Eşcinsel Kurt Adam Prensi(Minsung)

BROTHER

Jisung'un önceki hayatında sadece bir kardeşi vardı ve o da 7 yaşındaydı, zaman zaman yaramazlık yapsa da çok sevimli bir kızdı.Aralarındaki yaş farkı çok büyüktü ama bu onların birbirleriyle yakın bir ilişki kurmasını engellemedi.Jisung hala küçük kız kardeşini çok seviyordu.Jisung aniden küçük kız kardeşini özledi ve bir süre önce ondan 'ödünç aldığı' parayı geri vermek için onunla buluşmak istedi. Bugün gerçekten de kardeşiyle buluşacaktı ama o kız kardeşi değildi. Bunun yerine 'erkek kardeşiyle' buluşacaktı.

Ronya İmparatorluk Sarayı'na doğru ağır adımlar atmaya devam ederken derin bir iç çekti. Mansa bu sabah ona Veliaht Prens'in bugün saat 8'den 10'a kadar köşkünde olacağını söyledi, bu yüzden kahvaltısını bitirdikten hemen sonra saraya koştu. Acelesi olduğu için Lee Know 'un kahvaltı etmesini beklemeye bile zahmet etmedi.

.....

'Neden birdenbire o adamı düşünmeye başladım? Bugün sarayımdan ayrılacak ve bundan sonra onunla bir daha iletişimim olmayacak,' Jisung durumu aniden fark ettiğinde tekrar iç çekti.

Lee Know ile arkadaş falan değillerdi zaten, o yüzden o adamdan ayrılmak onun için büyük bir sorun değildi.Mütevazı sarayından görkemli Ronya İmparatorluk Sarayı'na doğru yürürken pek çok düşünceyle meşguldü ve sarayın ön kapısına geldiklerini bile fark etmemişti.Yeşim madalyonu gardiyanlara gösteren kişi Mansa'ydı ve gardiyanlar onları hemen içeri aldılar.

Jisung bir kez daha Ronya İmparatorluk Sarayı'na adım attı ve aşırı tepki veriyor olabilirdi, ancak imparatorluk sarayındaki havanın daha da boğucu olduğunu hissetti. Nefesi ağırlaştı ve adımları yavaşladı.

'Dün  toplantıya katıldığımda Veliaht Prens beni karşılamadı. Bugün bana ne yapacak? Kütüphanenin anahtarını ödünç almama izin verecek mi?' Jisung sıkıntılıydı, ama sonra başını şiddetle salladı. Orası benim sarayımda, bu yüzden anahtarı ödünç alma hakkım var. Ona onurlu bir adam olduğumu göstereceğim!'

"Aiyah! Veliaht Prens'in ikametgahına yürüyerek gitmeyi hiç sevmem çünkü ikametgahı saray kapılarından çok uzakta."

Jisung, hizmetçisinin arkasından homurdandığını duyabiliyordu ve adamdan daha fazla bilgi almak için şansını denemeden önce bir an düşündü.

"Sizin gözünüzde Veliaht Prens nasıl bir insandır?" Jisung dikkatlice bir soru sordu.

"Veliaht Prens hakkındaki fikrim önemli değil, Majesteleri. Bana böyle bir soru sormamalıydınız. Bana bir test mi yapmak istiyorsunuz? Sınavı geçemezsem beni Veliaht Prens'e şikayet edecek misiniz?" Zavallı hizmetçi, bu soruya cevap vermek yerine korktu.

 "Neden sana bir test yapayım ve neden seni Veliaht Prens'e şikayet edeyim? Sadece kardeşim hakkında ne düşündüğünü bilmek istiyorum. Sana hiç böyle bir soru sormadım, değil mi?"

"Bana bu soruyu hiç sormadınız, Majesteleri," diye onayladı hizmetçi. "Ama, hala Veliaht Prensi yargılama hakkım yok. Ben burada sadece aşağılık bir hizmetçiyim ve hala başımı seviyorum, Majesteleri."

Prens, Mansa'yı zorlamaya çalışarak enerjisini boşa harcadığını hissetti çünkü sonunda hizmetçiden hiçbir şey alamadı. Derin bir iç çekti hizmetçisini böylesine zor bir duruma sokmayı bırakmayı seçti.

"Bu saray gerçekten büyük," Jisung hizmetkarının ruhunu kurtarmak için konuyu yumuşak bir şekilde değiştirirken tekrar konuştu. "Bu saraydaki tüm binaları bile hatırlayamıyorum çünkü burada çok fazla bina var."

"Aiyah! Siz her zaman böylesiniz, Majesteleri! Bu sarayda gerçekten çok fazla bina var ve hepsini ezberleyemezsin."

'Sarayın düzeninin basılı bir versiyonuna ihtiyacım var,' diye düşündü çaresizce.