Bebek

38 6 5
                                    










2. Bölüm; " Ona dokunma o benim küçük yıldızım."





Neden? Neden ölmemişti?

Neden suçsuz yere içerde idi?

Neden iki aydır zulüm çekiyordu?

Neden canı bu kadar yanarken herkes gaddar olabiliyordu?

Neden ölemiyordum?



Havalandırmadan dönen mahkumlar sırası ile içeri girerken kimisinin gözü masaya bile değmedi. Ancak içeri giren bir diğeri bağırınca içerdikler baktığı yere dönüp baktılar. Dışarıdakiler ise içeri girip gördükleri şeyle dona kaldılar.

Bütün vücudun kan, morluk, pislik içinde olan çocuğun çırılçıplak boylu boyunca bileklerinden akan kanın bulaştığı çarşafa oturuyordu. San ve diğerleri girip gördükleri şeyle dün ona pansuman yapan amca hemen gardiyanı çağırmıştı. Genç oğlanı gardiyanlar kanlı çarşafa sarıp götürdüler oradan.

Geriye kalan koğuşta ki mahkumlar ise kapanan kapılarla sustular.

" Size o çocuk masum dedim. Gencecik gül gibi evlat gitti. Sizler öldürdünüz onu." Yaşlı amca içinde birikenleri bir çırpıda söyledi. Masum bir çocuk kimsesiz bir çocuk yok olmuştu. Bunun hesabını kim verecekti? Adalet? Burdaki gangsterler?

" Annesini kaybettiği gün attılar onu içeri. Hepiniz dövdünüz, taciz ettiniz sen tecavüz ettin! bıraktınız çırılçıplak bu masada onu sergilediniz! İstismar eden birine mide bulantısından bakamamanız gerek halbuki. Allah cezasını verdi demek varken siz siz o çocuğu öldürdünüz."

Son cümleyi kısık sesle söyledi. Geriye dönüp ranzasına gidip oturdu. Rutubetli duvara çizilen resimlere baktı. Genç oğlan çizmişti bunları. Her gece çizdiği güneşli resme bakıp uyuyordu. Çünkü annesinin fotoğrafını alıp yırtıp yakmışlardı buradakiler.

Şimdi ise hepsinde bir suskunluk. Sanki o çocuğu o hale getirenler onlar değilmiş gibi.




~~~




Koluna giren hemşire ile gardiyanın yönlendirmesiyle koğuşa doğru ilerliyordu. Müdür yerini değiştirmek istemişti ama o ona tembih edilen dayakla öğretilen kurallara uymak ve canının yanmamasını diliyordu. Çünkü artık tek değildi. Minik bir yıldızı olucaktı. Bu bile artık gülmeyen soluk kalbini hızlandırıp heyecanlandırıyor yüzünde güller açmasına sebep oluyordu.

On gündür hastane de bunu düşünmüştü. Duyduğu an çok şaşırmıştı. Babasını düşündükçe delirecek gibi olsada onun bebeğiydi sonuçta. Başka kimsenin değil. Onu koruyup kovlamak için hazırdı. Kalbinde ve hayatında çoktan yerini almıştı bebeği.

Açılan koğuş kapısından içeri hemşire ile girince kimse ile göz göze gelmemeye çalıştı. Hastane odası daha iyiydi. Tek kişilik ferah güneş alan bir yerdi. Burası ise pislik içinde. Ranzaya gelince ciklayan hemşire ile kolundan çıkıp ranzaya oturdu.

" En kısa zamanda ranzayı hallet Wooyoung. Rutubetli yerlerde yatmaman daha iyi bebek için ve senin içinde." Wooyoung anladım dercesine başını salladı. Geçmiş olsun diyen hemşirenin geri dönüp gardiyanla koğuştan çıkması ona korku tedirginlik ve paniği beraberinde getirse de sakin durmaya çalıştı.

Gökyüzündeki Yıldızım / WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin