Kimse belli etmese de her kes bana kızğındı şu an, Aral en önde ireliyordu bir şey belli etmemek için. Işıl Kayrayla birlikte irelliyordu. Bense en arkada. Aras benim yüzümden bizle değildi. Bizle değil, onlarla.. Bi hata yüzünden. Ama onu kurtarmak için elimden ne geliyorsa yapacağım. Denizin kenarına gelmiştik. Rüzgar eşlik ediyordu, yağmur dinmişti. Hava buz gibiydi. Elimizdeki fenerlerle orayı aramaya başladık. O adamından dediği üzere değerli ne varsa bulmalıydık. Ama ne ola bilirdiki burda. Ya denize girmek zorunda kalsaydık. Ben sudan korkuyordum. Hele gece vakti,suya nasıl gire bilirdim. Ama önemli mi? Şu an önemli olan Arası geri kazanmak. Kayalıkların oraya bakmaya başlamıştım. Didik didik bakıyordum her yerine, su vuruyordu kayalıklara doğru. Üşüyordum, hemen çıktığımız için üzerimde sadece t-shirt vardı. Hapşurdum bi kaç kez.
İn ordan dedi arkamdan gelen bir ses. Baktım Aral.
Bakıyorum dedim kuru bir sesle. Önemsemiyordu sadece başlarına yine bela almak istemiyorlardı.
Ben bakarım in aşağı sen şu taraflara bak diye eliyle kumsalı işaret etdi. Orası çok kolay orda bir şey olamaz. Nasıl olsun.
Hadi gel dedi. Elini bana uzatarak. Bir ona bakmıştım, birde eline.
Aral sadece bakıyorum! Sende vakit kayp etme de ara! Dedim aşağı doğru ışık tutarak. Denizin sesi rüzgar seslerimizi boğduğu için hafiften yüksek sesle konuşuyorduk. Denizin suyu kayalıklara çırpınmağa başlamıştı, bir suya bakıyordum, birde aradığım şeye odaklanmağa çalışıyordum. Ama mümkün degildi. Su benim korkulu rüyamdı. Denizden korkuyordum belkide, belkide denizdeki canlılardan her neyse. Aral yanımdan uzaklaşmıştı, Kayra da diğer taraflardaydı. Işıl ama bana yakın yerleri arıyordu. Onla konuşmak istiyordum, ama yapamıyordum. Yapamayacaktım, Arası almadan olmazdı. Hapşırdım bir kez daha.
Çok yaşa dedi Işıl aramaya devam ederken.
Sende gör dedim mırıldanarak.
Üzerini sıkı giymeliydin.
Unutmuşum dedin kaçamak bir cevap olarak. Nasıl unuta bilirim, sadece aceleyle çıkmıştık, giyememiştim.
Kayalıkların üzerine baktım bir şey yoktu, bu seferde denizin tam kenarını arıyordum. Sular çok fazla vuruyordu sahile, geceydi vede. Aradım,bakındım, Aral hatda denize girip gide bildiği yere kadar gitdi. Ama olmuyordu. Bir şeyin ismini vermeden, aramamızı emr eden bu adam buraya bir şey koyma zahmetine bile girmemişti sanki. Işıl yere çökmüştü en sonunda, Aral ıslaktı pantalonu, yukarısı hala kuruydu. Kayra ayamaya devam ediyordu, benim baktığım yerlere bile tekrar bakıyordu. Ama bir şey yoktu gerçekten. Onlardan uzakta diğer tarafa gelmiştim. Bakıyordum, sanki bir az irelide denizin suyunun bir az vurduğu yerde bir şey vardı, ışık vurmamla parlıyordu resmen onu görüyordum. Ama gece vakti suya dokunmak tüylerimi diken diken etmişti. Onlara söylemeliydim. Ama ya onlar gelene kadar akına kapılıp gitse. Bir kaç addım atdım.
Aynı zamanda onlara da seslenmiştim.
Çocukalar galiba burda bir şey var! Bir kaç addım suya doğru gitdim. Elimi atdim, sanki geri çekilmişti o her neyse, bir az daha ireli gitdiğimde deniz dalğası beni geri itimişti. Aral ve Kayra hemen yanıma gelmişlerdi.
Aral beni kaldırırken Kayra da benim gördüğümü görmüş olmalı ki hemen onun için öne gitdi. Dalğa onu da geri atmştı ama Kayra onu ala bilmişti. Ağzıma su kaçmıştı, öksürüypordum.
Aral iyimisin demişti endişeli bir şekilde. Kendimi ondan uzaklaştırdım. İyiyim dedim.
Hadi gidelim! Dedi Aral. Hemen kumsalın ordan uzaklaşmıştık. Ama araba yoktu. Adam yoktu. Adam evden çıkmadan Aralın eline tututdurduğu telefon çaldı. Aral hemen açtı.
Alo, biz o neyse bulduk işte elimizde. Hadi gelip alın bizi. Arası da geri gönderin.
Arası da siz gidip alıcaksınız! Ama bizsiz.
Nasıl nereden!? Aras nerede?!
Kapanmıştı. Aral telefonu kulağından edirdi bir telefona birde bize baktı.
Noldu ? dedi Kayra derin bir nefes alarak.
Arası biz alıcakmışısız, ama onlar olmadan. Dedi Aral elini alınına götürüp oda derin nefes verdi.
Nasıl nereden dedi Işıl.
Bilmiyordum dedi Aral sinirle, telefona bir bildirim gelmişti. Baktı bir konum atılmıştı.
Konumun hemen altına şu yazılmıştı: Elinizdekini bana getirin ve arkadaşınızı alın!.
Aral hemen komuma tıkladı.
Burdan yaklaşık 1 saat uzaklığı gösteriyordu.
Hadi gidelim dedi Aral.
Konuma doğru yol aldık, ara sokaklar hep. Üzerimdekiler bile üzerimde kurumuştu, yol sanki bitmiyordu, sokaklar sanki aynı yere çıkıyordu, karanlık, çamur ve rüzgar, issiz sokaklar. Nereye gidiyor bu günün sonu umarım Arası bir şey olmadan bulup geri gide biliriz. Bizi salmıştılar, çünkü Arası almadan gitmiyeceğimizi , kaçamayacağımızı biliyordular. Işıl, Kayra, Ve Aral tam önümdeler, bense hemen arkalarında, başımı öne eğmiş yürüyordum.
Ara sokaklara girdiğimizde bir ev çıkmıştı önümüze.Burası yolun sonu dedi Işıl.
Bak gerçektende konum burayı mı gösteriyor dedi Kayra.
Aral bir kez daha kontorl etmesinin ardından başını kaldırıp eve baktı, ev baya eski püsküydü.
Siz burda kalın. Dedi Aral.
Abi saçmalama.
Kayra: seninle geliyorum.
Kızlarla kal. Burda kalın, içeride Aras olmaya bilir. İçeride kim var bilmiyoruz. Ne var bilmiyoruz.
O zaman birlikte girelim dedim.
Hayır burda kalın dedim. Arkadan kafamda bir şey hiss etdim. Ama arkaya dönemezdim.
Hadi içeri girin! Dedi biri. Evet tamda bu arkamda biri vardı ve kafama silah dayamıştı. Aral,ben,Işıl ve Kayra arkaya dönmüştük. Kafamda hiss etdiğim bu silahla şimdi yüzyüzeydim. Tam alıma geliyordu.
Napıyorsun sen? Dedi Aral elini koluma atarak.
Hadi içeri! Dedi adam tetiği çekerek.
Kayra kapıyı açtı, içeri girmiştik, adam tam arkamdan geliyordu ve hala silahı kafama dayamıştı. İçerisi pekte aydınlık değildi, uzun bir kolidora açılıyordu, ev eski bir evdi anlaşılıyordu. Aral elimi tutmuştu ve yanımda irelliyordu. Korkuyorduk, Aras burdamıydı yoksa bir tuzakmıydı bilmiyorduk. Sadece bir an önce o adamın silahını indirmesini bekliyordum. İçeri geçtiğimizde bir salon bizi karşılamıştı. Bir koltuk vardı hemen yanında Aras. Onun görmemizle hepimiz derin bir nesef almıştık. Sapasaglam hayatdaydı neyseki. Ama bir azdan bizim için ne olucak onu bile bilmiyordum. Işıl ona sarılmıştı.
Aras iyimisin?
Evet. İyiyim.
Adam silahı bize doğru doğrultmuş salonda yer alan o boş, tozlu koltuğa yerleşti.
Getirdiniz mi? Dedi bize bakarak. Kayra elindekini koltuğa atdı.
Al.
Belkide yolun sonuydu. O adama onu bu kadar çabuk vermemeliydik. Pazarlık yapmalıydık. Birden kapı kırılmıştı. Adam hemen ayağa kalktı ama kapını kıran her kimse hemen salona girmişti. Sonra silahı doğru adama doğrultdu ve beklemeden sıkmıştı. Bu bizi hep getirip götüren adamdı. Koltukdakı bizim denizden bulduğumuzu eline aldı ve bize döndü,
Hadi yürüyün araba dışarıda bende geliyorum. Dedi evi aramaya başlayarak. Donup kalmıştık.
Hadi! Dedi bağırarak. Dışarı çıktık. Buradan kaça biliriz düşünmüştüm aslında, ama dışarıda arabanın yanında adamlar vardı bile. Korkmuştum, yine yanımızda biri ölmüştü, yine kan, kendimi tutamadım ve dışarı çıkar çıkmaz kusmuştum. Çocuklar durdu. Işıl saçımı tutmuştu.
Bade! Dedi titreyen sesiyle.
Bir kez daha kusmuştum. İyi değildim başım dönüyordu. Gözlerim kararmıştı. Birden kendimi kaypetdim, ve her yer karanlık.