18'Sen haklıydın

989 101 254
                                    

Merhabaa 👋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabaa 👋

Normalde bu bölüm gruptaki haini öğrenecektiniz fakat o kadar yoğun geçiyor ki günlerim bölümü bir türlü yazamadım. Haliyle çok çok çok gecikti. Bu da o sahneyi yazarsam bölümün daha da gecikmesi demekti. Bu yüzden normalde bu bölüm yazmam gereken iki sahneyi diğer bölüme atmam gerekti...

Ama olsun... bu bölüm elinize çok fazla şey verdim. Dikkatli okursanız bir spoiler bulunuyor bölümde (belki de daha fazla?)💗

İyi okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

༻ ✩༺

18.Bölüm: Sen haklıydın

༻ ✩༺

-Geçmiş-
Jungkook'un aşkı tattığı ilk an

JUNGKOOK

Geçmişin izleri teninden silinmez, bir kahkahanın ardına saklanan acılar gibi içten içe hep var olurlar. Yaşamak terimi sadece nefes alan canlılar için kullanılmaya başlandığında acı çeken insanlar, ölü olduklarını düşünemezlerdi. Onlara; sen yaşıyorsun dediğinde cesetlerini, mutlu olan insanları gördüklerinde hissetmeye başlarlardı.

Acı, teninden silinmeyen emarelerdi. Acım, tenimden silinmeyen emarelerimdi.

"Saçmalık," diye mırıldandı dudaklarını büzerek adını bilmediğim kız. Aslında komikti çünkü konuşmaya başlamadan önce kendini tanıttığını hatırlıyordum.

İsmi, hafızamda fazla yer kaplamasın diye çoktan unutulmuştu.

Bunu bilmediği için ona neredeyse acıyacaktım.

Neredeyse.

"Senin gibi biri neden yanında kimseyi istemez ki?" Beni çözemediği, ne yapmak istediğimi anlamadığı açıkça belliydi. Ona herhangi bir cevap vermeye bile değmezdi. Sanırım ona göre benim gibi yakışıklı ve çekici (?) biri, yanında elbet bir sevgili isterdi. Hormonlarını zirvede yaşayan ergenler için bu düşüncenin var olması benim için şaşırtıcı değildi.

Ne de olsa ben de onların arasındaydım ama onlardan ayrıldığım bir nokta vardı.

Ben insanlardan ve onların zevklerinden nefret ederdim.

Bakışlarım iyice sıkıldığımı belli ettiğinde bunalmış bir ses tonuyla "Artık susmayı ve gitmeyi düşünüyor musun?" Diye söyleniyordum. Yüzüne şaşkın bir ifade yerleşti. Bense gitmesi için yüzüne dik dik bakıyordum o sıra. Herhangi bir insan evladının yanıma yaklaşmasını istemiyordum. Çıkarları uğruna kendilerini birilerini sevdiklerine inandırıyorlardı. Aynı tuzağa düşecek kadar salak biri değildim.

The Blue of GrayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin