0.0

58 7 20
                                    

-Wooyoung-

Bugünü diğer günlerden ayıran çok fazla şey vardı. Her gün olduğundan çok daha fazla müşteri, her masada birbirine sırnaşıp duran vıcık çiftler, masaların arasında dolanmaktan ayakta sikilmiş gibi topallayan ben. Evet bugün sevgililer günü. İmkanım olsa tüm takvimlerden silip atacağım, buram buram am suyu kokan o iğrenç gün. 14 şubat. Bugünden nefret etmek için tonlarca sebep sayabilirdim. Ancak en büyüğü ve benim insanların keyfini kaçırma isteğimi arttıran şey tam 1 yıl önce bugün aldatıldığımı keşfetmiş olmamdı. Bir erkek olarak gay olduğuna inandığım sevgilimin am budalası çıkması da aynı bir şok olmuştu bana. Umarım o orospu karı da onu aldatır da yarram gibi ortada kalır.

"Wooyoung, oğlum bugün Amerika'dan dönecek. Kafeye de uğrar, o yardım edecek sana, ben gidiyorum şimdi"

"Tamam, görüşürüz bay Choi"

Patrona el salladım. O çıktıktan sonra mutfağa dalıp önlüğümü giydim. Evet bu mide bulandırıcı güne başlıyorduk. Saat 8'i geçiyordu. Bugün hafta sonu olması da baska bir sıkıntıydı. Vıcık vıcık yalaşıp duran çiftleri görmek midemi en cok bulandıran şeydi. Hazır patron da yokken bu günü eğlenceli hâle getirmenin bir yolunu bulsam, belki bu işkenceden kurtulurdum. Aklıma aniden gelen fikirle sırıttım istemsizce. Gelen çiftlere yaklaşıp "vaay, bugün ikinci kız mı?" diye sorup gülerek kaçacaktım. Böylece hepsi siktir olup gider, ben de mik mik öpücük seslerini çekmek zorunda kalmazdım. Aklıma yatan bu fikirle kıkırdamalarımı kontrol edemedim. Benim orrrospu çocuğu sevgilim gerçekten yapmıştı bunu, ancak başka insanlara aynı muameleyi yapıp keyiflerini kaçırmak zevkli olacaktı.

Gelen ilk müşteriyle hafifçe öksürdüm. Yorucu, fakat eğlenceli bir mesai saatine başlamış bulunmaktaydım. Gelen iki hanımefendinin siparişini aldım ve mutfağa geçip hazırlamaya koyuldum. Acaba bana yardım etsin diye Yeosang'ı mı çağırsaydım? Kendisi bir dönem burada çalışmıştı ve en yakın arkadaşlarımdan biri olur kendisi. Bebek gibi birisi zaten, bence yardımcı olabilirdi. Hem bay Choi'nin oğlu ne zaman gelecek bilmiyordum. Belki akşam gelecekti? Nereden bileyim ben. Gelen müşterilerle ilgilenmek şimdilik sıkıntı çıkarmıyordu bana. İçim sıkıla sıkıla servis yapıyor, bir yandan da kasaya bakıyordum. Evet kesinlikle tek başıma idare edemeyecektir.

Lan bebek adam
Aloooo
Bak lan şuraya
Yeo bebek

Yeo Bebek:
Yine ne oldu Woo

Aldığım bir duyuma göre bana yardıma geliyormuşsun

Yeo Bebek:
Hyung tanrı aşkına beni oraya çağırma. Jongho ile planımız vardı bizim

Başlatma lan planına
Ben yaptım olm sizin aranızı
Alırım aklını gel şuraya

Yeo Bebek:
Maaşının yarısına konarım

Tamam lan tam yeter ki gel

Yeosang yaklaşık 20 dakika sonra yanıma geldiğinde saat 2'ye geliyordu ve ben yılışık sevgililerin gününün içine etmekten büyük keyif alıyordum. Şimdiden 10'a yakın çifti bu şekilde paketlemiştim. Yeosangı mutfak tarafına yollarken ben siparişleri alacak, bir yandan da kasaya bakacaktım. Daha 5 dakika geçmemişti ki orta boylu, geniş omuzlu, kısık gözlü bir adam, yanında kendisinden en fazla 5 yaş küçük bir bayanla içeri girince sırıttım. Önlüğümü düzeltip yanlarına gittim.

"Vaay, efendim, bugün ikinci kız demek, haklısınız ama siz de, tabi kızlar kütür kütür, sikinize hakim olamıyorsunuz."

"Ne saçmalıyorsun sen lan."

"Tamam San, sakin ol, yanlış anladı."

Araya giren kıza baktım.

"Yenge bence sen boşa bu yarım akıllıyı, San mıdır nedir. Bunun eli işte gözü oynaşta belli yani. Bir bakmışın kuma oluvermişin"

"Ne diyorsun sen ya, terbiyeni takın. Kim olduğumuzu biliyor musun sen?"

"Yarramın başı, ne bileyim ben, çok da sikimdeydiniz. İyilik de yaramıyor be."

Kızla tartışmaya devam ediyordum. Pek uzun dilli çıkmıştı.

"Choi Haneul, bu da kardeşim Choi San. Tanıdık geldi mi?"

"Jung Wooyoung demek. Babam bu yaptıklarını öğrenince seni burada tutmaya devam edecek mi bakalım? Bu çirkin şakayı müşterilerimize de mi yapıyordun?"

Bu kez gözlerimi herife çevirdim. Hapı yuttuğumu anlamam fazla uzun sürmemişti. Karşımdaki biricik patronumun Amerika'dan dönen oğlu, Choi San ve onun ablası Choi Haneul'dı. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Altta kalmaya niyetim yoktu.

"Erken gelip yardım etseydin. Bir sike yaradığın yok, sik kafalı sevgililerin yalaşmalarına tahammül etmemi mi bekledin? Siktir git sen çalış o zaman."

Adını henüz öğrendiğim bu adam sabrımı taşırmıştı. Ağzıma geleni saymak, tüm hassas değerlerine fütursuzca küfretmek istiyordum. Ancak diğer yanım beni bir şekilde frenliyor, sıçtığım boku sıvamamam için adeta ellerimi tutuyordu. Sırf oğluna küfrettim diye patron beni işten kovmazdı değil mi? Yok daha neler

"Bence sen evine git Wooyoung. Malûm yeterince rezil olduk, ablam ve ben hallederiz gerisini."

Bana rahatsız edici bakışlar attı. Birkaç küfür daha savurup mutfağa daldım. Yeosang'ın sorularını görmezden gelerek onu da kendimle beraber dışarı sürükledim.

"Woo bir dur, önlüğünü bile çıkarmadın, hem, nereye gidiyoruz biz."

"Yeosang cok pis sıçtım, şimdi de sıvıyorum yürü hadi."

-22.04-

Patron Choi:
Jung Wooyoung

Artık işe gelmene gerek yok

Yine bir şeyler deniyorum ama bakalım

Bu fic senin icin shisoniax

MX Sinister -Woosan-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin