'İhtiyacının olmadığı bir açıklamaya ihtiyacı var derinlerimin.'
.
Elleri beyaz önlüğünün cebindeyken yüzünde düz bir ifade vardı. Dalgalı saçları omuzlarından dökülmüş, her sert adımında salınıyorlardı. Vücudunda kol gezen gerginlikle bedeninin de katılaştığını hissediyordu. Dakikalar önce Tanrının cezası o adamla konuşmak, onun umursamaz, soğuk sözlerinin cansız bir mankenmiş gibi hedefi olmak canını epey sıkmış, gerilmesine sebep olmuştu. Jennie derin soluklarla gerginliğini atmaya çalışıyordu ve o kahverengi gözlerdeki boş kuyudan sıyırmaya çalışıyordu düşüncelerini. Tüylerini ürperten bir hissizlikti o gözlerde gördüğü ve o adamın bir insana değer verebileceği gerçeğine inanamıyor olsada sevgilisi için verdiği kesin emirler bunun aksini söylüyor gibiydi. Jennie dakikalar önceki gergin anların etkisini üzerinden atmaya çalışıyordu.
Bir adım yanında ilerleyen ve dudaklarında minik, zafer kazanmış bir tebessüm olan genç kız ise ona hiç yardımcı olmuyordu. Jennie kolay kolay kimseden nefret etmezdi ama bu kızdan gerçekten haz etmiyordu. Kore'nin en büyük ve prestijli hastanesi olan Seoul W.Kim hastanesinin başhekimi ve o koca Kim ailesinin gözde mirasçısı olan adamın kız arkadaşıydı Chunia. Tabii ki bu ondan haz etmemesi için bir sebep değildi, başhekim ve mirasçı sevgilisinin ona sunduğu çifte standartlardı Jennie'yi sinirlendiren ve kızdan haz etmemesini sağlayan.
Birileri hayatını tüketip tüm gençliğini, yaşamını feda ediyordu başarılı bir doktor olabilmek ve bu rütbede olabilmek için. Chunia'nın aksine Jennie dört saatlik uykular ve bazen soğuk kahvelerle ayakta kalarak, sürünerek geçirmişti hayatının büyük bir kısmını ve işinde en iyisi olarak bugünkü başarılı Beyin Cerrahı Kim Jennie ismini elde etmişti. Rutubet kokan bir bodrum katında babası günün sonunda onları aç bırakmamak ve kirayı ödeyebilmek için hamal gibi çalışırken Jennie tırnaklarıyla kazıyarak, heveslerinden rahatından ve uykularından ödün vererek gelmişti buraya. Şimdi bundandı bu kıza olan tahammülsüzlüğü. Sadece bir asistandı ve işinde en iyi bile değildi fakat gelin görün ki Seoul W.Kim hastanesinde gözde bir Beyin Cerrahı asistanıydı.
Muhtemelen hak etmediği bir şekilde zahmetsizce bir Beyin Cerrahı olacaktı ve herkes tarafından en iyisi diye adlandırılacaktı. Jennie küçük bir iç çekip özel korumaların önünde durduğu odanın önünde durdu. Beynindeki fazlalıkları bir kenara itti ve arkasındaki kızla birlikte içeriye girmeden önce kapıyı tıkladı ve usulca içeriye girdi.
Kapıyı açtığında sarı ışıkların aydınlattığı odada konforlu yatakta uzanan yaşlı kadını gördü. Sağlıksız görünen yüzünde yorgun bakan gözleri Jennie'yi görünce birer soluk ışıltı kazandı ve Jennie ona bakıp dudaklarına minik bir tebessüm oturttu. Hastalığından çok yaşadığı hayat yüzünden yüzünde kırışıklıklar oluşan ve her bir çizgide derin bir mazi olan kadına değer veriyordu Jennie.
Seoul W.Kim Hastanesinin başhekiminin büyükannesi, Kore'nin en önde gelen ve dünyanın en önde gelenlerinden olan milyarder Kim ailesinin biricik kadınıydı o. Hastanenin de ismini aldığı Woojin Kim'in karısı, mirasçı ve Başhekim Taehyung Kim'in büyükannesi: Kyungja Kim.
Jennie tüm aileyi elbette tanımıyordu, televizyondan gördüğü kadarıyla biliyordu ve doğruyu söylemek gerekirse dünyanın en zengin en prestijli ailelerinden olmalarına rağmen Jennie bu hastanede göreve başlamadan önce onların bu şöhretinden haberdar bile değildi. Fakat zamanla hepsini televizyondan tanımış, neredeyse her akşamın saat sekizde ana haber bülteninde onlardan bahsedildiğini de burada çalışmaya başladıktan sonra fark etmişti. Canlı olarak tanıdığı tek kişi Başhekim Kim Taehyung'du ve artık Kim Kyungja'ydı. Kim Taehyung'u geçmişte bir kere görmüştü fakat o zamanlar bu özel hastanenin başhekimi değildi, işinde iyi olan bir doktordu. Ve Jennie onun bu kadar prestijli bir aileden geldiğini elbette bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black / taennie
Teen FictionKim Jennie arabayı o adamın üzerine sürerken gözlerinin içindeki bir şey kalbini sızlatmıştı. Ama durmadı.