RÜZGAR KIRCALI
Hastahanenin bahçesinde kendime bir kahve almış öylece oturuyordum.
Aklım Milenaday'dı.
Gelene kadar ara ara kan kusmuştu,sonrasında direk hastaneye getirmiştim.
Dayak yediğinden ötürü ağzına kan dolmuş ve onu yutmuştu,kusmasının sebebi içindeki fazla kanı boşaltmasıymış.
Kahveyi tamamen bitirip pet bardağı çöp kutusuna attım. Saat gecenin 4ü olmuştu ve ben herhangi bir kadın için gidip dinlenmek yerine onun başında beklemiştim.
Üstümde hala kamufilajlarım vardı.
Hastaneye götürülecekken refakatçi olarak kimse olmadığı için ben kalırım diye atlamıştım.
Sanki bu küçük kadının benden başka kimsesi yokmuş gibi hissediyordum,bi saniye neden böyle hissetmiştim ki?
Ailesinden kimse kalmamış ondandır bu his,
Kendi kendimi avutuyordum.
Hemen asansöre binip odasına çıktım.
Kapıyı yavaşça aralayıp baktığımda uyuyordu,rahatsız etmek istemediğim için geri çıkacaktım ki gözlerini araladı.-"Gel komutan"
Bana böyle hitap etmesi hoşuma gidiyordu.
Boğazımı temizledim ve sakin adımlarla baş ucundaki sandalyeye oturdum.
Duygu-"Neden burdasın komutan?"
Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
Rüzgar -"Sen kötü olunca yani şey-"
Lafımı kesti.
-"Beni neden buraya getirdiğini sormadım,neden yanımda olduğunu sordum"
-"Tek kalma diye"
-"Doğru , benim bi ailem yok"
aceleyle cevap verdim.
-"Hayır o anlamda demedim ben kendini yanlız hissetme diye kaldım ondan dolayı şey ettim"
Saçma salak bir cevap vermiştim.
-"Sağolasın ama gerek yoktu,ben yanlızlığa alışkınım"
-"Yanlız değilsin ki ben varım"
Şu dilini bi tut Rüzgar ya bi sus.
-"Yani şey şu an yanındayım tek değilsin,yine olurum her zaman,yani ne zaman istersen"
Sıçıp elime yüzüme bulaştırmıştım.
-"Sakin ol komutan ben seni anladım zaten"
Bir süre sessizce bekledik.
Rüzgar-"Neden tekrar burdasın Milena?"
Uzun kirpikleriyle gözlerime baktı.
-"Bilmiyorum"
-"Neden çıktın kadın sığınma evinden?"
-"Çok soru soruyorsun komutan"
-"Merakımda haklı değilmiyim küçük kadın"
-"Bana küçük kadın demekten vazgeç!"
-"Sende bana komutan demekten"
-"Ama sen komutansın"
-"Sende küçük kadınsın"
-"Ben küçük değilim"
-"20li yaşlarda daha yeni kadın sıfatını almış küçük bir kadınsın"
-"Tamam" ellerini kaldırdı -"Yeter"
-"Bencede"
Tekrar sessizlik oldu.Yine bir süre odadaki saatin sesini dinledim,merakla gözünün içine baktığımda oda bana bakıyordu.
-"Öldün dimi merakından?"
Hızlıca kafa salladım.
-"Kardeşim" dedi ve duraksadı
-"Kardeşin?"
Sadece abisi var diye biliyordum.
-"Babamın diğer karısından da bir çocuğu var"
-"Nasıl yani annenin üstüne kuma mı getirdi"
Başını salladı.
-"Mizgin anne,tam koyu kürttür,Van'da yaşıyordu babamın akrabalarından biriydi işte o geldiğinde 19 yaşımın başlarındaydım. 3 sene önce yani."
Lafını kestim.
-"Kaç yaşında ki bu zamana kadar evlendirmemişler"
-"27 yaşında"
Şaşkına dönmüştüm.
-"Nerede peki şimdi?"
-"Van'da. Dedesi çocuklu dul kadın kabul etmem dedi ama babam öldükten sonra mecbur kaldılar,3yaşında bir kızı var kadın sığınma evinden bu yüzden çıktım,Mizgin anne ve kardeşim onlar benim bu hayatta tek varlığım kendi annemle bile anlaşamazken o hep benim yanımdaydı hiç ayrım yapmadım aralarında. Hatta bir gün hiç unutmam sofra hazırladık herşey tamam salatalık domates doğradım koydum,babam yeşil biber çok severdi insanlık hali ya unutmuşum"
Tebessüm etti.
"Mizgin anne çocuğunu emziriyo annem de uyuyor. Oturdu bi güzel karnını doyurdu tam sofrayı toplayacakken sobada çaydanlık vardı kaynar çayı üzerime döküp bide çaydanlıkla dayak yemiştim,bir yeşil biber uğruna"
-"Milena"
-"Sözümü kesme"
Sustum.
-"Annem sesimize uyanmış,odaya girdi sadece izledi,çok yalvardım anne yanıyorum nolur yardım et diye o sadece izledi,sonra baktım Mizgin anne sobanın yanındaki kömürlerden bir tane alıp babamın sırtında kırdı. Tabi babam durur mu bu sefer girişti Mizgin anneye bi ona bi bana dayak yemiştik,neden aramıza girdin bak sende dayak yedin dediğimde gülmüştü,hatta ne dedi biliyormusun?
Bana da macera çıktı beraber bi anımız oldu fena mı?
Kahkaha atmıştım."