Bölüm 2

10 5 0
                                    

Sabah annem tarafından sanki dün hiç bir şey olmamış gibi uyandırılmış, masaya getirilmiştim. Babam sabah erkenden işe gitmişti.

Sessizce yemeğimi yiyip, odama geçtim. Formamı üstüme geçirdim ve saçımı yukardan toplayıp evden çıktım. Sessizce yürümek bana huzur veriyodu. Bazen evden uzaklaşmak iyi hisetdiriyo insanı hele koşmak

Koşunca tenine deyen rüzgar sana özgürlüğü yaşattırıyor. Birden aklıma bi fikir geldi neden şimdi koşmayayım ki? Beni kim durduruyor?

Ayaklarım yorulana kadar koşmaya başladım. Bu çok güzel bi his... Özgürlük...

Otobüs durağına varınca durmak zorunda kaldım. Nefesimi toparlamaya çalışırken etrafıma baktım. Her zamanki sıradan sabahlardan biriydi insanlar işlerine, okullarına yetişmek için acele ediyor, kimse birbirine bakmadan geçip gidiyordu. Herkesin bir rutini vardı, benim gibi.

Otobüs geldiğinde kapılar açıldı ve ben de sıradan bir günün parçası olmak için içeri adım attım. İçeride oturacak bir yer bulup cam kenarına yerleştim. Dışarıyı izlerken aklım yine dağıldı, uzaklara daldı. Ne zamandır böyle hissediyordum bilmiyorum, ama hep aynı rutin, aynı baskı... Sanki her gün bir öncekinin aynısıydı.

Koşarken hissettiğim o özgürlük... Keşke her an öyle hissedebilsem. Ama sonra otobüsün durması, insanların inip binmesi ve şehir hayatının koşuşturması, beni gerçekliğe geri çekiyordu.

Okula vardığımda derin bir nefes aldım. Gün yine başlamıştı ve beni neyin beklediğini tam olarak bilmiyordum.

Sınıfa girdiğimde Lila, Gamze ve Kayra'nın etrafını saran gülüşmelerine katılmak için yanlarına yöneldim. Lila, enerjisiyle dikkat çekiyordu. Onun yanına oturdum, Gamze ve Kayra'nın konuşmalarına katılmaya başladım.

Lila'nın yanında otururken, sohbetin içine hemen daldım. Gamze'nin son zamanlarda yaşadığı komik bir olayı anlatması, kahkahaların daha da artmasına neden oldu. Kayra, bu olayla ilgili eğlenceli yorumlarda bulunurken, Lila'nın yüzündeki geniş gülümseme gözlerimden kaçmadı.

Gülüşmeler arasında ben de birkaç espri katıp, onlarla birlikte kahkahalar attım. İçimdeki özgürlük hisi, arkadaşlarımın enerjisiyle birleşerek, günü daha da güzelleştirirken.

Kapı aniden sertçe açıldı ve içeriye beş kişi girdi. Her biri kaslı, güçlü ve kendinden emin bir şekilde duruyordu. İçeriye adım attıkları an, sınıfın atmosferi değişmişti. Onların girişiyle herkesin dikkati bu beşliye çevrilmişti. Üzerlerinde hissettikleri gücü, bizlere de zorla kabul ettirmeye çalıştıkları çok açıktı.

Ön sırada, uzun boylu, sert bakışlı biri duruyordu. Kolları gövdesine sıkıca yapışmış, etrafına hakim bakışlar atıyordu. Onun, gruptaki lider olduğunu anlamak zor değildi. Bir adım öne çıktı ve alaycı bir şekilde gülümsedi.

(Berk) "Ben Berk," sesi sınıfta yankılanırken. "Burada yeni kurallar olacak, ve bu kuralları biz koyacağız."

Berk'in hemen arkasında duran ve biraz daha kısa olan, kaslı bir çocuk bir adım öne çıktı. Gözleri direkt olarak Kayra'ya kilitlenmişti.

(Coşkun) "Ben Coşkun," dedi tehditkâr bir sesle. "Bizimle ters düşen herkes sonuçlarına katlanır."

Bu sırada en arka tarafta, uzun boylu ve bakışları daha da sert olan biri, gözlerini sınıfta gezdirdi. Beden dili, tehlike ve soğukkanlılık yayıyordu. Bir an için bakışları benimle kesişti. Sanki tanıdık bi yüzdü, bir yerde görmüştüm ya da karşılaşmıştık gibi geldi.

(Uzay) "Adım Uzay," dedi, sesi kalın ve donuktu. "Benim kurallarım, en katı olanlardır." Sesi öylesine güçlüydü ki sınıfta yankılandı, ve gözlerini benden ayırmadan bir süre daha sessizce bekledi.

Uzay'ın Maviyıldızı mı? yoksa Maviyıldız'ın Uzayı mı¿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin