Günün ikinci bölümü, bildirimler gelmiyor olabilir. Atlamamaya dikkat edin yavrularım olayları kaçırmayın.
"Delirmiyorsam, geçmişim yüzünden
Gelir diyorlar, bir gün gidenler
Aklın varsa, sen geri dönme
Cezaların daha keskin o mavi gözünden."
Severek dinlediğim şarkılardan birini yaşadıklarıma ve Başer Komutana uydurarak söylüyordum. O yakınlaşmadan sonra odasına çağırmıştı. Arşiv odasını baştan aşağıya düzenlememi, bitirene kadar da yemekhaneye inmemi yasaklamıştı, gerekmedikçe tuvalete bile çıkamazsın demişti. El mecbur bende birşey diyememiştim. Kahvaltı yapmama rağmen oldukça açtım şimdi. Orospu çocuğuna ne kadar sövsem de rahatlayamıyordum.
"Nefret dolu bakışlarla yemekhaneye gidenleri izledim,
Acıktım deli gibi çoğu zaman ölmeni istedim.
Nasıl böyle şerefsiz bir şeytana dönüştün, öylece yemeklerin gidişini izledim.
Geber, geber, geber geber geber !"
Tam ağzımı kapattığım anda arkamdan gelen alkış sesiyle olduğum yerde sıçradım. Işık hızından daha hızlı bir şekilde arkamı dönünce ise alkışlamayı kesmiş halde bana sırıtan Demir'i gördüm.
" Şu sesi duymak herkese nasip olmuyor he, iyiki gelmişim."
Burukça gülümsedim. Açtım ve yorgundum ama arkadaşımı görünce her şeye rağmen bir enerji yüklenmişti sanki.
"Demir, Ferdi Tayfur'un bir şarkısı var biliyor musun ?" Sorarken bir yandan da elimdeki evrakları düzeltmeye devam ediyordum. Gülmemek için çenesini sıkıp ciddi çıkarmaya çalıştığı bir sesle sordu.
" Huzurum Kalmadı Komutanım?"
Kafamı iki yana salladım.
"Yaktı Beni Komutanım?"
"Yani Başer Komutanın beni yaktığı doğru ama ben başka bir şarkısından bahsediyorum."
Kahkaha atıp tahminlerine devam etti.
"Sanmaki Yaşıyorum Komutanım mı yoksa "
"Yok be oğlum, 'Ceza Almamak Elde Değil' şarkısını diyorum ben."
Bir süre birbirimize bakıp sonrasında deli gibi kahkahalar atmaya başladık.
"O Cengiz Kurtoğlu'nun şarkısı değil mi amınakoyayım ?"
"Ben ne bileyim bende kafa mı kaldı. Üç saat oldu bitmedi şu siktiğimin evrakları. "
"Valla sana acıyorum lan, bitirsen bile yemekhane kapandı kapanacak, bu gece kesin aç yatacaksın. "
Beni teselli ettiğine inanarak konuşan arkadaşıma oldukça ters bir Side Eye gönderdim. Neyseki bunu görüp sustu. Yoksa Başer Komutancığıma karşı beslediğim bütün hıncı ondan çıkarabilirdim.
"Çok sağol sayın göt lalesi."
"Ne demek güzelim her zaman " bu cümlenin üstüne birde yanaklarımı sıkıştırınca elimdeki evrağı ona hücum etmek amacıyla kullandım ve kafasına doğru başarılı bir vuruş sergiledim. Aferin bana.
O kafasını tutarken bende saatlerdir ilk defa gelen keyfim ile kahkaha atıp düzelttiğim evrakları yerleştirme işine geçtim. Tıpkı üç saattir yaptığım gibi.
"Nankör seni, ben sana yemekhaneden yemek kaçırayım sen beni sakat bırak!"
"Ne !?"
Gözlerimi büyütüp elimdeki evrakı bir köşeye attım. Emre gülerek arşiv odasından çıktı ve az sonra elindeki tabakla içeri girdi. Ağzım açık kalmıştı. Biz bir parça ekmek çıkartacağız diye götümüzü yırıtıp birde üstüne yakalanıyorduk, bu lavuk komple yemekhaneyi kaçırsa kimsenin ruhu duymuyordu.