yakamoz güzeli - yaşlı amca
1 yıl önce
"barış, hadi abicim ağaç olduk!" ellerindeki poşetlerle oturdukları sahile yaklaşırken arkadaşı yunus'un sitem eden sesini işitti kıvırcık saçlı oğlan. bir şeyler aldırmak için markete gönderilmesi yetmiyormış gibi bir de mızıldanmalar duyunca kaşlarını çatmıştı.
"kendin gitseydin kardeşim, beklemezdin." dedi kısaca. sinirlendiğinde kestirip atardı öylece. ortam gerginleşmesin diye sesini etmeyen yunus, onun ortaya bıraktığı poşetleri kurcalamaya başladı. bu tatil sessiz ve sakin geçsin istiyordu. ankara'daki işlerini ancak ayarlayabilen ufak topluluk, yarattıkları küçük boşlukta kendilerini antalya'ya atmışlardı. çoğunun ilk kez gelişiydi, planda farklı bir şehir olmasına rağmen arda'nın tükenmek bilmeyen ısrarları sonucunda burayı tercih etmişlerdi.
arda, arkadaş gruplarının göz bebeği sayılırdı. yaşının küçük olması bir yana, mert'in kardeşi olması ve istediği her şeyi yaptırabilmesi sebebiyle bu konumdaydı. mert ve yunus ile üniversitenin ilk yılı tanışmışlardı ve o gün bugündür aralarından su sızmıyordu. üçü de çok sosyal tipler olmadığından olsa gerek, birbirlerinden başka pek arkadaşları da yoktu.
"şu manzaraya bakın abi, boşuna getirmemişim sizi buraya." diyerek gururlu bir edayla batmaya hazırlanan güneşin denizin üzerinde oluşturduğu gereğinden fazla güzel görüntüyü işaret etti arda. yunus gözlerini devirerek oldukça sıradan bulduğunu belirtirken mert, avucuna aldığı kumu onun üzerine fırlatmıştı.
barış alper, elalarının sızlamasına sebep olacak kadar uzun baktığı manzaradan gözlerini çekerken biraz ilerilerinde voleybol oynayan arkadaş grubuna takıldı gözleri. sesleri bulundukları yere pek gelmese de yüz ifadelerinden mutlu oldukları oldukça belli oluyordu. içlerinden birinin vurduğu top dörtlünün oturduğu yerin hemen önüne doğru düştüğünde arda yerinden kalkarak topu geri fırlatmak üzere alsa da, yanlarına yaklaşan çocuğu görmesiyle hareketlenmemişti.
"kusura bakmayın," diye mırıldanmıştı gelen çocuk. barış alper kulağına ilişen sesle kafasını arda'dan tarafa çevirdi. tıpkı onun yaşlarında bir çocuktu. rengini güneşten almış sapsarı saçları alnına dağılsa da masmavi gözlerini geri plana atamıyordu. sıcaktan fark edilmesi hiç de zor olmayan hafif pembelikler yanaklarına dağılmıştı ve yüzünü çok az kaplayan, saçları gibi sarı sakallarıyla daha önce görmediğine kolayca yemin edebileceği bir güzelliğe sahipti. arda'dan topu alıp hafifçe gülümsedikten sonra arkadaşlarının yanına dönmüş, eğlencesine kaldığı yerden devam ediyorken bir çift göz tarafından hapse alındığından habersizdi. bir süre daha oyun oynadıktan sonra yorulmuş olmalıydı ki kumların üzerinde oturup bacaklarını öne doğru uzattı. güneşin turunculaşan ışıkları önce parıldayan saçlarına vuruyor, daha sonra bir elini siper ettiği yüzünü olabilirmiş gibi daha da güzelleştiriyordu.