yirmibir

2.6K 298 147
                                    

Kadın hastalıkları polikliniğinde doktorunun ultrason muayenesi için beklerken kimseye haber vermemesinin pişmanlığını yaşıyordu Derin. Geçen hafta kasık ve bacaklarının arasında oluşmuş şişliği önce önemsememiş ancak sonradan sonraya iyice ele gelmesiyle panikleyerek soluğu bu özel hastanede almıştı. Aslında Barış'a söylemesi gerekirdi. Ama son zamanlarda adam yine yoğun bir tempoya girdiğinden eğer hiçbir şey yoksa boş yere onu endişelendirmiş olacağından durumu anlatmamıştı.

"Az kaldı, bitmek üzere." Derin gözünü yummuş tavana gözlerini dikmişken titrememek için derin nefesler alıyordu. "Tamamdır. Toparlanabilirsiniz." Doktoru Sevgi Hanım, onu rahatlatmak için bir gülümseme gönderdi.

"Fıtık olabilir, benim gördüğüm kadarıyla. Ama riske atmayalım. Sizden bir PET alalım ve tam kan sayımı isteyelim. " Tüm bunların ne demek olduğunu bilmese aşağı yukarı anlayabildi.

"Kötü bir şey mi ki?" Pantolonunun düğmesini iliklerken biraz titrek bir sesle sordu.

"Bana sorarsanız değil. Ama işte emin olarak konuşabilmem için bu testleri yapmamız gerekiyor. Hemen bir kan alsınlar sizden. Yarın da Pet için gelirsiniz. Aklınızdaki soru işaretlerini gideririz."

"Ama beni bu sekilde kuşkuyla yollamayın rica ediyorum."

"Çok iyi anlıyorum sizi. Dediğim gibi yüksek ihtimalle kasık fıtığı, ben tecrübelerime dayanarak öyle olduğunu düşünüyorum. Ama muhakkak kontrol etmek gerekiyor tabii."

  Derin bir nefes verdi. "Teşekkür ederim rahatlattığınız için. Ben yarın geleyim o zaman."

"Tamamdır. Geçmiş olsun tekrar. Bir şeyler indirip kaldırmamaya özen gösterin. Zaten başka bir problem görünmüyor."

  Giyinip çıktı hastaneden. Buraya gelirken oldukça paniklese de şimdi biraz daha rahatlamış hissediyordu. Doktoru çok tatlı ve anlayışlı bir kadındı. Ultrason boyunca gülümseyip kızı rahatlatmak için elinden geleni yapmıştı. Nitekim fıtık olduğunu da 2 kez söylemişti. Panik yapacak bir şey yoktu. Hatta Barış'a söyleyip adamın hiç canını sıkmak istemedi.

  Ama onu göresi vardı. Hiç huyu değilken çevirdiği taksiyle Florya'ya gitti.

*****

  Barış, hayatında son 1 senedir hiç bu kadar gergin olduğunu hatırlamıyordu. Doğa antrenman izlemeye gelecek yüzü nasıl bulmuştu da şimdi Kerem ve Icardi'nin bireysel anttenmanı için tesiste gezinip duruyordu? Bugün antrenmanı basit bir ısınma ve koşu olan Barış için her şey yeteri kadar tepetaklakken tesisten çıkmak üzere eşyalarını topladığı sırada bitti yanında Doğa.

"Barış?" Kapıyı ardından kapatıp kilitledi. Sesi çekingendi. Bunca şey yaşanmamış olsa Barış'ın kanacağı ve tapacağı bir masumluk vardı yüzünde. "Konuşmamız lazım."

Kerem ile barıştıktan sonra mı, demek istedi ama sustu. Daha ağır bir şey söyledi. "Senin yüzünü bile görmek istemiyorum Doğa." Bir de onun için endişelenmiş, işten atılmasıni dert edinmişti kendine.

"Bana sinirlenmekte çok haklısın ama bak bilmediğin şeyler var. Kerem ile barıştım çünkü seni daha fazla zor durumda bırakmak istemedim." Barış kaşlarını kaldırarak kıza baktı. Ne demek istediğini anlamaya çalıştı. "Herkesi birbirimize aşık olmadığımıza inandırmanın tek yolu bu değil miydi? Sen de o yüzden Derin ile evlendin. Ben de Kerem'e katlanırım senin için."

  Barış'ın kafası allak bullak oldu. Doğa'nın bileğindeki morlukları hatırladı, Kerem'in kendisine karşı nasıl bir şiddet eğiliminde olduğunu, bu olayların en az kendisi kadar kızın hayatını da alt üst ettiğini. "Ben senden böyle bir şey istemedim Doğa, istemem de. Benim için hiçbir şeye katlanmak zorunda değilsin."

illicit affairs // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin