Bölüm 1 - Akıllı Olan Deli

56 7 1
                                    

Eğer aklınız yerindeyse ve yıllarca burada yaşadıysanız gerçekten aklınızı kaybedebilirsiniz. Ben 18  senedir buradayım. Doktorlar artık iyileştiğimi söylüyorlar. Bilmiyorlar ki ben akıllıyım. Aslında bu zamana kadar çoktan çıkabilirdim. Ama çıkmam için hazır olmam gerekti. Hala korkuyordum. Belki de bu deliler hastanesinde aklımı yitirmiştim. Yitirilmeyecek gibi de değildi ya. Her pisliği, sıkıntıyı, çaresizliği görmüştüm. Yinede burada yaşamak bana biraz huzur vermiyor değildi. Aklını kaçırmışsın sen diyebilirsiniz. Tabi siz benim önceki yaşamımı bilmiyorsunuz. Burada kalış nedenimi. Kabuk tutmuş yaralarımı...

Ben bunları dalmış düşünürken yatağımda seher ise yine eşyalarla konuşuyordu.Kendi kendine gülüyor bazen ağlıyordu. Seher şizofreni hastasıydı ve hastada olsa burada benim en yakın arkadaşımdı. Evladım gibiydi. 

Bu kadar güzel bir kızın düştüğü durum beni hiç memnun etmemişti.Saçlarında bir ahenk yoktu bakımsızdı. Dolaşık ve yoluktu. Gözlerinde bir ışık yoktu. Hayatın sillesini yemiş seherin gözleri çökük, hayalleri yıkıktı. Yapılan iğneler nedeniyle de kolları morarmıştı. Kendi kendine sayıklardı. Altına kaçırırdı. Bu yüzdendir ki odamız pek kötü kokuyordu. Odada duramazdım.

Ben onu süzerken tam bu sırada seher çökmüş gözleriyle bana baktı ve bana ''Anne'' dedi. Alışmıştım seherin bana anne demesine. Bazen annesi bazen teyzesi bazende kardeşi oluyordum. Yalnız baba demezdi bana. Baba lafını duyunca kulaklarını kapatır, bağırır ve çığlık atardı. 

Bu durumun nedenini bir türlü çözemedim. Belki babasını çok seviyordu ve onu kaybetti o yüzden bu halde. Ya da tam tersi babasından nefret ediyordu. Neden bu halde olduğunu bilmiyordum. Kendisi anlatmadı anlatamazdı da. Baba lafını dahi duymak istemeyen nasıl geçmişini dökebilirdi ki bana.Hem akıl sağlığı yerinde değildi oturup iki lafın belini kırmak dahi zordu. Neler yaşadığını bilemeyecektim. Sadece ona üzülüyordum.

Çaresizce anne diyen seheri kucakladım sonra kucağıma yatırıp saçlarını okşadım. Birazcık yalnızlığı dinsin mesut olsun diye. Seheri seyre daldım. Aklım her zaman ki gibi karışıktı. O kadar çok şey düşünüyordum ki artık ne düşündüğümü bilmiyordum. Bir anda sıçradım aklıma yaşadıklarım gelince gerçek hayata dönmek istedim. Hava kararmıştı ve seherde kucağımda uyuyakalmıştı. Onu yatağına yatırdım. İçiminde sıkıntı haliyle doktorumla konuşmak istedim.

 Seherin yanından ayrıldıktan sonra  doktorumun odasına gittim. Girdiğimde telefonla konuşuyordu. Sessizce oturup konuşmasının bitmesini bekledim. Neyden bahsettiğinden de anlayamıyordum. Bir yalıdan bahsediyordu. Sinirleri bozulmuş gibiydi. Bir anda şaşırdı. Bende ne olduğunu anlamak için doktorum Ahmet Bey'e baktım. Baş sağlığı diledi. Kim ölmüştü acaba?

 Pencere kenarına gidip dışarıya baktı ve hiç beklemediğim bir cümle kurdu konuştuğu kişiye. ''Siz bunu hakketmiştiniz Osman Bey'' dedi. Doktorumun bu acımasız konuşması beni işkillendirmişti. Bu lafından sonra telefonu hiddetli kapattı. Yanlış bir zamanda geldiğimi anladım. Tam yerimden kalkıyordum ki doktorum seslendi.Yumuşak bir ses tonuyla:

- Aras

Neye uğradığımı şaşırmıştım. Deminki hiddetli adam gitmiş sakin güleç bir adam gelmişti. Şaşırdığımı anlamıştı sıcak bir gülümsemeyle:

- Aras kalabilirsin.

- Şeşeyy ben rahatsız ettim. (Biraz kekeleyerek)

-Hayır memnun oldum geldiğine bende senle konuşmak istiyordum zaten.

Ama benle ne konuşacaktı ki. Panik oldum. Aslında korkacak bir şeyde yoktu. Fakat yaşadıklarım ve bu hastanede geçirdiğim günler bende sürekli bir endişe hali oluşturmuştu. Merakla ne söyleyeceğini beklemeye başladım gözlerinin içine baktım.

- Çok anlamlı bakıyorsun Aras.

Her zamanki gibi anlamlı baktığımı söylüyordu. Buna gülümseyerek baktım. Devam etti. Aynı şeyleri söylüyordu.

- Senin artık iyileştiğini düşünüyorum.

Cevap vermedim. Ben aslında akıllı olan deliydim.

- Aras buraya geldiğinden beri geçmişinden bahsetmedin.  Senin hayat hikayeni merak ediyorum. Diğer hastalarım sayıklayarak da olsa bir şeyler belli ettiler. Ama senle ilgili pek bilgim yok. Seni buraya getiren nedir?

Bu sorulu ama cevabı olmayan kısımları devam ettiriyordum. Konuşmak anlatmak içimden gelmiyordu.

- Seninle ilgili bazı bilgilerim var tabi.  Sabıka kaydın var. Bir cinayetle suçlanmışsın. Ama akıl sağlığından dolayı bunu işlediğin düşünülerek hapis cezası almamışsın. Daha sonra buraya getirilmişsin. Peki ya öncesi? Öldürdüğün kimdi ya da gerçekten sen mi öldürdün? Başka bir hastam olsa bunları konuşmak açık açık sormak istemezdim. Doğrusunu söylemek gerekirse seni uzun zamandır izliyorum. Sen buraya ait değilsin biliyorum.

Bu dediklerinden sonra ter basmıştı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Cevap vermeli miyim  yoksa buradan kaçıp gitmeli miyim bilmiyordum. Tam bu sırada beni tepeden tırnağa titreten bir laf attı ortaya.

- Belki de hiç delirmedin...


SENİN İÇİN BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin