Albayın arkasından bir adımla yanına geçtim. Hiç bir koşulda eğilmeyen başım yine dimdik ti. Boş bakışlarım karşımda ki 6 kişide dolandı.
Hepside beni ve hareketlerimi dikkatlice izliyordu. Yeni tim arkadaşlarını merak ediyor olmalılardı. Albayın ko...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Merhabalarr! Yeni bir kurguyla karşınızdayım. Umarım güzel bir başlangıç olur.
GİRİŞ
-geçmiş zaman (15 yıl önce)
Kafamın üstünde ki elma ağacına bakıyordum. Sanki bu elmayı yemek bile haramdı bana, ama neden böyle hissediyordum ben de çocuk değil miydim. Değildim. Çocuklar katil olmazdı değil mi? ama benim elimde çok fazla kan vardı. Benim elimde 3 kişinin kanı vardı. Neden? diye hiç sormadım kendime, neden yaptım bunları? Sorusunu bile cevaplamadım, en basit yoldan kaçtım. Kötü insanları öldürdüm dedim, sonuçta onlar masum değildi ama ben masumdum... Hayır ben masum değildim. Masum olsam ölsem insan öldürmezdim Ama ben öldürdüm.
Ağaçtan bir tane daha yeni olgunlaşmış kırmızı elma kopardım. Üstümde 1 aydır duran kirli tşörtüme elmayı sildirdim, ne kadar temiz olmasa da.
Isparta sokakları yine çok ıssızdı, doğup büyüdüğüm sokakların yabancısı gibi hissediyorumdum kendimi, bir fazlalık gibi. Kaldırımın kenarına oturup etrafı izlerken elmamdan büyük ıstırık aldım. Birkaç saat önce bir tane daha yemiştim ama 1 aydır elmayla beslenmekten hem zayıflamış hemde aç kalmıştım. Ağzımda ki lokmayı yutarken zorlandım boğazlarım da keskin bir ağrı vardı, bir aydır soğuğa alışmıştım ama bugün biraz daha fazla esiyordu bu da kışın geldiğini gösteriyordu. Ölümüm caniler yüzünden değil de soğuktan olursa gerçekten bahtıma küsecektim.
Elmamdan bir ıstırık daha aldığım da yutmakta yine çok zorlandım. Acıya ne kadar dayanıklı olsam da yine de yemeği bıraktım.
Elmayı kaldırım kenarına, yanıma bıraktım. Daha fazla yemek içimden gelmiyordu.
Bacaklarımı kendime çekip kollarımı bacaklarıma doladım. Kafamı bacak dirseğime yaslayıp gözelirim yumdum. Ne kadar öyle durdum bilmiyorum uzun süre önce zaman kavramını kaybetmiştim. Yanımda ki haraketliliğe bakmak için kafamı kaldırdım. Yanımda tanımadığım bir adamı gördüğüm an kaşlarım çatıldı.
Tam yanından kalkıp gitmeye hazırlanmıştım ki konuşmasıyla dönüp ona baktım. Otuzların başında olduğu belli heybetli bir adamdı. otururken bile kafamı kaldırarak bakıyordum. Yüzü bana dönük değildi karşıda ki büfeyi izliyordu, bacağının biri ileri doğru uzanırken diğeri kıvrılmış şekilde duruyordu.
"merhaba genç insan" Kaşlarımı kaldırmış şekilde ona bakıyordum. "sizinle tanışıyor muyum?" sorumla beraber genişçe sırıtarak bana döndü. Kafamı kaldırıp yüzünü incelemeye başladım. Yüzünün bazı yerlerin de kesikler vardı sanki savaştan çıkıpta gelmiş gibiydi. Sol gözü fazlasıyla dikkatimi çekmişti, korsanlar gibi tek gözü kapalıydı. Normal bir çocuk görse bu manzarayı sanırım korkar kaçardı. Ama beni ürkütmemişti bile tam tersine yakıştığını bile düşündüm. Diğer gözünden göz rengine baktım, yoğun bir yeşili vardı. Gözleri gerçekten çok güzeldi.
Alayla gülümsemesi ben onu incelerken genişledi, aynı şekilde o da Beni inceliyordu. Bana sanki aradığı kişiymişim gibi bakıyordu, yada ben öyle düşünüyordum.
"şuan da beni tanımıyorsun ama ileride senin tek ailen ben olacağım"
Kendinden emin sesiyle kaşlarım önce şaşkınlıkla kalktı daha sonra hemen çatıldı.
"benden ne istiyorsun?" Sinirlenmeye başlıyordum.
"sanırım seni korkuttum küçük katil"
'katil' dediği yerde iyice sarsıldım, afallamış şekilde ona bakıyordum. Beni gerçekten tanıyor muydu? Kimdi bu iri adam?.
"ne saçmalıyorsun?, ne katili?"
"ah bu saf ayana yatışın bile seni muazzam yapıyor, sen gerçekten aradığım kişisin"
Dediği hiç bir kelimeyi anlamıyordum. Ve bu beni daha çok sinirlendiriyordu.
"yani ben katilim değil mi?" Sanki bu soruyu beklemiyormuş gibi kaşları havalandı ama hala sırıtışı yüzündendi. Kafasını evet anlamında sallayınca cümleme devam ettim.
"o zaman seni de öldürürüm ve emin olabilirsin insan öldürmeye alışacak kadar kişi öldürdüm" tam 3 kişi...
Bu sözlerime daha mutlu olmuş gibi kısa bir kahkaha attı.
"sen gerçekten bensin" dedi gülerek.
Daha sakin ilerlemeye karar vererek, daha çok şey öğrenmeye çalışmalıydım. Hemen şimdi gidebilirdim kaça bilirdim ama ben hala burada bu adamla oturuyordum. İçimden bir ses bu adamın benim geleceğim olacağını söylüyordu ve içimde ki ses her zaman doğruyu söylüyordu.
"peki sen kimsin?" hiç düşünmeden cevap verdi.
"hayalet"
"ben seni nasıl görüyorum o zaman" diye sordum. "Hayal-et"
"ne demek istiyorsun?" dedim.
"göremezsin ama hayal edersin, o zaman sende hayaleti hayel-et."dedi.
" 11 yaşında ki bir çocuğa böyle cümleler kurmamalısın"
"ama sen çocuk değilsin"
"hayır, 11 yaşında bir çocuğum ben" diye direttim ne kadar bilsemde.
"çocuklar katil olmaz, sen katilsin." dedi acımasızca. Sessiz kaldım çünkü doğruydu ben bir katildim, ama bir yanlışı vardı ben ayrıca çocukluğumun katiliydim.
Lütfen beğenirseniz yıldıza basıp yorum atar mısınız??? Şimdiden çok teşekkürler. Umarım çook iyi yerlere geliriz. Olabileğince bölümleri hızlandırmaya çalışacağım. Sorunuz olursa lütfen belirtin. 😃 Giriş bölümü diye kısa kestim.