Leyla yavrucum bunu kendine nasıl reva görürsün?' Edibe hanım yanıma oturdu ve elini elimin üzerine bıraktı. O yumuşak şefkatli tını ile kendimi ağlamamak için zor tutmuştum. Yüzünde ki o dağ yerle bir olmuştu kadının.
"Hatun hanım bunu duyacak olsa felâket olur aman yarabbim" diye dert yandığı zaman derin bir nefesi dudaklarımdan içeriye aldım. Eli elimden kopup gittiğinde anladım nasıl bir felaketin içine sürüklendiğimi.
O kadın büsbütün bir felâketti.
"Ben..." kelimeler dilimden dökülmedi.
"Sen böyle olacağını bile isteye oldu ne oldu ise Leyla. Kendini kaptırma demedim mi ben sana ha. Karısını bırakıp seni alacağını mı zannediyorsun Hatun hanım buna müsade eder mi?Gül gibi solup gideceksin" dediğin de dolan gözlerime lanet okudum. Böyle bir şeyin hayalini bile kurmamıştım ki ben.
Bu kadar kırılgan ve hassas olamazdım.
"Kimseden medet umduğum yok"
Bastırarak söylediğim sözler onun üstünde pek iz bırakmadı."Ersiz bir başına cocuk mu bakılır Leyla aklın alıyor mu senin? Hem kimin kimsen de yok" diyip gözlerini kaçırdığında sözleri çok ağrıma gitti. Bir başıma kaldığımı kendim kabul etmiş iken bunu başkasının dilinden duymak tüm dengemi yitirmeme sebep olmuştu. Halam bilmediği zengin bir insana satmıştı beni. Babam ise evine her gece erkek alan halama emanet etmişti sanki yediği naneleri bilmiyormuş gibi. Gözyaşım yanağımın kenarından süzülür iken çıktı Edibe hanım odanın içinden.
Kendim ile yanlız kalmıştım. Araf onu bir daha görmemiştim.
Ne yapacaktım?
Nasıl baş edecektim?
O gün çok geçmeden ağarmıştı.
Edibe hanım geldiğimiz yollardan bizi içeriye sokarken karanlık orman ürkmeme sebebiyet vermişti. Köşkün bahçesine girdiğimiz de in cin top oynuyordu. Tam mutfağa adım atacağımız vakit karışımıza çıkan Hatun hanımla duraksamak zorunda kaldık. Yüzünde ki ifade öyle şiddet doluydu ki anlatamam.
"Siz..."
Gözleri Edibe hanım ve benim üzerimde gezdi. Bir şeyler anlamaya çalıştığı aşikardı. Dilsafa da onun ardından duruyordu. "İkiniz benim bilmediğim neler karıştırıyorsunuz?" dediğin de Edibe hanımın titrek sesini duydum. Hatun hanımdan oldukça korkuyor olmalı ki yanımda iki büklüm olmuştu.
"Hava alıyorduk hanımım" dediğin de pek inanmış gibi değildi aksine şüpheleri öyle yoğun hale gelmişti ki kaşları daha da çatıldı.
"Gece gece" diyerek Edibe hanıma serçe bir bakış atıp bana doğru döndü ve yanıma yaklaştı ve kulağıma doğru fısıldadı.
"Eğer bir yanlışın olursa seni yaşlı ve hastalıklı bir adama veririm." dediğin de gözleri gözlerime öyle acımasız baktı ki titremeden edemedim. "Sana hiç itimadım yok Leyla, az sabret seni en kısa zaman da azat edeceğim" dediğin de yüreğim şiddetle kasıldı. Kısa bir an içinde arkasını dönüp yürümeye başladı.
Beni azat edeceğini mi söylemişti az önce yoksa beni evlendirme nihetinde miydi?Dilsafa ve Edibe hanım da onun arkasından yürümeye başladı. Hatun hanım genelde aşağıya hiç inmezdi. Bu gün ineceğimi tutmuştu? Tesadüfün bu kadarı olamazdı.
Bir insanın kalbi bu denli kötü olabilir miydi? Oluyormuş. Bende köşke girdiğim de tüm bakışlar benim üzerimde idi. Ahmet ağabey bana bakıp tebessüm etmeye çalıştı. Tam elime tepsiyi alacak iken Ahmet ağabeyin sesiyle duraksadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğreti |Tamamlandı|
DiversosEski İstanbul da geçen bir hikâye Leyla..." Adıma sağır olan dudaklarından geçen ismim vardı... "Ahu gözlü Leyla"