Gece yarısı

8 0 0
                                    

İyi okumalar


1890'ların karanlık Londra'sında, geceye doğru eğilen şehir, adeta bir sırrın içinde gizlenmişti. Yağmurun yavaşça pencere camlarına vuruşu, boş ve sessiz sokakları daha da ürkütücü hale getiriyordu. İçerisi karanlık ve boğucu bir sessizlikle dolu olan küçük bir gazete odasında, genç ve cesur gazeteci Eleanor Blackwood, masasında açılmış eski bir mektuba dikkatle bakıyordu.

 Mektubun üzerindeki kan lekeleri, yazıldığı dönemin ağır, kırışmış kağıdına işlenmişti ve üzerinde yalnızca "Yardım Et" kelimeleri okunuyordu.Eleanor, bu tür gizemli mektupların sıradan bir işaret olabileceğini düşünmüyordu. Her zaman bir hikaye arayışındaydı ve bu mektup, onu Londra'nın dışında terkedilmiş bir malikaneye yönlendiren bir anahtar gibi görünüyordu. 

Mektubun sonunda, "Cuma gecesi, karanlıkta" ifadesi, onun bu gece yola çıkmasına neden oldu. Gözleri, odanın karanlığında parlayan mektuba son bir kez baktı ve hızla hazırlandı.---Saat gece yarısını geçtiğinde, Eleanor'ın arabası, çamurlu ve dar bir yol boyunca ilerliyordu. Yağmur daha da şiddetlendiğinde, eski taşların üzerinde su birikintileri oluşuyordu.

 Araba, kasvetli malikaneye yaklaştığında, Eleanor'ın içindeki gerginlik de artmıştı. Malikanenin silueti, şehir ışıklarının çok uzağında, karanlık bir hayalet gibi görünüyordu. Malikaneye yaklaştığında, kapı uzun süredir açılmadığı belli olan paslı menteşelere sahipti. Kapıyı zorlayarak açtı ve içeriye adım attı. İçeri girdiğinde, kapının kapanma sesi yankılandı ve her şey aniden sessizleşti. İçerisi, eski zamanlardan kalma bir ihtişamı barındırıyordu ancak her köşesi karanlık ve sessizdi. Yalnızca, tavandaki sarkıt lambaların titrek ışığı, her şeyi daha da korkutucu hale getiriyordu.Eleanor, bir mum ışığında, malikanenin içine adım attı. 

Her adımında, gıcırdayan ahşap zemin, evin içindeki sessizliği bozan tek ses gibi görünüyordu. Karşısında eski bir büyük salon, uzun ve tozlu bir halı ile kaplıydı. Duvarlarda eski portreler, zamanın tozuyla kaplanmıştı. Pencereler ise kırık camlarıyla dışarıdaki karanlık havayı içeriye taşıyordu.Tam o sırada, arkasında bir ses duydu. Hızla döndüğünde, kapının arkasında bir siluetin belirdiğini fark etti. Bir anlığına nefesi kesildi. Siluetin adım sesleri, ona doğru yaklaşıyordu. 

Eleanor, yavaşça ilerleyen adımları dinleyerek, kalbinin hızla çarptığını hissetti. Siluet netleştiğinde, gözleri, diğer araştırmacıyı—Charles Hawthorne'u gördü. Charles, derin bir nefes alarak, "Merhaba, ben Charles Hawthorne. Siz Eleanor Blackwood olmalısınız," dedi.Eleanor, bu ani karşılaşmanın şokunu atlattı ve "Evet, benim. Sanırım bu gece buraya gelen tek kişi ben değilim," dedi, gergin bir şekilde. 

Charles, "Evet, aslında ben de buradaki olaylarla ilgileniyorum. Bu malikanede bir şeylerin döndüğüne dair çeşitli raporlar aldım. Size yardım edebilir miyim?" diye sordu.Eleanor, "Elbette. Burada ne bulduğunuzu ve neler yaşadığınızı duymak isterim. Mektupta yazılanlar oldukça ürkütücü," dedi.---Charles, Eleanor'ı malikanenin büyük salonuna doğru yönlendirdi. Salonun ortasında, büyük bir şömine vardı, fakat ateş sönmüş ve kömürler kül haline gelmişti. Charles, "Bu malikanede garip şeyler oluyor. Evin geçmişiyle ilgili çok şey öğrenemedim ama burada bazı ruhsal izler var gibi görünüyor," dedi.

 Eleanor, "Geçmişte ne gibi olaylar yaşandığını biliyor musun?" diye sordu.Charles, "Evin sahibi olan aile, bir kaza sonucu ölmüş. Ancak ölümden sonra da evin etrafında gizemli olaylar yaşanmış. Evin içi gece yarısı garip seslerle doluyor. Bazılarına göre, burada ruhlar var," diye yanıtladı.

Sohbetleri sırasında, malikane içinde yankılanan garip bir ses, onları sessizliğe gömdü. Ses, bir kapının aniden kapanması gibiydi. Charles, "Bunu duydun mu?" diye sordu. Eleanor, "Evet, bu ses burada bir şeylerin döndüğünü hissettiriyor," dedi.---İkili, malikanenin köşelerine doğru ilerlediler. Charles, "Burası her an daha da korkutucu hale geliyor. Bir şeylerin farkındasın, değil mi?" diye sordu. Eleanor, "Evet, buradaki sessizlik bile korkunç.

 Hangi sırların saklandığını bilmek istiyorum," yanıtladı. Odaların derinliklerine doğru ilerlerken, tavandan gelen hafif bir gıcırtı, her adımda aralarındaki gerilimi artırıyordu. Bir anda, bir kapı aniden açıldı ve içeriye soğuk bir rüzgar girdi. 

Eleanor ve Charles, kapıya doğru yaklaştılar ve içeriye göz attılar. Odanın içinde eski bir yazı masası ve etrafında karışmış kağıtlar vardı. Kağıtların üzerinde eski el yazıları ve garip semboller vardı.Charles, "Bu semboller, eski bir ritüelin işareti olabilir. Burada bir tür mistik aktivite olmuş gibi görünüyor," dedi. Eleanor, "Evet, bu gerçekten ürkütücü. Ancak daha fazlasını bilmeliyiz," diye yanıtladı.

---

İlerleyen saatlerde, Eleanor ve Charles, malikanenin köşelerine yayılmış eski eşyalar arasında daha fazla iz buldular. Bir dolap, içinde eski bir günlüğü saklıyordu. Charles, günlüğü açarken, "Bu günlüğün sahibi, muhtemelen malikane sahibinin kendisiydi. Belki de burada olup bitenler hakkında daha fazla bilgi bulabiliriz," dedi. Eleanor, "Eğer geçmişte yaşananları öğrenebilirsek, belki de bu lanetin kökenini anlayabiliriz," diye yanıtladı.

Günlük, karanlık ve karmaşık bir dilde yazılmıştı, ancak bazı kelimeler anlaşılabiliyordu: "Ruhlar huzur bulmazsa, biz de bulamayacağız. Gece yarısı gelen fısıldayan sesler..."Eleanor ve Charles, gece boyunca bu gizemleri çözmeye çalıştı. Karanlık, onların içindeki korkuyu daha da derinleştirirken, eski malikanenin sırrını çözmeye yönelik çabaları, hem cesaretlerini hem de ruhsal dayanıklılıklarını test ediyordu. 

Sonunda, gece yarısı derin karanlıkta, Eleanor ve Charles, malikanenin korkunç geçmişinin daha derinlerine inmeye karar verdiler. Evin derinliklerinde kaybolmuş ruhların ve karanlık sırların peşindeydiler, ve her geçen an, içlerinde daha büyük bir korku ve merak uyanıyordu.

Karanlık İhtirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin