ep, III. ambitous.
☆•°'~☆
Maçtan önce Kaan ile birlikte kafeteryada otururken yanıma ufak bir çocuk gelmişti.
Çocukları ve onların masumluğunu çok seviyordum.
Minik oğlanı kucağıma alıp sarı saçlarına şekil vermeye başladım. O sırada bir kadın bana utanarak bakıyordu.
Bende insandım neden utanmıştı ki?
"Kusura bakmayın, sizi çok seviyordu elimden kaçtı."
Kafamı iki yana salladım sorun olmadığını gösterircesine.
"Görüşürüz yakışıklı."
Annesi olduğunu düşündüğüm kadın, çocuğu alıp gitmişti.
"Kenan kalk geç kalmayalım."
"Tamam, sen git. Bende bir lavaboya gidip geleyim."
Bana kafa salladığında derin bir nefes aldım.
Asansöre binip ikinci kata çıktığımda her zamanki gibi boş olduğunu görmüştüm. Adımlarımı yavaşlatıp kapının önünde durdum.
Uzman Psikolog Eylül Yıldırım.
Duvardaki küçük yazıyı okurken bir anda kapı açılmıştı. Gözlerimi duvardan çekip kapıyı açana baktım.
Ağzından şaşkınlık nidası çıktığında boğazımı düzelttim.
"Ne işin var burada?"
"Kenan Bey'e ne oldu?"
Göz devirip kapıyı kapatacağı sırada elimi koydum ve onu engelledim. Ardından kendimi içeri atarak kapıyı kapattım.
Kız koltuğuna yerleştikten sonra su içmişti. Hadi ama, o kadarda korkunç değildim.
"Neden buradasınız?"
Yüzümü buruşturup konuyu dağıtmak amacıyla masasındaki oyuncağı elime aldım.
"Saçın gerçekten sarı mı yoksa kuaförünün bir mucizesi mi?"
Bana göz devirirken kör olacak diye düşünmüyor değildim.
"Bunun konumuzla ne alakası var diye sorsam? Ayıp olmaz umarım."
"Estağfurullah, istediğinizi sorabilirsiniz. Ama önce cevap isterim."
"Size ne?"
"Boya yani?"
"Öyle bir şey demedim?"
"Ama itiraz etmedin?"
Elini alnına çıkarıp masaj yaptığında sınırlarımı aştığımı hissetmiştim.
"Seninle arkadaş olmaya çalışıyorum neden buna engel oluyorsun?"
"Burası benim için arkadaşlık yeri değil, burası benim işim."
"Senin işin benim."
Boş bakışlarını takındığında gülümsedim. Fazla gergindi bu kız.
"Eylül, inan kafam çok dolu. İlk maçın Gürcistan olması beni rahatlatsa da bu ilk maç. Fazla atresliyim."
Beni dikkatle dinlediğini anladığımda gerçekten sevinmiştim.
"Size verdiğim uyku ilaçlarını içiyor musunuz?"
"Evet uyuyamadığım zamanlar içtim."
Sorusunun manasını anlamasam da sustum. Bir bildiği olmalıydı ki soruyordu.
"Stresini anlayabiliyorum. Ama kendine çok yüklenme. Bu bir takım oyunu, sakın hırsına kapılma."
"Arda'dan mı bahsediyorsun?"
"Sen sadece diğerlerine değil, kendine de hırslısın. Mükemmelliyetçi yanın futbolda ağır basmamalı. Bu akşam en iyisini yapacağından sakın şüphe etme ve sahaya öyle çık."
"Bana şans diler misin?"
Yanıtsız bıraktığında saate baktım. Otobüsün kalkmasına on dakikadan az bir süre kalmıştı.
Ayaklanıp kapıya ilerledim. Açıp dışarı çıktığımda bir ses beni durdurmuştu.
"Kendi saçlarım, boya değil."
Gülümeyerek kapıyı kapattım ve otobüse binmek için hızla merdivenlerden indim.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
an egoist | kenan yıldız
Ficção GeralO gerçek bir futbolcuydu. Egosundan burnunun ucunu dahi göremezken hayatın gerçekleri yüzüne çarptığında henüz 19 yaşındaydı. Euro 2024, Hollanda ve Türkiye maçı. İnsanlara göre maçın kaybedilmesinde etkisi kocamandı. kenanyıldız, #20 💙