Yarabandı

40 2 0
                                    

Söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Gerçekten bu kız ne saçmalıyor diyorsunuzdur, okuyorsanız tabii. Ben yine bir hikayenin sonundayım. Kafası sallanan biblolar gibiyim. Ama aklımdaki cinayetleri kimse bilmiyor, neyse ki.
Aptalı oynamak bazen iyidir. Çünkü bazen hiçbir şey olmamış gibi gelmeniz gerekir acıların üstesinden. Hayat böyledir. Bir dert gönderilirken buna hazır olup olmadığınız sorulmaz, bu da yetmiyormuş gibi dertlerin hepsi üst üste gelir.
İçimde öyle bir yara var ki kelimelerle anlatamıyorum. Kelimeler yetse dahi benim anlatacak gücüm yok. Evet, bu yaraya göğüs gerekecek gücüm var ama anlatacak kadar gücüm yok. Garip.
Hayatınıza bir insan giriyor, önce istemiyorsunuz çünkü her yeni insan yeni bir yara demek, biliyorsunuz. Sonra bir büyüye kapılıp gidiyorsunuz peşinden. Sizi mutlu ediyor, hem de çıkarsız. Seviyorsunuz da onu zaman geçtikçe çünkü yüzünüzde bir tebessüm görmek için çırpınıyor. Ve kaçınılmaz son.. Âşık oluyorsunuz. Âşık olunca da bütün büyü bozuluyor, prenses bavullarıyla ve kırık kalbiyle köyüne dönüyor. Prens ne yapar bilinmez, rahatlar herhalde.
Ne güzel demiş Teoman:"Hem yarabandım hem yaram.."
İçim cayır cayır yanıyor, ben kurabağa prensten bir yangın tüpüyle gelmesini beklemiyorum elbette. Bir avuç su dökse yetecek bana. Fakat o ateşi harlıyor, odunları tıktıkça tıkıyor.
Dumandan görünmeyeceğim yakında diyorum kendi kendime ama sonra gülüyorum. Aptal! Adam seni zaten görmüyor, duman olsa ne olmasa ne.

Ruhtaki direnişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin