19

532 71 96
                                    

Hyunjin titiz bir şekilde Felix'in mezuniyet için giyeceği kıyafeti seçiyordu dolabın önünde dururken. Felix ise kımıl kımıldı, Hyunjin'e bir süreliğine gideceğini henüz söylememişti ve bu huzursuz ediyordu onu.

Hyunjin elinde beyaz mavi tişört ve pantolon ile arkasını dönüp, "Bebeğim bu nasıl sence?", dediğinde Felix bir anda ayaklanmıştı. Telaştan ne yaptığının farkında değildi, Hyunjin kaşlarını çatıp yanına doğru adımladı. Elindekileri yatağa bırakıp Felix'in elinden tuttu. "Yavrum neyin var senin? Diken üstündesin sürekli hasta mısın hâlâ?", deyip oturttu yatağa.

Felix bakışlarını kaçırıp elini çekmeye çalıştı ancak Hyunjin bırakmadı ellerini. "Neyin var son kez soruyorum yoksa kendi yöntemlerimle öğrenirim", dedi ve yatağa yatırdı Felix'i. Bu durumda heyecanlı olması gerekirken oldukça tedirgindi Felix. Hyunjin merakla yüzüne bakarken cesaretini toplayıp, "Kore'ye dönmem gerekiyor", dedi bir çırpıda.

Hyunjin dediğini algılamaya çalışır gibi gözlerine bakıyordu. "Ne demek gidiyorsun?", deyip kalktı üstünden. Tam anlamıyla öğrenmeden bir şey hissetmek istemiyordu ama içten içe kırılmıştı. Felix neden gidecekti ki diye düşündü.

"Okulum bitti biliyorsun. Ailemin yanına gitmem lazım bir süreliğine. Yoksa sürekli eve gel derler", doğrulup Hyunjin'in elini tuttu. Hyunjin alt dudağını büzüp öylece onu dinlerken kalbindeki aşk tohumları bir anda büyüyüp koca çınarlar olmuş ve göğsünü delip geçmişti âdeta. Hyunjin'in yüzünü avucunun içine alıp burnunu burnuna sürttü. "Büzme dudaklarını"

"Sensiz naparım ben? Çok vicdansızsın sen!"

"Sevgilim geri geleceğim zaten. Geç söyledim biliyorum ama korktum biraz tepkinden"

Derin bir of çekip sevgilisinin belinden tuttu. Yeniden yatağa uzatıp üstüne doğru eğildi. Dudaklarını bir kez öpüp geri çekildi, "Çabuk gelmelisin ama, ben sensiz yapamam tamam mı?", deyip boynuna yasladı başını.

Felix, tebessüm ederek saçlarını okşadı. Saçlarının arasında dolanan sihirli parmaklarla gözlerini kapattı Hyunjin. Aşık olduğu, onu mest eden kokuyu içine çekti derince. Kaybetmek istemeksizin içinde tuttu nefesini.

Kısa bir süre uzandıktan sonra Hyunjin ayaklandı yeniden. "Hadi bebeğim kıyafetini seçelim. Sen duş al sonra uyuyalım", deyip dolabın önünde geçti yeniden. Felix sırıtıp, "Birlikte almayalım mı?", dediğinde Hyunjin gözlerini sıkıca kapattı. Başını dolaba yasladı, "Yapma acı bana sevgilim. Şuan sana dokunamam", dedi tiz sesiyle.

"Neden ki?"

"Feliiiiix!", diye uyarıda bulunduğunda kıkırdadı Felix. "Tamam ya neyse bu seçtiğin güzel sevgilim", diyerek eline aldı mavi-beyaz kıyafetleri. "Olur bebeğim, yakışır sana zaten. O zaman ben ütüleyeyim kırışmış biraz, sen de duş al gel", Felix'in elindekileri alıp eğildi, dudağından öpüp çekildi.

Felix'i öpmek Hyunjin'e sarsılmaz bir güç veriyordu sanki. Kalbi aşk öpücüğü ile yeniden mühürlenirken, kanatları aşkını korumak için açılıyordu. Felix'in aşkı ona böyle hissettiriyordu her anda.

Felix yaramaz bir tavırla, "Gelmeyeceğine eminsin yani", dediğinde kalçasına sertçe vurdu Hyunjin. "Git bak kalkamazsın altımdan. Aa günah bu yaptığın hadi hadi git!", diyerek itekledi Hyunjin Felix'i. Yaramaz sevgilisi ise sırıtarak banyoya girdi.

~

Kalbi heyecan ve gururla çarpıyordu Felix'in. Biraz sonra o da yukarı çıkacaktı ve diplomasını alacaktı hem de birincilikle bitirdiği diplomasını. Yıllar önce ailesinden ayrılıp yalnız başına bir hayat kurdu kendine, yeri geldiğinde zorlandı, yeri geldiğinde hayat çok rahattı ve zaman böylece akıp gitmişti.

BDSM •HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin