Multimedya= Ekim
Şarkı= Bridgit Mendler - Undateable
"Tamam anlatıyorum şimdi" Ortadan bir kart çekip ana kelimeye baktım. Yasak kelimeler. Sıcak, yağ, ısınmak, demir, öfkeli. Ana kelime. Kızgın. Yani şanslı kızmışım. Yönümü Çınar ve Ekim'e dönüp göz kırptım.
Elimi yelpaze gibi sallayarak serinlemek ister gibi yaptım.
Ekim parmağını şaklatarak "Sıcak mı?" Dedi.
"Evet bir yasak kelimeyi açtınız" dedim. "Iı kilolu kadınlarda ne olur?" "Bilmem ne olur" dedi Çınar."Ne olur ya söyleyin işte""Kilo mu?" Dedi Ekim.
"Hıı kilo olur ve ben yasak kelimeyi kullandım değil mi?"
"Tamam o zaman şöyle anlatayım. Pilava ne yakarız biz?""Yağ" dedi Çınar. Şükür!
"İkinci yasak kelimeyi de açtınız"
"Ee devam et" Sinirle Çınar'a bakıp devam ettim.
"Yağı ısıtınca yağ ne olur?"
"Isınmış olur" Ekim de aynı Çınar gibi. Mal!
"Hayır yaa başka bir şey"
"Ne olur biz nereden bilelim"
"Bilmeniz gerekiyor Ekim bey"
Kaşlarımı çatarak onlara baktım. Ekim anlamamış gibi kaşlarını kaldırdı.
"Şuan ben neyim?" Tekrar kaşlarımı çattım.
"Öfkeli mi?" Hayıır o da değil.
"O da yasak kelimeydi onu da açtınız. Ee kelimeyi hâlâ mı bulamadınız?" İki tane kütük erkeği almışsın yanına bir şey bekleme Eylem.
"Kızgın mı?" Dedi Ekim bağırarak.
"Evet! Evet, kızgın" Kum saatine baktım. Süre bitmiş! Gözlerimi devirip Ekim'le Çınar'ın ortasına oturdum. 2 dakikada bir kelime. Yani başka kim başarabildi bunu?
Sanem bir kart çekti. Yasak kelimeleri kullanıp kullanmadığını görmek için yanına gittim. Yasak kelimeler. Mobilya, çekmece, dolap, koymak, eşya. Ana kelime. Raf. Ama bu daha kolay! Kız benden şanslı. Kum saatini ters çevirip Koray ve Kuzey'e döndü.
"Komodinlerde ne olur?" Oha!
"Çekmece" dedi Kuzey son heceyi uzatarak.
"Dur veya böyle anlatamam. Mutfakta neler olur sayın bana"
"Ocak, fırın, dolap, mas-"
"Evet! Evet Koray dolap" dedi Sanem yerinde zıplayarak. "Dolaplarda ne olur?"
"Raf?" Dedi Kuzey sorar gibi.
"Evet bildiniz. Raf" Ama bu kız benden şanslı doğmuş.
-----
Bir tur Tabu oynadıktan sonra kafeden ayrılıp yürüyüşe çıkmıştık. Ara sokaklarda yürürken Sanem'in milyonuncu kez sorduğu şu okul sorusunu Ekim'e tekrar sordu.
"Sen gerçekten bizim okula geliyorsun şimdi! Demir Koleji'ne yani?"
Ekim tam ağzını açmış yine aynı cevabı verecekti ki Kuzey araya girdi.
"Sanem sen saf mısın?"
"Bilmem niye ki?"
"Biz dedik ona o okulun bursluluk sınavına gir diye. Hayır, anlarsın diye bekledik de. Nafile!"
"Aa doğru olabilir!"
Sanem Koray'ın kolundan çıkıp yola yakın olarak yürüyen Çınar'ın koluna girdi. Kuzey de omzuma attığı kolunu biraz daha sıkılaştırıp beni iyice kendine çekti.
"Ee Çınar senin Üniversite ne alemde?" Koray'ın sorduğu soru üzerine Çınar tip tip bakmaya başladı.
"Böyle soru mu olur lan? Nefret ediyorum işte. Bir de daha ilk senesi yeni bitti. Niye hatırlatıyorsun ki şimdi" diyerek ellerini cebine soktu. Nur Pastanesinin önünden geçerken Kuzey'i durdurup pastaneye yöneldim.
"Hadi bir dondurma ısmarlayayım size" diyerek içeriye çekti beni. Diğerleri de arkamızdan gelirken dışarıda oturmak yerine içeriye yöneldim. Bu sıcak havada dışarıda oturulmaz, içeride klima var. Köşedeki koltuklu bir masaya diğerlerinin de gelmesini bekledim. Kuzey kasaya gidip kendi sipariş verecekti. Sağıma Ekim soluma da Koray oturdu. Ekim'in yanına da Sanem ve Çınar geçti. Kuzey hemen geri dönüp Korayın yanına oturdu. Hemen yanımıza bir garson geldi.
"Ne alırdınız efendim?"
"Dondurma alalım biz herkese" dedi Çınar.
"Tabii. Neyli olsun?" Diyerek bana baktı.
"Ben kavunlu alayım" Dedim.
Elindeki not defterine yazıp diğerlerine döndü.
"Bende böğürtlenli ve sade" Garson Sanem'i de onayladı.
"Tamam geri kalanımızda kavun ve sade" diyerek daha bir yayılarak oturdu Koray. Ayı! Ekim hafif yana kayıp kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. Böyle centilmen olacaksın işte. Tam kolunu çekecekken elini tuttum çekmemesi için. Kafamı arkaya atıp gözlerimi kapadım. O kadar uykum var ki. Kase sesi gelince gözlerimi açıp kafamı kaldırdım. Garson herkesin dondurmasını koyunca gülümseyerek geri gitti. Kaşığı elime alıp yemeye başladım. Sanem her zamanki gibi kaşığına böğürtlenli dondurmadan alıp bana uzattı. Bende kavunludan kendi kaşığıma alarak ona uzattım. Kıkırdayarak dondurmaları ağzımıza alıp çiğnedik. Biz dondurmayı çiğneyerek yeriz! Ekim ve Koray tip tip bize bakarken, Çınar ve Kuzey halimize alışmış bir şekilde takmadan yemeye devam ettiler. Tabağımdaki dondurma bittiğinde arkama yaslandım.
"Sen solak mısın Eylem?" Kafamı kaldırıp soruyu soran Ekim'e baktım. "Evet" Tekrar dondurmasına dönüp kalan son kaşığı da ağzına attı.
"Sen de solaksın!" Dedim son heceyi uzatarak.
" Evet" O da beni taklit ederek son heceyi uzattı.
"Hadi gidelim" diyerek ayağa kalktı ve cebinden 50 lira çıkararak kasaya doğru gitti Kuzey. Bizde sırayla pastaneden çıkıp merdivenlerin önünde Kuzey'i beklemeye başladık. Yanımıza gelince Ekim ve ben önden Sanem ve Çınar da arkamızdan geliyordu. Koray ve Kuzey de ağabey-kardeş yürüsünler artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasıl Hissettin?
Teen FictionÖnümdeki masada duran biradan bir yudum daha alarak Ekim'e döndüm. "Nasıl hissettin? Yani aşık olunca" Derin bir nefes verip o da birasından büyük bir yudum aldı. "Sanki onu kaybesersem bende kaybolurmuşum gibi hissettim. Sanki beni bırakıp giderse...