NH-3

82 16 3
                                    

KAPAĞIMI YAPAN noticemebabe'ye COK TEŞEKKÜR EDERİM. :)

Multimedya= Kuzey

"A-aa aşk olsun Eylem çok kırıldım. İnsan hiç dimdik ne işiniz var burada der mi? İnsan olan demez" diyerek göz devirdi Göksu.
"Şüphe uyandırıyor" Gökdeniz'e dil çıkarıp Çınar'a döndüm. Kaşlarımla ikisini gösterip ne işleri var burada der gibi kafamı salladım. Dudaklarını büzerek ellerini iki yana açtı.
"Ee n'aber?" Dedim kapının yanındaki duvara çökerken.
"Ne olsun işte kuzen" diyerek kendini yataktan atarak yanıma kadar yuvarlandı Göksu. "Yuvarlanıp gidiyoruz işte"
Bu haline kahkahalarla gülerken o da benim yanıma oturup sırtını duvara yasladı. Bu odaya daha önce hiç gelmediğimden gözüme garip görünmüştü. Kapının karşısında kocaman çift kişilik yatak ve yanlarında da komodin vardı. Çatı katı olduğundan yatağın hemen üzerinde yatağa doğru eğimli pencere vardı. Kafanızı yastığa koysanız gökyüzünü görebilirdiniz yani. Yatağın sağ tarafındaki duvarda bir kapı ve gömme dolap vardı. Bu odada bizimkinden farklı olarak bir çalışma masası vardı sadece. Etrafa bakınırken diğer eşyalarla aynı renk olan siyah perde dikkatimi çekti. Ellerimle yerden destek alarak ayağa kalktım.
"O perdenin arkasında ne var Çınar?" Diyerek ona döndüm ama hala perdeye doğru ilerliyordum.
"Koltu-" daha lafını bitirmesine izin vermeden benim sesim onu susturmuştu.
"Burası nasıl bir yer böyle?" Bağırarak sorduğum soru üzerine herkes kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Sanki perdenin arkasında bir oturma odası varmış da kapı yerine perde kullanmışlar gibiydi. İki tane karşılıklı siyah ikili koltuk, ortada cam siyah sehpa ve televizyon vardı. Bu oda herhalde acil durum odasıydı da halam Çınar'a verdi. Köşedeki mini buzdolabına ilerleyip kapağını açtım. İçinde ne ararsanız vardı. Kola, fanta, gazoz, çerez, su, cips... Yüzüme yalandan yerleştirdiğim sinirle Çınar'a döndüm.
"Bunları bana söylemezsin ha?" Bağdaş kurarak oturduğu yataktan inip koltuğun yanına geldi.
"Ne olmuş yani?" Gözlerini devirerek sağdaki koltuğa attı kendini. Yüzüme bir gülümseme yerleştirip üzerine atladım. Tek huylandığı yerden yani karın boşluğundan gıdıklamaya başladım. O ellerimi uzaklaştırmaya çalışırken diğerleri de aynı Çınar gibi kahkaha atıyordu.

"Camış kalk üzerimden kaç kilosun sen ya?" diyen Çınar'ın karnında ayağa kalkıp bir kez zıplayarak kendimi diğer koltuğa attım. O nefes almaya çalışırken bende televizyon şarkı açmak adına kumandayı elime aldım. Charlie Puth ve Meghan Trainor'ın Mavin Gaye'i açtığımda herkes bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu.

"Ne var ya? Çok mu garip?"

"Marvin Gaye? Ciddi misin?" diyen Gökdeniz'i aldırmayarak koltuğa çıkıp zıplamaya başladım. Şarkıya eşlik ederken birden durunca ben ve ayaklarım da durmuştu.

"Allah'ım inanamıyorum! Marvin Gaye dinleyen bir kuzenim var" diye yakınan Göksu'ya dil çıkarıp koltukta oturur pozisyona geldim. Ağabey görevini üstlenen Gökdeniz, göz devirip kendini Çınar'ın yanına attı. Sanem ve Göksu da iki yanıma oturunca arkama yaslanarak odanın içindeki odaya göz gezdirdim. Bu çocuk kadar şanslı olsaymışım ağabey yerine o değil ben doğarmışım. Birden ayağa kalkınca diz kapağımı sehpaya çarptım. Koltuğa tekrar düşerken sanki acısını geçirecekmiş gibi ovalıyordum. Çınar bana 'bu olmamış bakışları atarken kendime gelince yavaşça ayağa kalktım.
"Saat gecenin 2'si ya. Eğer bir kaç gün daha buradaysanız şimdiden suyunu çıkarmayalım."
"Ee sadede gel" diyen Sanem'e baygın bir bakış atarak esnedim.
"Ee'si canım ikizim" diyerek kendimi yere bıraktım ve başımı Sanem'in dizine yasladım. "Ben uyuyorum"
"Odaya git ya! Kim taşıyacak seni?" Burada iki tane baba yiğit var Sanemciğim. Taşır herhalde birisi. Sanem öfledi ve kafamı ittirip ayağa kalktı. Kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım. Bunlar hiç insanlıktan anlamıyordu gerçekten. Yerden kalkarak daracık yerden kurtuldum.

Nasıl Hissettin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin