•7•

166 16 4
                                    

Barış Alper'den

Geçirdiğim deliksiz uykunun verdiği enerjiyle birlikte uyandığımda Beste yanımda değildi.

Sabahın rutin işlerini halletmemin ardından aşağıdan gelen müzik sesiyle gülümsemiştim.

" Beste beni terk mi ettin!?." diye aşağıya seslendiğimde kahkaha atmıştı.

" Ya bunu bu kadar hızlı fark etmemen lazımdı. Kaçamamıştım daha. Bütün sırrı bozdun ya!.." dediğinde ben de gülerek mutfağa, yanına inmiştim.

" Günaydın güzelim benim.." diyerek arkasından sarıldığımda yüzünde hali hazırda bulunan sırıtışı daha da büyümüştü.

" Günaydınn!.." demesiyle omzuna bir öpücük kondurmuştum.

" Ee.. Çıkıyor muyuz bugün yaylaya?.." dediğimde kafasıyla onaylamıştı beni.

" Babaannemin bakıcısıyla konuştum. Bugün iyiymiş. Yani beni hatırlıyormuş en azından." demesiyle buruk bir kahkaha atmıştı.

" Ama yapma böyle.. Hadi kahvaltımızı yapalım da çıkalım hemen." dediğimde gözüm de tezgaha kaymıştı.

" Tezgahta gördüklerim.. Muhlama malzemesi mi? Yoksa açlıktan halisülasyon mu görüyorum?"

" Hayır, doğru görüyorsun. Hadi çayını al otur. Ben de muhlamamızı yapayım." dediğinde aynı anda gülmüştük.

" Sen biliyorsun bu işi hemşire." dememle öpmemin ardından çayımı alıp oturmuştum.

Beste'den

Kahvaltımızı bitirmemizle hazırlanıp çıkmıştık evden.

Arabada bağıra bağıra şarkı söylerken bir yandan da gözümü ayırmadan Barış'a bakıyordum.

" Yedin gözlerinle yedin. Bırak bana da kalsın." diyip gülmesiyle göz devirip cama dönmüştüm.

" Ya böyle de olmadı ki ama.." demesiyle kırmızı ışıkta durup bana dönmüştü.

" Bestee!.." diyerek dürttüğünde gülmemin önüne geçememiştim.

" Ne var ya ne!?." diye ona döndüğümde boşluğuna gelmesiyle sıçramıştı.

" Tamam ya bir şey demedim." dediğinde önüne dönüp ilerletmişti arabayı.

" Sen de hemen küsüyorsun ama böyle ilerleyemeyiz Barış Alper." dediğimde tek kaşını kaldırıp kısa bir süre bakmıştı.

" Alper geldi demek.. Öyle olsun Beste'ciğim."

" Beste'ciğin yesin seni." dememle kahkahamızı tutamamıştık.

Yanağına minik bir öpücük kondurmamın ardından kısa bir süre sonra ise babaannemin evi de görünmüştü.

" Evet.. Hazır mıyız?" dediğimde bana dönmüştü.

" Ben hazırım güzelim. Sen de öyle ol bence. Hadi gel bakalım." dediğinde arabadan inmiştik.

Barış Alper'den

El ele tutuşup içeriye girdiğimizde Nergis teyze, bakıcısı olduğunu düşündüğüm kadın ile birlikte, camın önünde oturmuş dışarıyı seyrediyordu.

Bizim girdiğimizi fark etmesiyle dönmüştü bize.

" Beste.. Kızım hoş geldin." dediğinde Beste'nin yüzünde oluşan büyük gülümseme benim de gülümsememe neden olmuştu.

" Babaannem benim ya.. Hoş bulduk. Çok özledim ben seni." demesiyle Beste, kocaman sarılmıştı.

Sarılmalarının ardından Beste, beni işaret ederek konuşmaya başlamıştı.

" Babaanne.. Barış'ı hatırladın mı? Rize'den. Senin ziyaretine geldi bak." dediğinde başıyla onaylamıştı Beste'yi.

" Hatırlamaz mıyım? Siz evlenmediniz mi ya daha?" demesiyle birbirimize bakıp gülmüştük.

" Senin bu torunun o kadar inatçı ki. İkna edemedim daha Nergis teyze'm." diyip tam gülecektim ki duymayı hiç istemediğimiz o soruyu bana yöneltmişti.

" Torunum mu? Benim torunum olmadı ki hiç Barış evladım. Onu da nererden çıkardın?"

" Babaanne.. " diyen Beste, dolu gözleriyle nefes almak üzere bahçeye çıkmıştı.

" Sen nereden buldun oğlum bu kızı? Pek nazlı pek duygusalmış."

Nergis teyzenin dediği şeye gülümseyerek karşılık vermiştim.

" Öyledir öyledir. Ben de gideyim artık. Dikkat kendine Nergis teyze'm." diyip elini öpmemle ben de Beste'nin yanına, bahçeye, çıkmıştım.

" Beste'm.." dediğimde hıçkırık sesini duymuştum. Gidip sarıldığımda gömmüştü başını göğsüme.

" Barış.. Bu çok yorucu." dediğinde artmıştı hıçkırıkları.

" Tamam güzelim. Biliyorum, evet çok zor ama yapacak bir şeyimiz var mı? En azından iyi bak görüyorsun. Bu bile yetmez mi?" dediğimde kafasını kaldırıp gözlerime bakmıştı.

" Haklısın.. En azından iyi olduğunu görüyorum. Barış.. Eğer bir gün.. Yaşlandığımızda başımıza böyle bir şey gelirse.. Beni unutma olur mu? Bu çok kötü hissettiriyor."

" Bu gözleri unutmam söz konusu bile değil Beste'm. Hadi bunları düşünmeyelim şimdi. Gel yürüyelim biraz. İyi gelir yayla havası." diyip göz kırpmamla birlikte elini tutup yürümüştüm.

Günümüz

Beste'den

Kazanın üstünden geçen iki ay, beni ciddi anlamda daha da yıpratmıştı. Bir yandan Barış diğer yandan babaannemin vefatı benim iki ayda yirmi yıl geçirmemi sağlamış gibiydi.

Evet, hem en değer verdiğim insanlardan birini kaybetmiş hem de belki de en çok korktuğum şey olan unutulmayı, hayatımın merkezinde derinlerimde hissetmiştim.

Babaannemden sonra beni de Giresun'a bağlayan pek bir şey kalmamıştı. Biraz uzun bir düşünme sürecinden sonra İstanbul'a tayinimi istemeye karar vermiştim. Böylelikle hem Barış'a yakın olup hem mesleğimde devam edebilecektim.

~

Tayinlerin açıklanmasıyla İstanbul serüvenim başlamıştı. Bu süreçte Barış'la da -hatırlama konusunda- bir ilerleme kaydedebilmiştik. Sıfırdan tanışıp tekrardan aşık olmuş gibiydik adeta. Her ne kadar yoruyor gibi hissetse de iyi taraflarına bakmak iyi hissettirmeye de başlamıştı yavaştan aslında.

Evin işinin büyük bir kısmı bitmiş, geriye sadece özel eşyalarımı yerleştirmek kalmıştı. Onlarla ilgilenirken telefonumum titremesiyle dikkatim de oraya kaymıştı.

barış
beste'm
akşam saat 8'de
hazır ol
bende bir yemek yiyelim
çok öptüm.

Gelen mesaj güldürmüştü. Onu onaylayan bir mesaj atıp hazırlanmak üzere telefonu bırakmıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

uykusuz ve dengesiz || barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin