Bartuyu kurtarmanın üzerinden 2 hafta geçmişti onu kendi evine götürüp yarasını sarmıştım uyanınca beni biraz zorlamıştı hatta onu oracıkta öldürmek dahi istemiştim ama sonra birlikte spor yapmıştık sabah olunca kahvaltı yaptık daha doğrusu ben yaptım ardından onu eve bıraktım yolda çok konuşmuştu ama nedense onun yanında kendimi yabancı hissetmedim hatta iyi hissettiriyordu. Numaramı almıştı nedense bunuda sorun etmemiştim. Bir hafta sonra onu rızanın deposunda gördüm orda onu kurtarmak çok istedim niye bilmiyorum ve bu bilinmezlik beni öldürüyor onun için kendimi rızaya bırakmıştım ege aptal olduğumu söyleyip durmuştu gerisini çok hatırlamıyorum uyandığımda başımda mutlu denen o çocuk Bartu ve bir çocuk daha vardı çok kan kaybından bayılmışım o gün orda kalmıştım bana odasını vermişti ve bir kaç parça kendi kıyafetlerinden. Asıl olay sabah olanlardı odaya birinin girdiğini fark ettiğimde arkamı döndüm ve Bartu karşımda giyiniyordu! Neyseki boxer vardı da hiç bir şey görmedim. Onunla dalga geçmiştim asıl dikkatimi çeken bana arabada kardeşim demesiydi beni kardeşi gibi görüyormuş bunu duyunca mutlu olmuştum ama neden! Nedenlerini bilememek beni deli ediyordu! Şuan ise geçen Ateşlerle içtiğimiz o mekandaydım ama bir kişi daha vardı
Hamza
Evet Hamzada buradaydı içiyordu hatta geldiğimi bile fark etmemişti bir şeyler mırıldanıyor ardından içkisini kafasına dikiyordu yanına birazcık yaklaştığımda mırıldandiklari daha duyulur olmuştu. "Beni neden sevmedin..?" Diye mırıldandı tam arkasında durdum o ise konuşmaya devam etti. "Her istediğini yapan çocuk benken beni niye sevmedin baba..?" İçkisini kafasına dikti. "Erhan kurallarına aykırı çıktı ve sevdiği kadının ile evlendi. Rıza da sevdiği kadın ile evlendi.. ben... Ben senin için sevdiğim kadın ve oğlumdan vazgeçtim ama beni bir türlü sevmedin.." ağlıyordu bunu sarsılan omuzlarından anlıyordum. "Oğlumdan ulan oğlum ve sevdiğim kadından vazgeçtim ben senin için Cüneyt Ateşkıran!" Yutkundum. "Keşke bunları senin yüzüne söylesem" içkisini kafasına dikti ve ardından hiç beklemediğim bir şey yaptı ve şişeyi fırlattı. "Hala senden korkuyorum lanet adam! Hala senden korkuyorum bunları yüzüne dahi söyleyemiyorum!" Elleri ile kafasına vurdu. "Çıkmıyor! Şu akıldan bana yaptıkların çıkmıyor! Annemin ölümü çıkmıyor! Yüzüme attığın tokat ve benden utandığını söylemen çıkmıyor! Beni zorla evlendirmen çıkmıyor! Kızıma yaptıkların aklımdan çıkmıyor..!" Kaşlarımı çattım ve yanındaki sandaliyeyi çekip oturdum onu bile fark etmedi. "Sevdiğim kadına yaptığın işkence çıkmıyor...Onun suçu neydi..? Tek suçu beni sevmekti... Allah kahretsinki tek suçu beni sevmekti!" Ellerine bakarken konuştu. "Kara gözlüm... Özür dilerim.. seni koruyamadim kara gözlüm.. korkularım sevgimin önüne geçti kara gözlüm... Affet beni..." Durdu sonra elini sertçe masaya geçirdi. "Affetme! Benim gibi bir yüzsüzü affetme..! Ben mezarına gelecek yüzü bile kendimde bulamamışken sen beni affetme kara gözlüm.." sessiz kaldım. Masanın üstünden yeni bir bira açtı ve konuşmaya başladı. "Sevemedim kara gözlüm..seni doyunca..." Birayı kafasında dikti "hep kıskandım seni elden yıllar boyunca.." durdu ve elindeki biraya baktı. "Kuşlar gibi ikimiz bir yuva kuralım.." sesi o kadar istekli çıkmıştı ki onunla yuva kurmak ve evlenme isteği sesine yansıdı ama sonra omuzları çöktü. "Ayırmasın mevlan bizi ömür boyunca..." Sesi eskisindende kısık çıkmıştı. Elimi omzuna koyduğumda bakışları bana döndü ve irkildi. "Gece..?" Kafamı yana yatırıp ona baktım ve gülümsedim "benim korkma" eli gözlerine çıktı ve gözlerindeki yaşları sildi ardından kafasını çevirdi ağladığını bana göstermek istemedi. "Niye burdasın?" Sesini normal çıkartmaya çalışıyordu ama ağladığı için sesi hırıltılı çıkıyordu. "Tilkinin yanına uğramadan birazcık içeyim dedim" kafasını salladı. Ortamda gerici bir sessizlik olmuştu. "O sana bir şey mi dedi?" Dememle bakışları bana döndü gözlerinin altı kıpkırmızıydı acınası bir haldeydi. Sessiz kaldı. Kesinlikle bir şey demişti. "Ne dedi?" Derin bir nefes verdi ve bana baktı. "Bir orospu çocuğu yüzünden karını kaybettin.." derin bir nefes verdi. "Oğluma böyle demesi koyuyor en çok koyanda ne biliyormusun? Ben ona karşı çıkıp oğluma hakaret edemezsin diyemedim hiç bir zaman iyi bir baba olamıcam.." kaşlarımı çattım ve elimi omzuna koydum bakışlarında şaşkınlık duygusu oluştu bunu yapmamı beklemiyordu. "Sen kötü bir baba değilsin Hamza. Sadece büyümemiş bir çocuksun kendin büyümemişken bir çocuğu büyütemezsin" derin bir nefes verdi. "Herkesin korkuları vardır..." Bana baktı konuşmasına gerek yoktu gözlerine bakınca ne demek istediğini anladım 'senin yokki' der gibiydi
Bilmiyor ki cesaretli kadının arkasında küçücücük bir kız çocuğu var.
"Benimde var hatta... Ben karanlıktan çok korkarım..kendimi savunmasız hissederim.." gözleri büyüdü bunu ona söylememi beklemiyordu. Önüme döndüm. "Mesela ben hep abimin beni yargılamasından korktum belki beni hiç görmedi ama olsun bir gün görürse beni yaralı halde istemez diye o kadar korkardım ki her zaman yaralarımı sarardım." Beni izlediğini biliyordum ama ona bakmadım. "Ama bu bana bir şey öğretti ben abim benim kanayan yaralarımı görüp benden korkmasın diye yaralarımı sarmayı öğrendim."
İşte o gün benim büyüdüğüm gündü aniden büyüdüm ve bu benim canımı çok acıtmıştı.
"Korkmak kötü bir şey değil.. hatta korku sana bir çok şey öğretir" ona döndüm "ben kendi yaralarımı sarmayı öğrendim." Elimi omzundan çekip parmağımı göğsüne bastırdım. "Korksan bile her zaman korkmuyorum de bu seni aptal değil zeki yapar elindekiledi kaybetmekten korkma bir kumarda para kaybet para kazanılır ama yanında duran insanı asla kaybetme çünkü kaybettiğin insanı kazanamazsın" kafasını salladı "ve Bartu bunca sene sonra bile senin yanında gibi gözüküyor" Gülümsedi. "Hadi bakalım koca çocuk oğlun ve kızının sana ihtiyacı var" kafasını salladı ve ayağa kalktı. "Haklısın" kapıya doğru ilerledi. Ve durdu "teşekkürler gece her şeye rağmen yanında olduğun için" kapıyı açıp uzaklaştı yanlız kalmıştım dudağımda acı bir gülümseme oluştu. "Son bir kumar oynayacağım.."
Ne? Başımız zaten belada
Omuz silktim "son bir kumar oynuyorum" kafamı kaldırıp masanın karşısındaki dolaba baktım "yorgun gençliğim üzerine ihtiyar" orda ki küçük kameraya baktım hamzanin yarım bıraktığı birayı kaldırdım ardından içkiyi yere döküp ayağa kalktım. Bu kumarı kazanan ben olucaktım. Kaybedecek hiç bir şeyin yoksa kazanan her zaman sen olursun.