iki

446 65 20
                                    

keşke - yalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

keşke - yalın

semih.

çoğu zaman oturduğumuz semte çok da uzak olmayan, ormanın ortasına yapılmış tatlı bir mekanda buluşurduk. kalabalık olmayışı ve şehir gürültüsünden bizi uzaklaştırması sebebiyle en çok uğradığımız yerdi burası. çocukluğumuzdan bu yana kafamızı kurcalayan, canımızı sıkan ne varsa kendimizi bu ufak tefek yerde bulurduk. ve hep tıpkı şu an olduğu gibi keyifli anlarla sonlanırdı.

"kenan dizime yatsana, saçına papatya koyarız." bertuğ yanımızdaki papatyaları gösterirken hevesle konuşmuştu. kenan gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığında göz göze gelmiştik. ben kendimi tutamayarak gülerken kenan beklediğimin aksine onu terslemeden dizine yaslamıştı başını. ahmetcan kusar gibi yaptığında bertuğ yerdeki ufak taşlardan birini onun kafasına attı.

"nerede kaldılar abi ya, bir saattir ağaç ettiler." ahmetcan cümlesini bitiremeden arkasından yaklaşan samet abi ensesine bir tane patlatmıştı. abisine alıştığından mıdır bilmem, acıdığına dair en ufak bir ifade belirtmeden sabır dilercesine bana bakmıştı. bu sırada kenan garip bakışların esiri olarak bertuğ'un dizinden kalktı yavaşça.

dört kişilik çemberimiz aniden abilerim ve mahallede gördüğüm tanıdık simalar tarafından genişlediğinde bugüne dek hiç görmediğim birini fark etmiştim. garipsedim çünkü bu zamana kadar yabancı kimseyi almamıştık aramıza. kaan abim hemen yanıma oturup beni kolunun altına almış, saçlarımı karıştırmıştı. sızlanarak elini ittirdim, özenle yaptığım saçlarımı bozmaktan asla çekinmiyordu. şikayet etsem de seviyordum ama bunu bilmesine gerek yoktu. irfan abim de diğer tarafıma oturduğunda gözlerimi diğerlerinde gezdirdim. hakan abimin yanında saçları platin sarı bir çocuk vardı, ortama yabancı gözlerinin üzerimde diğerlerinden daha fazla dolaşması gözlerimi başka tarafa çevirmeme sebep olmuştu.

"araba arızalandı yolda, irfan'a güvenme gibi bir hata ettik motorun altından girdi üstünden çıktı." hakan abim irfan abiye bakarak söylediğinde irfan abi hiç oralı olmamıştı, omuz silkti. ahmetcan anlamsız gözlerle devam etmesi için ona bakıyordu, bu çocuğun bazen konuşma yetisini kullanmayı bir kenara bırakacak kadar üşengeç olmasını anlayamıyordum.

"sağ olsun barış anlıyormuş, iki dakikada halletti." dediğinde gözleri platin sarıyı bulmuştu. adının barış olduğunu öğrendiğim çocuk yine gözlerini üzerime diktiğinde ufak bir nefes bıraktım. birinin bakışlarını üzerimde hissetmek beni rahatsız ediyordu, özellikle de alışılmadık birinin ama sanki o yemin etmiş gibi ısrarcıydı. kaçamak bakışlarım onun sohbete katıldığı anlarda onda geziniyordu. açık kahverengi tonundaki kirli sakalları, yine aynı renk ve çizik kaşları, saçlarıyla hiç tezat gözükmüyordu. oldukça iyi bir görüntüsü vardı ve tam bir serseri gibi duruyordu.

yakamoz güzeli : barsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin