4

83 13 1
                                    


Hyunjin duyduğu şeyle dudaklarını büzüp Seyeon teyzeye koştu. Seyeon teyze yeniden sarmalarken yüzünü boynuna gömdü.

"Ne dedin oğlum çocuğa?" Chan anlamsız bakışlar attı Minho sırıtıp sevgilisinin yanına gitti.

Hep birlikte kahvaltı edilmişti. Hyunjin'in susmayan ağzıyla geçti sofra. Seyeon teyze uzun yıllar sonra canlanmış gibiydi. Minho bunu farkedince seviniyordu ama gidecekti o. Sofra toplandıktan sonra Chan, Seyeon teyzeden onu yukarıda oynatmasını rica etmişti. Onu kırmayıp Hyunjin'le yukarı da Chan'ın odasında oynamaya çıkardı.

"Ne oldu Chan?"

"Hwang'lar bu akşam evlilik yıl dönümlerin kutlayacak."

"Şaka gibi. Hiç mi çocukların merak etmediler?" Jisung'un dediğiyle Felix onu onaylarken Chan derin nefes aldı. Diğerleri sorgulayan gözlerle izliyorlardı.

"Annesi merak etmiştir, muhtemelen babası sikine takmadı."

"Bu gün yıl dönümü olmalarına katılacağız mı?"

"Özellikle bizi davet etmiş." Sırıtırken söylediğine Changbin'in kaşları çatılmıştı.

"Bu bir çıkar olmalı."

"Evet, bu yüzden hepimiz orada olacağız. Ve Hyunjin'i, Seyeon teyzeyle evine göndereceğiz. Burası boş kalacak. Adamları n yarısı Seyeon teyzenin evinde, yarısı orada garsonluk yapıp bize bilgi sızdıracak."

"Vay be, herşey planladı ve bize hazırlanmak düşer."

"Evet Seungmin, Minho, annene şimdi gidip anlatabilir misin?" Minho kafasını sallayıp yukarı çıktı ve kapıyı tıklattı. Kapıyı açan Seyeon teyze gözü doluydu. Minho içeri geçtiğinde Hyunjin'in uyuduğunu gördü. Annesine baktığında elindeki fotoğrafları uzattı.

 Annesine baktığında elindeki fotoğrafları uzattı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hatırlıyor musun?" Fotoğraflara bakıp yutkunamayan Minho kafasını salladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Hatırlıyor musun?" Fotoğraflara bakıp yutkunamayan Minho kafasını salladı. İkili birbirine sarılıp gözyaşlarını serbest bırakırken gözlerini Hyunjin'den ayırmadılar.

Minho kendini toparlayıp annesinden ayrıldı. "Bu gün seninle eve gidecek. Babamla ilgilenir misiniz?"

"Tabiki! Babanda sevecek." Minho gülümseyip annesinin elini ellerinin arasına alarak buse kondurdu.

Akşam oldu, ilk Seyeon teyze ile Hyunjin gönderip adamları ayarladılar. Sonra adamlara plan anlatılmış, herkes hazırlanmıştı. İki araba ayarlayıp yıl dönümü geçirilecek yere gelmiştiler.

Arabadan inip zafer edamıyla yürüdü 7 kişi. Salona girdiklerinde Hwang'la karşılaştılar. Endişe yerine onunda zafer gülümsemesi vardı. Chan'la el sıkışarak dudaklarını araladı.

"Hoş geldin Christopher Bang Chan." Vurgulayarak söylediği şeyle daha da sıkıyordu eli. Chan hiç kendini kasmadan bu sefer sıkan taraf o oldu. "Hoş bulduk."

"Masanız J olan." Hep birlikte masaya adımlamış oturmuştular.

"Hiçbir şey yemeyin." Hepsi onaylamış, etrafı izliyorlardı.

ㅤㅤ
"Bu gün burada herkesi görmekten çok memnunum. Teşekkür ederiz. Sevgili eşimle 10. yıl dönümümüz. Ve sevgili eşimi çok ama çok seviyorum." Bayan Hwang sahte gülümsemesi her yerden belliyken baktı salona. Chan'lar tabiki bundan haberi vardı. Minho'nun telefonu çalmasıyla ortamda çok ses olmadığından oracıkta açıp kulağına koydu.

"Bu gün bizim için çok özel bir gün, çok." Son söylediğini Chan'a bakarak söylerken Minho'nun ayaklanması bir oldu. Eli ayağı titrerken Chan'a baktı.

Minho bir şey demeden salonu terkederken çocuklarda onun arkasından hemen koştu. Rahattılar çünkü garsonlar vardı.

Dışarı çıkıp arabalarına geçtiğinde Minho son gaz yaparak eve sürmeye başladı.

"Minho noldu!" Chan yan koltuğunda endişeyle soruyordu.

"Evimizi basmışlar üstüne Hyunjin'i öldürüp cesedini alıp kaçmışlar!" Sonlarına doğru sesi titrerken nefesini tuttu. Arkada oturan Jisung şokla elini ağzına götürürken  Chan'ın sanki kulakları uğulduyordu. Sevmişti onu, küçük çocuk ona çok iyi gelmişti.

Arkadan gelen diğer grup hiçbir şey bilmiyordu, sadece takip ediyorlardı. Eve vardıklarında hemen inip içeri girdiler.

Evin etrafında korumalar yerde ölmüş hâldeydi. Camlar kırık ve kapı açıktı. Minho içeride yerde ağlayan annesini ve ona sarılan babasını görmesiyle onlara bir şey olmadığını görünce rahatlamıştı ama o gitmişti. Daha çocuktu.

"Anne!" Hemen yere çöküp sarıldı kadına.

"Vurdular onu, gözümün önünde vurdular Sam gibi cesedini bırakmadılar götürdüler onu! Getir bana, onu istiyorum ben!" Minho sıkıca sarılırken Chan yerdeki kanlara baktı. İlk sürüklenip sonra kucağa alınarak götürülmüştü. Nasıl vahşilikti bu? Ağlamak istedi, bağırmak istedi.

Diğerleride şoku atlatamıyordu bir türlü. Sam'den sonra ikinci kez böyle bir şey oluyordu. Sam olayı olduğundan bundan 10 yıl önceydi.

Chan 14, Minho Sungmin ve Changbin 13 yaşındaydı.

Jisung, Jeongin 12 ve Felix 10 yaşındaydı.

O zaman çocuktular. Ama şimdi daha da derinden etkiliyordu.

him and i | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin