🚨DİKKAT BÖLÜM CİNSEL İÇERİK VE ANLATIM İÇERMEKTEDİR. 🚨
NOT: bölümün sonundaki açıklamamı okur musunuz🥰
buraya nasıl gelmiştik hiç hatırlamıyordum ama şu an alazla beraber göl evindeydik. bir kolumu boynuna sarmış, beni tutmasını sağlıyordum çünkü ayakta durmak oldukça zordu.
"anahtar var değil mi?" alaz bir yandan beni tutmaya çalışırken diğer yandan da çantamdan anahtar arıyordu. "bizim eve gitmeliydik. neden senin aklına uyduysam?"
kapıya yaslandım ve baygın gözlerle ona baktım. "size gitseydik bu gece yalnız kalamazdık..." elbisemin askılarını kollarıma düşürdüm. "bence yalnız kalmak için mükemmel bir yerdeyiz."
anahtarı aramayı anında bırakarak üzerime yaslandı ve beni kapıyla arasına sıkıştırdı. "yalnız başımıza canımız sıkılmaz mı?"
ellerimi karnında gezdirdim ve tişörtünden içeriye soktum. "bence sıkılmaz." parmaklarımı gezdirdiğim karnı bir anda taş gibi olmuştu. "sevişiriz, sonra yine sevişiriz..." tam çenesinden öptüm. "sabaha kadar yani."
"diyorsun?" dedi gülerek. "eve girebilirsek emin ol sabaha kadar yaparız da..." arkamdaki kapıyı zorladı ama çelik kapı olduğu için açılmazdı.
"şurada bir yerlerde yedek anahtar olacaktı..." kapıyla arasından çıkıp en son hatırladığım noktaya yürürken düşmemek için duvara tutunarak yürüyordum. posta kutusunun üstündeki kuş yuvasının altına bırakmıştım.
eğilip anahtarı ararken alaz da telefonunun flaşını tutarak bana yardımcı olmaya çalışıyordu. "buldum." elimdeki anahtarı havada kaparak kilitli kapıyı açtı ve elindeki çantamı içeri fırlattı. "yavaş, o çanta kaç para haberin var mı senin?""daha güzelini alırım ben sana." ayağımdaki topuklu ayakkabıların iplerini çözmekle uğraştım. "saatlerdir çanta taşıyorum zaten sus," ayakkabımı çıkaramadığımı fark etti. "gel buraya, önünü göremiyorsun daha."
beni kucaklayıp benimle beraber banka oturdu ve ayakkabımın iplerini çözmeye başladı. "bu kadar ipi neden bağlarlar ki bir ayakkabıya anlamadım ben," ipleri iyice birbirine dolaştırmıştı. "koparacağım en sonunda."
"sakın!" ellerini uzaklaştırmaya çalıştım. "onlar en sevdiklerim, zarar verirsen ağlarım."
"bu iplerle seni bir güzel bağlardım da neyse ki kıyamıyorum," kafasını kaldırıp yüzüme baktı. "kıysam mı yoksa?"
"nereye bağlayacağına bağlı." kulağına eğilmiştim, allah kahretsin ki sarhoşluk azgınlığı tüm bedenimi ele geçirmişti. ipleri nihayet söktü. "tabi yakalarsan."
kucağından fırladım, bollaşan ayakkabılar ayağımdan çıktı ve çıplak ayak koşmaya başladım. "kaçamazsın." diye bağırdı alaz arkamdan gelirken. benim aksime yavaş yavaş yürüyordu. "bu evin her köşesinde bulurum seni."
"hırsız polis mi oynuyoruz?nerede kaldın?" merdivenlerin başına doğru çıktım ama ahşap merdivende ayağım kaydı. "kim yaptı bu merdiveni buraya?"
"dikkat et!" sesini duyuyordum ama nerede olduğunu bilmiyordum. sanırım mutfaktaydı. "düşeceksin şimdi, otur bir yere."
"tuvalete gitmem gerekiyor."
mutfaktan çıkıp koridora girdi. "avucuma yap?"
"iğrenç!" kulağımdaki küpeyi çıkarıp ona fırlattım. "kaybetme sakın bunları, sakla!" havada tuttuğu küpeleri kenardaki dolabın üzerine koydu. "hemen geliyorum," merdiven korkuluğuna sarılıp ona masum masum baktım. "bekle beni tamam mı?" sırıttı ve bana göz kırptı.
![](https://img.wattpad.com/cover/374035545-288-k225359.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yaz sonu müzikali
Teen Fictionherkesin parmakla gösterdiği, yüzüne sürdüğü pahalı makyaj malzemelerinin altındaki kişiyi herkesten bir sır gibi saklayan asi cevher'in ve şımarık alaz soysalan'ın hikayesini kimse merak etmiyor mu?