8.

376 57 15
                                    

Hollanda maçından 2 gün önce






.
Çeyrek final öncesi tüm takımın katıldığı eğlenceye gidiyorduk şuan Arda ile. Ben ne kadar gitmek istemesem de onun ısrarına dayanamayacağımı anladığımda kabul etmek zorunda kalmıştım.

Tüm takım -ben hariç- çok çalışıp, yorulduğu için maç öncesi moral olsun diye bir gece mekanını kapattırmış, deli gibi eğlenmek istediklerini söyleyip hocayı ikna etmişlerdi.

Ben bu emeklerde payım olmadığı için eğlenmeye de hakkım olmadığını düşünüyordum. Hiçbir şey yapmamama rağmen adım takımda anıldığı için bununla övünemezdim.

Mekana girdiğimizde Arda beni bırakıp Kenan'ın yanına doğru gitmişti. Bende bu milli arada hep yanımda olan ama son bir haftadır doğru düzgün görüşemediğimiz Barış abiye bakındım.

Baktığım hiçbir yerde onu göremeyince Kerem abinin yalnız başına oturduğu masaya geçtim.

"Selam Kerem abi, naber?"

"İyi Semih'ciğim, senden naber?"

"İyi bende abi işte gördüğün gibi"

"İyi ol zaten abicim, kimse için kendini üzmeye değmez. Takma kafana hiçbir şeyi"

Saçlarımı karıştırıp kolunu omzuna atarak beni yanına çeken Kerem abim, beni en iyi anlayan insandı burada. Barış abi beni seviyordu falan ama anlamıyordu.

Ben Kerem abiye minnettar bir gülümsemeyle bakarken tam karşımda bir kızla gülüşerek yanımıza doğru gelen Barış abiyi görünce yüzümdeki gülümseme silinmişti.

Birkaç gündür yakın olamadığımızdan mı, yoksa bu kızla gereksiz samimi olmasından mı bilmem canım sıkılmıştı. Yani niye tanımadığı bir kıza böyle gülümsesin ki? Ben bile görmüyordum birkaç gündür bu gülümsemeyi.

Daha fazla bakmak istemediğimden gözlerimi kaçırıp telefonumdan saate baktım. Daha biz geleli 20 dakika olduğunu görünce ayağımı titretmeye başlamıştım bile. Sanırım bu gece kolay kolay bitmeyecekti.

.

.

.

Barış abi yanındaki kızı masamıza getirip kızla flörtleşince, kendime alkol içmemek için verdiğim sözü siktir edip iki kadeh içmiştim. Sık sık içmediğim için şimdiden başım dönmeye başlamıştı. Sanırım ağır bir içkiydi içtiğim.
.
.
.

İçtiğim altıncı bardağı herhangi bir masaya bırakıp Bertuğ' la dans etmeye devam ettim. Geldiğimden beri ne kadar benimle konuşmak için çabalasa da ben uzak durmuştum Bertuğ' dan. Şimdi neden böyle bir salaklık yaptığımı düşünüyordum. Bertuğ hayatımda gördüğüm en eğlenceli insandı.

Güle oynaya dans ederken birden midemin bulantısı kendini belli etmeye başlayınca koltuklarda oturmuş telefonuyla oynayan Barış abinin yanına oturdum. Gözlerimi sımsıkı kapatıp ellerimle şakaklarıma masaj yaparken kusmamak için derin derin nefes almaya zorladım kendimi. Bazen kusmamak için kendimi sıkmaktan ellerimin, ayaklarımın uyuştuğu olurdu.

Midemdeki her şey ağzıma elimi ağzıma kapatıp tuvaletlere doğru koştum. Ellerimi bacaklarıma koyup gözlerimi sımsıkı kapatmış kusarken arkamdan birinin tuvalete girdiğini duymuştum. Kimsenin beni böyle görmesini istemediğimden bulunduğum kabinin kapısını kapatacağımda kapıyı tutan damarlı el buna izin vermemişti.

Gelen kişinin Barış abi olduğunu görünce kapıyı bırakıp midemde bir şey kalmayana kadar kusmuştum. Ben utancımdan başımı kaldıramazken yanımdaki beden elini enseme atmış oraya masaj yapıyordu.

Rahatladığımı anlamasıyla beni koltukaltlarımdan tutarak kaldırmış ve lavaboda ellerini ıslatarak yüzüme sürmüştü. Aynı bir annenin bebeğinin yüzünü yıkaması gibi yüzümü yıkadığında iyi olup olmadığımı kontrol etmek ister gibi yüzümü turladı gözleri.

Şuan içtiğim alkolün etkisiyle dönen başımı daha fazla dik tutamayınca Barış abinin omzuna bıraktım, ağırlığını benden almasını ister gibi.

Burnuma gelen alkol ve parfüm kokusu beni mayıştırırken burnumu onun boynuna sürterek kollarımı ensesine doladım.

Onun ellerini belimde hissedince gülümseyerek kendimi ona bıraktım...

.
.
.
.
.
.
.
.
.

Kusuruma bakmayın kızlar😣

iyi sanıyorlar - semih ' barış Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin