GİRİŞ

55 4 0
                                    


BU KİTAPTAKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜNDEN İBARETTİR. GERÇEK OLAYLARLA HİÇBİR ALAKASI YOKTUR. KARAKTERLER TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR.
YER VE MEKAN DIŞINDAKİ HERŞEY HAYAL ÜRÜNÜDÜR. GERÇEK HAYATTA SOYAD VE İSİM BENZERLİĞİ OLANLARLA HİÇBİR ALAKASI YOKTUR. HİKAYE KURGUSU TAMAMEN BANA AİTTİR. KİTAPTA +18 OLAYLAR YOKTUR. HER YAŞ İÇİN OKUMASI UYGUN VE HİÇBİR ŞEKİLDE İNSAN PSİKOLOJİSİNİ ETKİLEYEN OLAYLAR BULUNMAMAKTADIR. KİTAPTA GAY, LEZBİYEN VE LGBT GİBİ TERİM VE OLAYLAR BULUNMAMAKTADIR.HİKAYEYİ OKUYACAKLAR İÇİN KEYİFLİ OKUMALAR DİLİYOR, VE KİTABIN GİRİŞ BÖLÜMÜNE GİRİŞ YAPIYORUZ. HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM.

******

Emre Güneş/Deniz anlatıyor mu seni bana

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Emre Güneş/Deniz anlatıyor mu seni bana

AYBENİZ

1.BÖLÜM"Haykırışlar ses getirmez"

"... Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın..."

Yunus Emre

*****

İstanbul (26/08/2024)

Ben Aybeniz... Bu zalim dünyaya geldiği için bir kez bile isyan etmeyen bir kız. Yaşadığı, gördüğü, çığlık çığlığa ağladığı zamanlar hatırına düştüğü zaman yüzünde acı bir gülümseme olan bir kız. Bütün olanlara şükür etti. Ve sadece sabır dedi. Dua etti. Bu zalim, kalleş, acımasız ve merhametsiz dünyada bir Allah'ı olan bir kız. Sadece bir duaya sığındı. "Yüce Allah, dua edenleri şu şekilde müjdeler. Sabret, bir gün Allah senin o gülmeyen yüzünü dua larınla güldürecek..." Tek duası buydu bu kızın. Ve tek sığınağıda onu bu zalim dünyayla yüzleşdiren Allah'dı.

******

"Yeter!" diye bağırdım uçsuz bucaksız denize doğru. Sonu gözükmeyen uzun maviliklere doğru. Bütün derdimi dev dalgalarına hapis edip götüren denize doğru. Çığlık atmamla denizin üzerinde uçuşan martılar daha sesli ötmeye başladı. Dalgalar daha güçlü geldi. Ama bu bağırış içimdekileri dökmeye yetmedi.

Yüzümden akıp giden ve akan yerleri yakıp kavuran göz yaşlarımla büyük bir çığlık daha attım. "Yeter!, niye ben, niye ben A-Allahım" dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken. Ellerim sıkışan kalbime gitmiş, gözlerim uçsuz bucaksız denize kaymıştı. Dolunayın her tarafı aydınlatan ışığı denize bir örtü misali serilmişti. Göz yaşlarım dudaklarıma doğru aktı. Ağzımdaki tuzlu tatla yüzümü buruştururken, aynı zamanda koca dalgaların çarpıp geri savrulduğu kayalara doğru ilerledim. Elim sıkışan kalbimdeydi. Acıların hepsi kalbime yüklenmişti. Bütün dert, acı, ızdırap ve daha bir çak iğrenç duygu göğüs kafesime yüklenmişti. Kayaların en büyüğü olan, yıllardır derdimi dinleyen kayanın üstüne oturdum.

Bazıları için sıradan bir kaya , ama bazıları için bir dert ortağıydı. Yıllardır derdimi dinleyen bir uçsuz bucaksız deniz, birde bu büyük kaya vardı. Sıkışan kalbime avuç içimi bastırdım. Gözyaşlarım tenimi yakıp kavururken, ağlamaktan boğazımda ki yumru nefes almama engel oluyordu.

Bu iğrenç duygunun bir tarifi yoktu. Karanlıktan masmavi su gökyüzünün siyahlığını almıştı. Ama yine sonsuzluğundan bir şey kaybetmemiş di. Görüş açıp gözyaşlarımdan dolayı bulanıktı. Kirpiklerim birbirine yapışmış, görüş açımı kısıtlamıştı.

Hıçkırıklarım daha çok artarken büyük bir dalga şiddetle kayalıklara vurdu. Bu ağalamamı daha çok arttırdı. Burnumu çekip ağlamamı dindirmeye çalıştım. Elimle buğulanan gözlerimi sildim. Ardından gözlerim yine sonsuz denizi buldu. Ve kısık çıkan sesimle yine derdimi bu ucu bucağı olmayan denize döktüm. "Neden ben?" dedim gerçekten isyan eder bir şekilde."Niye ben. Milyonlarca insan varken neden ben dünyanın merhametli tarafı yerine kalleş tarafındayım?"dedim boğazımdaki yumruyu geri göndermeye çalışarak." Hiç mi hak etmedim bir Aileyi?"dedim gözlerimden yaşların akmasına engel olamıyarak." Söylesene, hiç mi? "dedim bütün derdimi sulara döküp. Bir dalga daha sertçe çarptı kayalara. Bazı su tanecikleri yüzüme şiddetle çarptı. Gözümdeki yaşları temizleyen suyla yüzümde küçük bir gülümseme oldu.

Kimse göz yaşlarımı silmezken, bu denizin su tanecikleri silmişti göz yaşımı. Kimse derdimi dinlemezken bu sonsuz deniz beni dinlemişti. Bu yüzümdeki gülümsemeyi arttırdı. Ama acı gülümsemeyi. Sırtını sıvazlamayan biri olmadığında kendini birşeylere bağlayan bir manyaktım belkide. Acı bir gülüş ile"Galiba delirmeye başladım"dedim gözümden bir damla yaşın gelmesine engel olamayarak.

Rüzgar şiddetle esip kumral ve uzun saçlarımı yüzüme sardı. Ayaklarımı kendime çekip kafamı kollarımın arasına gömdüm. Rüzgar aynı şiddetiyle esmeye devam ederken soğuktan kendimi iyicene topladım. Kayalara çarpıp tekrar denize karışan koca dalgalar her zamanki gibi yine bana huzur verdi.

Gözlerim mayışırken arkamdan gelen adım sesleriyle kafamı kaldırdım. Adım sesleri kesilmişti. Kafamı omuzumun üzerinden arkama çevirdiğimde uzun boylu, yaşını almış ve mavi gözlü bir adamla karşılaşmam bir olmuştu. Yüzündeki kırışıklıklar yaşlandığının belirtisiydi. Sarı ama araya kaynayan beyaz saçlar onu daha yaşlı göstermişti. Buz mavisi gözleri bana bakarken yanıma adımladı. İstemsizce kaşlarım çatıldı. Dikkatle yanıma adımlayan yaşlı adamı incelerken, yaşlı adam gözlerini üzerimden çekip hemen yanıma ağır hareketlerle oturdu.

Kaşlarım daha derin bir şekilde çatıldı.Yaşlı adam gözlerini uçsuz bucaksız denize içli içli bakarken en sonunda konuştu. "Buraya derdi büyük olanlar gelir" demişti yaşlılığında dolayı kısık çıkan sesiyle. Ben adamı incelerken sorduğu soruyla kaşlarım eski haline geldi. Ve anında gözlerim doldu. Bakışlarımı yaşlı adamdan çekip gökyüzüne çevirdim. Göz yaşlarımı geri göndermeye çalıştım.

Ama yanımdaki adam susmadı. "Ağlamak güçsüzlük değildir. Ağlayanları güçsüz görmek asıl güçsüzlüktü"dedi denizden bakışlarını çekip mavi gözlerini bana çevirerek. Bu söylediğiyle göz yaşlarım yanaklarımdan boşalırcasına döküldü.

Yaşlı adamın yüzünde küçük bir gülümseme oluştu. Gülüşüyle gözlerindeki ve alnındaki kırışıklıklar daha çok belirginleşti. Ardından gözleri tekrar denizle buluştu. Ama şimdi konuşan ben oldum. "Sen kimsin" dedim ağlamaktan kısık çıkan sesimle.Bu dediğimi umursamadı. Ve ardından tek bir şey söyledi. "Bu hırçın dalgalara bağırıp derdini döken birini görünce kendimi anımsadım" dedi gözlerini denizden ayırmayarak. Bir dalga daha şiddetle kayalara çarpıp suyla karıştı.

Yaşlı adam "Bende bu zalim dünyadayım . Ama bağırışlar, haykırışlar sana hiçbir şey getirmez" dedikten sonra gözleri tekrar beni buldu.Gözleri yüz çehremde gezindi ve küçük bir tebessümle,

"Haykırışlar ses getirmez..."

Söylediği tek şey bu oldu."Haykırışlar ses getirmez". Hayatımın hepsini göz önüne getirmeme sebep olan bu sözü söyledi.

Ağır adımlarla ayağa kalktı ve karanlığın esir aldığı denize son bir kere bakıp arkasına döndü.Ve benim geçmişimdeki bütün tozları adeta süpürürcesine hareketlendirdi. Donuk bakışlarımı yaşlı adamdan zorla çekip karanlık örtünün kapladığı denize çevirdim. Ve ağzımdan fısıltı şeklindeki şu kelimeler döküldü. "Haykırışlar ses getirmez"


******

🖤▪️🖤Bölüm yorumlarını buraya alayım🍃🐝

AYBENİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin