001

551 18 0
                                    



TÜRKIYE, RIZE

2016



"Tamam Yüksel Amca, gelirim ben pazartesi öğlene doğru."

15 yaşından beri komşumuzun lokantasında yardım ediyorum, gelen misafirlerin siparişini alıp yemeklerini getirirdim, ara sırda da bi temizlik.

Yüksel amcanın oğluylan uzun süredir baya iyi arkadaşdık, hatta o kadar iyi ki her akşam işden çıkınca beraber buluşurduk.

Alper önlüğümün cebine gizlice notlar bırakırdı, nerede ne zaman buluşacağımızı.

Buluşuncada beraber sigara içerdik kimsenin haberi olmadan.

Peki ben ondan hoşlanıyormuydum?

Belki.

Flörtleşmeler olurdu, öpüşürdükte ama ikimiz için ciddi bir şey değildi. Gençlerin yaptığı gibi saçmalıyorduk işte.

Ama onun bana "sevgilim" demesini istermiyim?

Gizli buluşmamayı, annesinin evinde kız arkadaşı olarak buluşmak istermiyim?

Belki.

Bunları düşünürken kafam belli ki dalmış, Yüksel amca beni çağırdığını anca duymuştum.

"Kızım, gelen yok artık saat da geç oldu. Sen eve git istersen, ben buraları bitiririm."

Dediğine kafamı sallayıp, "O zaman haftaya görüşürüz.", diyip lokantadan çıktım.

Ordan direkt her zamanki buluşma noktamıza gittim. Uzaktan sırtını dönük Alper'i tanımıştım.

Ona yaklaşıp, omuzunu tuttup korkutmaya çalıştım, olmamıştı.

Gülerek kafasını döndü, yanındaki boş yere gösterip, "Otursana.", dedi.

Bende dediğini yapıp, cebimde sakladığım sigarayı yaktım. Konuşmadan beraber elimizdekini içip, dağ manzarasını izledik.

"Nasılsın? Nasıl geçti günün?"

"İyidi, okuldan sonra annemi ziyaret edip babanın dükkanında yardım ettim. Her zamanki hallerim."

Külü taşa vurup, Alper'e döndüm.

"Sen?"

Endişeli bana baktı.

"Maddi durumunuz iyi olmadığını biliyorum, kendini lütfen yorma o kadar. Okuldan işe, ondan sonra da babanla uğraşıyorsun. Söyle, biz yardım edelim sana."

Annem hastalandığından beri babamın çalıştığı paralar hep hastane masraflarına gidiyordu. Zamanında evimizi satın almışlar, ondan kira derdimiz yoktu ama benim ve kardeşimin okul masraflarını karşılamak için bir kaç aydır Alper'in babasının esnaf lokantasında çalışmaya başladım.

Onada şükür, hiçden iyidir.

"Biliyorum kankam, demene gerek yok. Ama ihtiyaç yok, gerçekten. Heeee bide biz yarın okullan iki günlüğüne geziye gidiyoruz, Ankara'ya."

Bana uzanıp, yanağıma öpücük verdi.

"Öyle mi? Geldikten sonra haberleşiriz o zaman, kendine dikkat et."

Dudaklarının değdiği yer karıncalanmaya başladı. 

"Eee, sen naptın bugün? Futbol oynadın mı yine?"

Sevdiği sporu söyleyince gülümsemeye başladı.

"Tabi ki, antrenman bugün çok iyi geçti, görmeliydin! Bence sende gel bi izle bizi."

Kafamı sallayıp, "Gelirim bir zaman.", mırıldandım.

"Sporcu olarak sigara içmemen lazım aslında?"

"Biliyorum, ama bu bizim aramızda zaten. Bizim özelimiz, sadece seninle yapıyorum."

Yüzümde tebessüm oluştu, ikinci sigaramın son nefesini alıp, söndürüp çöp bardağın içine attım.

Kafamı yanımdakinin omuzuna yaslayıp gözlerimi kapatıp, o ise saçlarımın üstüne buseler kondurdu.

Çenemi kaldırıp, başıma konduğu buseleri dudaklarıma yerleşti. Onlara yapışıp, öpüştük.

Sevgili değilsek niye öyleymiş gibi davranıyoruz?

Gençler gerçekten böyle saçmalar mı?

Yoksa beni sadece kullanıyor mu?

Bilmiyorum kaç dakika öyle seviştik ama dudaklarımız ayrıldıktan sonra, Alper gözlerimin içine baka baka gülümsedi.

"Senin bu voleybol işi ne oldu? Okuldan haber geldi mi?"

Kafamı salladım.

"Baya uğraştırıyor. Kayıt için para istediler, biriktiremedim daha ama az kaldı. Haftaya çalışırsam yetişir heralde."

Alper konuşmaya başlayınca lafını böldüm.

"Hayır, kabul edemem paranı."

"Peki. Yaparsın sen, güveniyorum sana."

Yarım saat sonra ayağa kalktım.

"Eve gideyim babam merak etmeden. Geç oldu zaten."

Oda ayağa kalkıp, eğilip her zaman yaptığı gibi kulağımın arkasına bir buse kondurdu.

Ve her zaman ki gibi karnımda kelebekler uçuşmaya başladı.

Beni kapımın önüne bırakıp, kendi evine döndü. 

yıllar sonra ,, barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin