naif elini tutup dudaklarına götürdü. Ahu sanki toy bir çocuğun edası ile kalbinde büsbütün yangın başlatan bu adamın sözlerinden hayli etkilemiş bir halde yüzünde titrek bir tebessüm oluştu.
"O şeref bana ait Kemal bey" dediğin de eteğini bacağının kenarına toplayıp oturdu."Havalar serzeniş dolu" diye konuşan adamın bakışları kendisinden ziyade denize doğru idi.
"Haklısınız..." demekle yetindi Ahu, çünkü Kemal bey derin bir adamdı. Zamanı oldukça hep kitap okur ve tabiatın o derin yansımasına kendini adardı. Onun yanında konuşmak epey zordu.
Her şeyi bilirdi.
Kemal bey derin bir nefesi aldı. Ahu güzel ve hoş bir sohbeti olan bir kadındı. Yaşı da yaşına uygundu lakin aralarında hiç bir çekim yoktu. Yani Kemal açısından bu durum böyleydi. Bir sohbet etseler bile her şey yarım kalabilirdi. Çünkü yaşadıkları ve gördükleri şeyler birbiri ile bağlantılı değildi. Semiha hanım ölmeden onca küçük oğlunun mürvetini görmek istiyordu. Bu durumu da oğluna lanse ediyordu. Aile yapısına en uygun gelin adayı ise Ahu hanımdı.
Tam konuya gireceği an yanlarına yaklaşan o kızı gördüğün de sözleri yarıda kalmıştı. Ahu hanım yüzünde tebessüm dolu bir halde genç kıza baktı. Buraya gelmeden önce kendine gelmesi için kahve istemişti ondan.
Kahveyi Ahu hanıma uzattığı o sırada tanıdık bir kadın sesini duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğreti |Tamamlandı|
RandomEski İstanbul da geçen bir hikâye Leyla..." Adıma sağır olan dudaklarından geçen ismim vardı... "Ahu gözlü Leyla"