6.

478 50 34
                                    

Arkadaşlar 1. ve 5. bölümlerin okunmaları ve oyları diğerlerine göre daha az eğer okumamışsanız önce onları okuyun derim ama tabii size kalmış🙏 isterseniz okuyun isterseniz okumayın



.
Semih*

"Barış abi benimle çalışır mısın?"

Tek başıma antrenman yapmaktan sıkıldığım için kenarda telefonuyla oynayarak sırıtan Barış abinin yanına gittim. Benim geldiğimi görünce telefonu kapatıp bana gülümsemesi beni mutlu ederken bende gülümsedim.

Soruma cevap vermeden kolunu omzuma sarıp elimden topu alarak sahada boş bir tarafa doğru bizi götürmesi söyleyeceği herhangi bir kelimeden daha iyi hissettirmişti. Bu adam gerçekten beni bu ortamda mutlu eden tek kişiydi.

"Gel bakalım alabilecek misin topu"

Saçımı karıştırıp benden uzaklaşarak topu ayağına aldı. Böyle konuşup beni hırslandırmaya çalışmıştı aklınca.

Ne kadar çalışırsam çalışayım maça çıkarılmayacağımın farkında olduğum için beni hiçbir şeyin heveslendiremeyeciğini bilmiyordu tabii.

"Alabilsem ne fark edecek ki sanki? Zaten maça falan çıkmıyorum. "

"Ya deme öyle Semih'im. Sen çok yeteneklisin herkes bunu farkında. O da hatasının farkına varıp seni oynayacaktır eminim. "

Çevremdeki çoğu kişi yetenekli olduğumu söylesede ben tam tersini düşünüyordum. Hiçbir zaman yetenekli olduğumu düşünmedim, belki şanslıyım dedim hep kendime.

Çocukluğumdan beri hiç kimse beni herhangi bir konuda takdir etmemiş aksine hep yapamıyorsun, beceremiyorsun, şans eseri yaptın, senden daha iyi yapanlar var, gibi sözleri duymaktan bende aynı şeyleri düşünmeye başlamıştım.

Şu anda Barış abinin beni mutlu etmek için söylediği sözler içimde şımartılmak isteyen küçük çocuğun hoşuna gitti ve daha fazlasını duymak için can attı ama bunu kimsenin bilmesine gerek olmadığı için sustum. Şımarık diye anılmak en nefret ettiğim durumdu. Her ne kadar şımarık olmasam da babamın bana karşı en çok kullandığı kelime olması sinirimi bozuyordu.

"Umarım dediğin gibi olur."

"Olacak tabii, merak etme sen"

Barış abinin dediğine omuz silkerek daha fazla konuşmak istemediğimi belli ettim. Barış abi de uzatmayıp topu ayağında sektirmeye başladı.

............

Barış*

Antrenmandan ayrılırken akşam dışarda yemek için sözleşmiştik Semih'le. O yüzden şimdi saçlarıma güzel şekil verebilmek için bu kadar uğraşıyordum. Ama bir türlü şekil almayarak beni delirtmek ister gibi bir hali vardı bugün.

"Senin gibi saçın da.."

Daha fazla düzelmeyeceğini anlayınca saçlarımı boşverip üstümü kontrol ettim. Gri eşofman altı, ve düz siyah tişört giymiştim. Acaba çok mu sıradan? Aman ne olacak canım.

Nefesimi sesli bir şekilde bırakıp telefonumu ve cüzdanımı cebime koyup Semih' i odasından almaya gittim. Hazırlanmaya başlamadan önce aradığımda cevap vermediği için bir daha aramak yerine odasına gidiyordum direkt.

Asansör yerine merdivenleri çıkıp 90 numaralı odayı görünce gülümseyerek oraya doğru ilerledim. Odanın kapısına yetişir yetişmez sesli bir şekilde kapıya vurmamla koridorda temizlik yapan abiler bana ters ters bakınca onlara özür anlamında elimi kaldırdım.

Biraz öncekine kıyasla daha sessiz bir şekilde kapıyı çalıyordum ama Semih hala açmamıştı. Bende kapıyı çalmaktan vazgeçip telefon rehberimde "civciv" olarak kayıtlı numarayı aradım.

Çalan telefonunun sesini kapıdan duyunca içerde olmasına rağmen kapıyı açmaması beni sinirlendirmişti. En azından cevap verip gelmek istemediğini söyleseydi diye düşünmeden edemedim. Daha fazla uğraşmanın anlamı yok diyerek telefonu kapatıp geri dönmek için arkamı döndüğümde Semih'in odasından gelen düşme sesi olduğum yerde durdurmuştu bedenimi. Semih' in acı dolu inlemesini duyduğumda az önce olanları unutup tekrar kapıyı yumruklamaya başlamıştım.

"Semih, iyi misin abicim?"

Birkaç saniye içinde açılan kapının ardında gözleri dolu dolu bakan Semih, endişemi arttırdı.

"Ne oldu?"

Yerdeki valizi gösterdi eliyle.

"Şuna takılıp düştüm. Ayağım burkuldu sanırım. Basamıyorum."

Hemen içeri geçip kapıyı kapattım ve semihi kolundan tutup yatağa oturttum.

"Kocaman valize nasıl takıldın ki yavrum?"

"Abi ben uyuyakalmışım ya. Az önce telefon çalarken uyandım. Hemen kapıyı açmak için kalktım da işte uyku sersemi görmemişim valizi."

"Oy oy kıyamam ben sana. Çok mu ağrıyor peki gözlerin niye dolmuş?"

Kızarmış gözlerine bakarak sordum.

Kafasını eğdiğinde çenesinden tutup tekrar göz göze gelmemizi sağladığımda dudakları arasından titrek bir nefes verdi.

"Abi ya ağrısı geçmezse? Zaten maçlarda oynamıyorum ama yedekte oynayabilme ihtimalim vardı. Şimdi o ihtimal de ortadan kalkarsa beni burdan gönderirler. Ben çok istiyordum milli takımda oynamayı. "

Ben ayağı ağrıdığı için üzgün olduğunu düşünürken meğersem o neleri düşünüyormuş.

"Üzülme bebeğim, seneye oynarsın bu sene oynamazsan."

"Abi ya ben ne hayallerle geldim buraya sen biliyor musun? Offf "

Titreyen dudakları daha fazla konuşmasına engel olunca ellerini yüzüne kapatıp sessiz sessiz ağlayan çocuğu sarıp sarmaladım hemen.

"Şşşh, sakin ol lütfen. Geçecek bugünlerde."

Yumuşacık sarı tutamları okşarken arada minik öpücükler bıraktım saçlarına. O da göğsümden ayrılmamıştı sakinleşene kadar.

.

.

................

Kötü gidiyorsa özür dilerim😔

iyi sanıyorlar - semih ' barış Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin