002

338 17 0
                                    





TÜRKIYE, RIZE
2016



İki gün çabucak geçmişti ve gece biz Rize'ye sınıfımızla geri dönmüştük.

Oradayken ben annemlerin haberi olmadan gizli dövme yaptırdım. Gittiğim yerin hıjyeni tartışılabilirdi, yalan yok. Ama yine de çok hoşuma gitmişti.

Alper benim için çok özel bir insan olduğu için, götümü o kadar boktan kurtardığı için, hep buse kondurduğu yere - kulağımın arkasına - bir kelebek yaptırdım. Bunu ona göstermek için çok sabırsızdım.

Sabah her zaman duyduğumun horoz sesiyle uyanmadım, babamın telaşlı çağırmasına uyandım.

Hemen kalkıp, babamın yanına gittim.

"Noldu baba? Anneme bir şey mi oldu?"

Gözleri dolu dolu bana baktı.

"Buğlem, hemen hastaneye gitmemiz lazım, her an olabilirmiş."

"Ne?"

Sesim kısık geliyordu, gözlerime yaş doldu.

Ama daha geçen gün konuşmuştuk?

İyi gözüküyordu, benimle beraber güldü. Hatta Alper'e karşı olan hislerimi anlatmıştım ona moral olsun diye, çok sevinmişti.

Barış Alperini çok severdi o, küçüklüğünden beri.

Apar topar üstüme kazak giyinip babam ile hastaneye gittik.

Koşarak yoğun bakımına indik, tam vardığımızda doktorlar annemin odasına doldu. Sesli öten makine kulaklarımı ağrıttı, hemşireler duran kalbini çalıştırmaya çalışıyordu.

Babam onları gördüğüyle yere yıkıldı.

"Fatma, dayan gülüm!", diye ağlayarak bağırınca ben donmuş gibi doktorları izliyordum.

Kulağım duymuyordu, sadece aynı olan makine sesi.

Annemin kalbi durmuştu.

43 yaşında kanseri yenemedi.

Bütün ergenliğimi sadece makinelere bağlı gördüğüm annem şimdi yoktu artık.

Annesiz kaldım.

Bana hayatımda bir kere bile "kızım" demeyen babam ile yalnız kaldım.

Bir anda midem bulanmaya başladı, hastanenin lavabosuna koşup ağlayarak küvetin üstünde içimi boşalttım.

Yüzüme soğuk su döküp, babamın yanına gittim.
Uzaktan doktorlar onunla konuştuğunu gördüm.

Üzgün ifade ile "Çok özür dilerim. Her şeyi denedik, maalesef karınızı kaybettik.", söyledi.

Duyduklarımı anlayınca dönüp, hastaneyi koşa koşa terk ettim. Tanımadığım insanlarlan acılı ifadelerini dinleyemem, ben Alperi görmek istiyorum. O bana iyi gelirdi.

Yılmaz ailenin evlerine vardığımda yavaşça kapıyı tıkladım. Annesi kapıyı açtı.

"Kızım, günaydın. Gel içeri, bizde biraz geç kahvaltı yapıyorduk."

Kafamı salladım.

"Yok teşekkür ederim, Emine teyze. Alper evde mi? Acil onunla konuşmam lazım."

"Hayır, kızım. O sabah Ankaraya gitti, sana anlatmadı mı?"

Durakladım.

"Ankara mı?"

Evet diye kafasını salladı.

"Futbol kulübünle anlaşıp, sabah erkenden oraya gitti. İki ay kalıp belki geri döner, beğendiğine bağlı. Geçen hafta biz ona ev yerleştirdik orada. Bunları sana anlattığını zannetmiştim."

Endişeli bana baktığında ben duyduklarıma inanamıyordum.
Daha geçen gün akşam buluşmuştuk, neden anlatmadı bunları bana? İki günde olacak şey değil ya.

"Doğru ya, okul stresinden unutmuşum. O zaman ben telefonda konuşurum onunla."

Eve gidip telefonumda Ankaranın futbol kulüplerini araştırırken, Ankara Demirspor sayfasında bir yazı okudum.

"🔥Ankara Demirspor'umuz, son olarak Rize Özel İdare forması giyen 17 yaşındaki kanat oyuncusu Barış Alper Yilmaz ile 4 yıllık sözleşme imzaladı.🤝
Yeni transferimize kulübümüz hoş geldin diyor, armamız altında üstün başarılar diliyoruz.🤍💙"

"Olacak iş değil, amına koyayım ya!"

Sayfadan çıkıp Barışı aradım, açmadı.

Bir daha denedim, yine açmadı.

İki hafta boyunca ona ulaşmaya çalıştım, bir kere bile geri dönmedi.

Son attığım mesajı üç hafta sonra okumuştu, cevap vermeyince her tarafta engelledim.

yıllar sonra ,, barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin