Mi Kyongun, Sultan Ahmetin ona verdiği adla Gayenin çok sevdiği Büyükannesi Japon'du, bu sebepten gayeye küçükken Ongmanibamai şarkısını öğretip, "bu bizim genç kızlar arasında yaygın olan şarkımızdır, sen de genç olduğunda fırsat buldukça bu şarkıyı söyle." dedi.
Gayenin ailesinden geriye kalan tek hatıra bu şarkıydı.Genç kızlarla haremi temizlediğinde sürekli bu şarkıyı söyler, arada bir de ağlardı.
Dün Padişahla talim yaptığı büyük, deniz manzaralı, duvarları çiçekle kaplı balkon onu etkilemişti.
Nigar Kalfa hareme girdiğinde Nigar Kalfanın yanına geldi."Çicek balkon, oraya gotür benı"
Nigar Kalfa ani girişimine şaşırıp öfkelensede sonra sırıttı."Hünkarımız orada değil şimdi."
"Ben Hünkar istemiyor, ben o balkon istiyor"
Kalfanın yüzündeki gülüş hafif solmuştu
"Balkon değil orası bahçe hatun, hünkarımızın özel bahçesi.Onun izni olmadan gidemezsin oraya."
Gaye konuştu:
"Ben Hatun değil, ben Gaye."
Nigar Kalfa biraz düşündü ve sırıttı
"Demek Hünkarımız sana Gaye adını layık gördü, değerini bil Hatun, Hünkarımız her cariyeye Osmanlının güzel kadın isimlerinden komaz."
Gaye hafif tebessümle
"Hünkarı istiyor"
Gaye Hünkara hâlâ aşık değildi, sadece bahçeye girmek için izin isteyecekti.
Nigar Kalfa,
"Hünkarımız Divānda, gelince çağırırım seni."sonra dakikalar bir türlü geçmek bilmedi Gaye için.
1 saat sonunda nihayet Nigar Kalfa Haremin kapısından Gayeyi gözüyle aramış, Gayeyi görüncede 'gel' işareti yapmıştı.Gülümseyerek yerinden hızla kalkan Gaye, saniyeler içinde Kalfanın yanına varmıştı.
Kalfa ile uzun koridordan geçtiler ve has odaya geldiler.Has oda başı Gayeyi içeri aldı.
Hünkar içeride masasında oturmuş Sultan Süleymanında zaafı olan takı yapmakla ilgileniyordu.
Gayeyi görünce gülümsedi, ama masasından kalkmadı, dikkatını takılardan Gayeye çevirdi.
"Beni mi özlersin sen?"
dedi alayla
"Ben tekrar o bahçeye gitmek istiyorum Hünkarım.."
Hünkar sorgularcasına bakış attı
"Sebebi nedir?"
Gaye elleri önünde, kafasını hafif aşağı eğmiş duruyordu.
"Hoşuma gitti ora."
Hünkar gülümsedi.
"Orası benim özel bahçemdir bilirmisin? kimseyi almam oraya. "
Gaye cavap vermedi, çünkü Hünkarın onun teklifini reddettiğini düşündü.
"Artık bahçe ikimizindir, gönlün ne zaman isterse, git gez."
Gaye gülümsedi ve Hünkarın masasına eğilip ona sarıldı.
Hünkar şaşırıp ayağa kalktı ve o da kollarını beline dolayıp kendine çekip sıkıca sarıldı.
Bir eli sıkıca belini sararken diğer eli saçlarını okşuyordu.Sıcak nefesini kulağına yaklaştırdı ve konuştu.
"Gaye'm.."Gaye ona sarılmayıp geri çekildi.
Hünkarın yüzündeki gülümsemesi soldu.Gözleri şehvetten ciddi ve soğuk ifadeye geri döndü.
"Kaçma benden hatun, ağaları çağırır aldırırım kelleni."Hünkar zorla kendine çekip Gaye'ye sarıldı.
Gayenin gözü korkmuştu, korkarak o da hünkara sarıldı ve geri çekilip hünkarın önünde eğildi.Bir iki adım geri giderek arkasını döndü ve kapıya gidip 3 kez tıklattı.Ağalar kapıyı açtı ve Gaye o bahçeye gitmek yerine, gizli koridora gitti.
Kaçacaktı, ama ne zaman kaçması gerekti, bilmiyordu.
Tekrar koridora girip derdini denize anlatmak için uzun bir süre yürüdü.Geçen seferkinden daha uzun süre yürüdü.İçinden, 'dün bu kadar yürümedim, acaba koridoru kapattılar mı..?' diye geçirdi.Dün 50 adım yürüdüyse bu gün 100 adım yürüdü.Ve ayakları onu bir pencereye getirdi.Pencere kapı gibi upuzun onun boyu kadardı.Pencereyi kaplayan desenlerden baktığında, bir oda gördü.Odanın içinde Şeyhuislam efendi, ve reyhan ağa vardı.
Onlar konuşurken Gaye kulağını pencereye dayayıp içeriyi dinledi."Ne dersin sen Şeyhuislam efendi?"
"Hünkarımızın rahmetli babası Sultan Mehmedi zehirlediler, o ölmedi!"