9

255 24 4
                                    

TAM BÜTÜN CEVAPLARI BULDUĞUNU DÜŞÜNÜRSÜN, SORULAR DEĞİŞİR.'

PAULO COELHO

                       - 9 bölüm-

Aşkın ve sevginin nasıl bir şey olduğunu kimse bilmez aşkın asıl bağlılığı tutkudur

Keder ve nefret değil....

Esmer adanın yüzüne vuran güneş onu sabaha uyandirmak için mücadele ediyordu resmen hisetiği sıcağa bağlı acıyla açtı gözlerini yeni güne

etraf ilk açtığında uyku mahrumu olduğu için bulanıktı biraz şöminenin tok sesi hala tüm odayı dolduruyordu en son sabah su içmek için kalkarken odun atmıştı ve sanırım hala bitmemişti

Tam esnemek için kolunu kaldırıcaken küçük bedeni fark ettmesi ve durması bir oldu

Kolarımın arasında uyuyan genç oğlana döndü bakışları mışıl mışıl uyuyordu bir melek edasıyla

Odada onun kısık nefes sesleri ve şömineden gelen cızırtı sesleri vardı ve bu öyle huzur vericiydiki anlatmak dile getirmek çok zordu

Gözleri onun yüzüne düşen siyah saçlarına değdi saçına değen hafif güneş ışığı bile parlatıyordu bu aşık olduğu siyah saçlarını

Sabahın kızıllığı etrafı sarmıştı bile ama ben sırf o uyanmasın rahat etsin diye aklıma gelen şeyi devreye koymak ayağı kalktı

Önce perdeleri güzelce kapatı saate baktığında yeni 8 olduğunu gördü artık gitmesi gerekiyordu ama gitmek istemiyordu

ve tekrar yatakta uyuyan çocuğa döndüm o kadar güzel uyuyorduki tıpkı bir melek gibiydi ona söylediği iltifatlar bazen yetersiz kalıyordu kendince

bazen gerçek olmadığını düşünüyordu ama gerçekti hemde herşeyden daha gerçekti bu genç oğlan

....

Havanın iyice aydınlandığını fark edince onu uyandırmadan kaldırdı göğsünden başını

Biraz kıpırdansada uyanmamıştı yavaşça yataktan kalkıp usulca üzerine doğru eğilip örtüyü üstünü örtü

saçlarınıda öpüp güne başlamak için en güzel şifası olan mis kokusunuda içine çekti 

Sanki lavantayı andıran bir kokusu vardı genç oğlanın tatlı bir kokuydu ama ağır asla değildi

Sonra ayağı kalkıp köşedeki berjerin üstündeki yarın giyer diye hazırladığı kiyafetlerini aldı ve hızlı bi şekilde giyindi

işini bitirince genç oğlana doğru döndü tekrardan güneş uyanmış gözlerini ovuşturuyordu şimdi

karşısında o kadar tatlı duruyordu ki hayran kalmıştı birkan bu görüntüye beyaz yanakları hafif pembeleşmiş siyah saçları biraz dağılmış

ve tam uyanamamıştı...

Şuanki hali o kadar masum ve mükemeldiki her sabah bu manzarayı görmek her sabah cennete uyanmak gibi olurdu heralde

Son olarak saatinide koluna takıp genç oğlanın yanına gitti ve gozlerindeki elerini tutup indirdi kucağına " yapma yavrum acıtıcaksın ama bak kızarmış şimdiden " dedim sitemkâr bir ses tonuyla

Güneş ise birkana bakıp yarım ağızla esneyip gülümsedi ve başını tamam anlamında saladı sadece

Ama birden gülümsemesi yüzünde silindi ve yerine hüzünlü bir ifade aldı  birkan neden böyle olduğunu anlıyamamıştım

Aşk-ı  mardin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin