Gaye

10 2 0
                                    

Göçmen köyüne saldıran hain ingilizleri helak eden Sultan Ahmet, saraya dönüyordu, yanında onca ölü hayvan, ve bir de canlı küçük bir beden.

Görkemli, kırmızı ve altınlarla kaplı arabada Derviş, Mi Kyong, ve Sultan Ahmet vardı.
Sultan Ahmet sürekli Mi Kyonga gözlerinde gülümsemeyle bakarken, Derviş gözleri kısık şekilde sanki kızdan şüphelendiğini belli edercesine bakıyordu.

Kız da kafasını eğip elleriyle oynuyordu.Çünkü ikisininde ona baktığını farketmiş ve rahatsızdı bu yüzden.

Osmanlının yemyeşil caddeleri, güzel inşa edilmiş bir katlı evleri, evlerin duvarlarında yemyeşil sarmaşıklar ve yeşillikleri süsleyen kırmızı-al güller..
Mi Kyongu büyülemiş ve cezbetmişti.
O anlığına tüm dertlerini unutmuş, çocuk kahkahalarıyla dolan rengarenk sokağa bakakalmıştı at arabasının camından.

Bunu farkeden Sultan Ahmet, büyük bir tatmin olma duygusuyla o da camdan dışarı bakıyordu.

Saraya vardılar ve arabadan indiler.
Sultan Ahmetin annesi Handan Sultan, Büyük Validesi Safiye Sultan, ve 2 gözde cariye onları sarayın kapısında karşıladılar.

Handan Sultan ve Safiye Sultan, Sultan Ahmetin ve dervişin arabadan indiklerini görünce tebessüm oluştu yüzlerinde ancak sonra, üstü çamur,kırmızı bir milli elbiseyle arabadan inen, saçları 2 örgü olan, Moğol bir kız gördüler.Şaşırdılar ve gülümsemeleri soldu, ancak bozuntuya vermeden Sultan Ahmedi karşıladılar.
Mi Kyong ve derviş, kenarda duruyordu.

Sultan Ahmet sonunda saraya girdi, ve Dervişde Mi Kyongun kolundan tutup Sultan Ahmetin arkasınca götürdü.
Mi Kyong saraya girer girmez konuşmalar başlamıştı.

Handan Sultan Kızın arkasından bakarak konuştu.
"Kimdir bu hatun?"
Mi Kyongun güzelliğine şaşkın kalmışlardı,
gözde cariyelerden biri bakarak
"Kimse bilmiyor Sultanım."

..

Mi Kyonga haremde bir yer verilmişti.Diğer cariyelerle birlikte büyük bir odada yer yatağında yatıyordu.
Diğer cariyeler başka ırktan olduğu için kimi zaman ona tiksinerek bakıyor, kimi zamanda bu kızı merak ediyorlardı.

Sultan Ahmet onu haremine alıp cariyesi yapmış demekti bu.
Kanunlara göre, 18 yaşın altındaki bir cariye 18 yaşına kadar sarayda eğitim görür ve 18 yaşına bastığı günün gecesi hünkara takdim edilmeliydi.Ancak Sultan Ahmet ona 5 yıl boyunca dokunmadan duramazdı.

Cariyelere yemek gelmiş yiyorlardı.Mi Kyong yemek yemek istemedi ve yer yatağında oturup dizlerini kendine çekip ağlamaya başladı.Ailesini düşündü, tamamen farklı bir ırkın, farklı bir kültürü ve dili olan yabancı topraklarda köleydi şimdi.Tek amacı hünkara evlat vermek olmalıydı.Belki hünkar ondan razı olmayıp kellesini bile aldırırdı.
5 yıl süresi vardı,  her gün mektebe gidecek, güzel kiyafetler giyip yemekler yiyecekti, ama ailesi yanında yoktu.
Ailesile soğuk yatakta yatmaya, aç kalmaya ve yırtık giyinmeye bile razıydı, yeter ki yanında olsun onlar.

Cariyelerden biri ağlama sesine sinirlenip kızın yanına geldi.

"Niye ağlayıp başımızı şişirirsin hatun, kes sesini."

Kız anlamadan ona dolu ve titreyen büzüşmüş dudaklarla baktı.Sonra anlamış gibi kirli kıyafetinin koluyla göz yaşlarını sildi.

Gece olmuş, ve cariyeler yataklarını hazırlayıp uyumaya hazırlanıyordu.Mi Kyong çoktan uyumuştu.

...

gece geç saatte ansızın kızın koluna biri yavaş ama hızlıca vurmaya başladı.
Aniden korkup uyanan kız karşısında Nigar Kalfayı gördü.Tanımıyordu onu, ama korkmuştu.

İHTİRAS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin