yorum yoksa silebilirim(kararlı) sınav senem bu arada allah kahretsin
niye anlık atılmıyor ya ofgördüğünüz üzere bu bir önizleme, açıklamaya gerek yok. ficin kendi bölümü değil, bkz. tanıtım.
"Kalk Minho, kalk Minho, geç kaldın. Okula geç kaldın. Minho! Kime diyorum! Kalksana! Oğlum ilk günden geç mi kalınır!"
Başımda bağırıp çağıran kadın sesi.
Başımda... kadın sesi? Kadın? Ne kadını ya? Sarhoş da olmadım... Yaşım tutmuyor. On yedi yasal mıydı, yoo. Buçuk? İlgisi yok. Ee, ne kadını?
Ha, annem.
Başımı yastıktan zorlukla kaldırıp gözlerimi kırpıştırdıktan sonra karşımda dikilen figüre baktım. Uzun, açık kahve düz saçlar. Çatılmış kaşlarının altında badem şeklindeki kısık gözleri, ağzından çıkan binbir laf.
"Kalktım, kalktım." diye mırıldandım gözlerimi ovuştururken. Lafı ağzıma tıkmadı en azından diye sevinirken doğruldum yatakta. Bacaklarımı yere indirerek ayaklandım. Elimle saçımı düzelttim hızlıca. Hâlâ gözlerim kapanacak yer arıyor, uyuyalım, boş versene okulu diye çelmeye çalışıyordu aklımı.
Annem odadan çatılı kaşlarıyla ayrılırken, solumdaki aynaya çevirdim kafamı. Gözlüksüzken daha güzelsin amın oğlu diyerek yankılanan düşüncelerimi bir tarafa attıktan sonra şifonyerin üzerinde duran gözlüğümü taktım. Pek de etki etmeyen bir detaydı görüşüme.
Üstümü değiştirme zahmetine girmeden kapı kulpunu kavrayarak kendime çektim, kapıdan ayrılırken de hafifçe öteye iteledim.
"Ne kadar geç kaldım?" Kelimeler dudaklarımdan biraz daha sesli çıkmıştı, belki duymazdı diye.
"On beş dakika, hadi oğlum!" Gözlerim fal taşı gibi açılırken kendi kendime kafa salladım. Fazla vakit kaybetmeden odama yeniden dalıp dünden içine bir şeyler tıkıştırdığım çantamı orta ağırlığından tek omzuma atıverdim.
"Sakın o pijamalarla çıkayım deme, gebertmeyeyim seni!" İkinci cümleyle ofladım, dolabımı açıp yığınla giysiyle karşılaşırken.
🐬🌈ijuswannabepartofyoursymphonyyyyüşeniyoruuuummm
Koridorda ağır adımlarla yürürken gözüme beyaza çalan sarı saçlı, ufak tefek çocuk ilişti. Elmacık kemikleri hafif belirgin, hafif dolgun dudaklar, pürüzsüz ve aydınlık cildi buradan dikkat çekiyordu. İnce telli saçları ortadan ikiye ayrılmış, hafifçe yana taranmıştı. Kollarını göğsünde kavuşturmuş, biriyle sohbet ediyordu.
(evladımı kısa bir şey düşünün üşeniyorum)
Cılız bir şeydi kız, boy olarak geçiyordu sohbet ettiği çocuğu. Arkası dönüktü. Sırtının yarısını kaplayan siyah parlak saçları vardı.
Oğlan başını birkaç saniye kızdan ayırdığında beni gördü. Gözlerine bir ışık düştü âdeta. Gözlerinin altındaki mor hareler kendini belli ediyordu.
"Hyung," Hafifçe başını salladı. Hareketini bir de ben yaptıktan sonra el salladım hızlıca yanında duraksarken. "Gelmeyeceksin sandım." dedi hızlıca. Yanlış izlenim vermemek için gözlerimi devirmekten vazgeçerek alay edermiş gibi güldüm.
"Ay sen ciddisin." dedim ses tonum abartılı bir şekilde. "Sınıfta kalırım yine gelmemezlik yapmam. Ben geldim. Beni öldüm bittim sandım, hoş geldim."
Jeongin içinde tuttuğu kahkahasını derin bir nefesle bastırdı, kıza dönerek "Sonra geleyim, tamam?" dedi yumuşak bir sesle. Kız başını salladıktan sonra kayboldu gözden. Genç oğlan yeniden bana döndü, kaşları biraz çatıldı bu sefer.
"Hayırdır?" diye sordum, tek kaşım havalanırken. Olay olsa gerekti ki ifadesi böyle bir şeye bürünsün.
"Yeni nakil gelmiş, Hwang Hyunjin."
flop kalacağımdan şüphem yok🫶