1. Bölüm - Giriş

66 4 0
                                    

Zaman, sadece bizim anlayamadığımız şeyleri anlamamız için uydurduğumuz bir şeydi. Sayılar, dünyanın konumu, coğrafya, atomlar, renkler, genotip, fenotip...

Herşeyi anlamlı kılmak için sonsuzluktan başlayan ve sonsuzluğa giden bir doğruda taslak oluşturmuştuk. Taslağın dışına çıkan hiç bir zaman olmamıştı.O yüzden insanların bunca şeye çabalamaları o kadar anlamsız geliyordu ki. Bilim adamları mesela. Hala bazı şeyleri düzene oturtmaya çalışıyorlardı. Yada araştırmacılar, sürekli uğraşıyorlardı yenilenmek için. Yenilensek ne olurdu ki sanki? Hala o taslağın üzerinde durmaya devam edecektik.

Parmak uçlarım piyanonun soğuk tuşlarına değiyorken kendimi şu an beni izleyen insanlardan soyutlamıştım. Yağız nakaratta sesini iyice yükselttiğinde ve gitarda piyanoyla daha da sert ve kaygan basmaya başladım notalara. Kendimi çoktan şarkıya bırakmıştım bile.

Herşey belirlenmişti. Neyin ne olduğu. Nasıl gördüğümüz, nasıl duyduğumuz, nasıl konuştuğumuz, nasıl hissetttiğimiz...

Kalbimiz acıdığında yada canımızın yandığını hissettiğimizde üzgün ve acı çekiyor oluyorduk. Buna tepkime olarak ağlamak ekleniyordu.

Bir şeye sevindiğimizde içimiz kıpır kıpır oluyordu ve yerimizde duramıyorduk. Buna da tepkime olarak gülmek ekleniyordu.

Ama bu düzenli taslağı düzensizleştiren ve bozan insanlarda vardı. Yapmamasını bildiği halde yapanlar... 'Aman zaten ölüceğiz' kafasında olanlar ve sırf bunun yüzünden diğer insanlara zarar verenler... Maddi, manevi,fiziksel... Sonuç olarak yine düzgün yaşayan insanlar acı çekiyordu. Ve siz sadece elinize patlamış mısır alıp onların nasıl acı çektiğini ve işkence yapanların bunlardan nasıl sadistçe zevk aldığını izliyordunuz. Birde mazoşistler vardı bu hayatı düzensizleştirmek isteyen insanların arasında. Ama onlar arafta gibiydi. Kötülerdi ama kimseye de zarar vermek istemiyorlardı. Çözüm yolu olarakta kendilerine acı çektiriyorlardı.

Beni mi merak ediyorsunuz?

Ben hiç biri değilim. Yada kendimi hiç bir gruba koyamıyorum diyelim. Acı çekenlerden olmuştum bundan iki yıl önce. Sonra acı çektirenlerden de olmuştum geçen yıl. Hatta bundan beş altı ay önce şu arafta kalanlardan bile olmuştum. Ama sonucunda hiçbirini istememiştim. Kendimi gruplandıramıyordum. Kısıtlanmış gibi hissediyordum çünkü.

Dediğim gibi Gece Lisesi böylelikle üçe ayrılıyordu. Tabi birde kendi halinde takılanları da saymalıyız. Ki şu anlık kendimi bu grupta buluyordum.

Gitar durmuştu ve son kısma gelmiştik, Yağız ve piyanonun konuştuğu kısma. Ellerimi yavaşlatıp, notalara nazikçe dokundurdum. Kısaca demek gerekirse, bu 3 yıldan beri denemediğim şey kalmamış ve sonucunda kendimi yine aynı yerde piyano çalarken bulmuştum.

Şarkı bittiğinde büyük bir alkış toplamıştık. Selamımızı verdik ve çevreye bakındım. Kısacası Gece Lisesi'ne hoşgeldiniz.


<><><>

Bir Mavi'nin HikayesiWhere stories live. Discover now