bg | on iki

258 71 12
                                    

Kafam o kadar dağınıktı ki, hiç bir şey yazmak veya atmak istemedim. Ülke bu kadar boktan bi hâle gelmişken başka şey düşünmek de istemedim. O yüzden biraz geç buluştuk ❤️‍🩹

Başlamadan önce; toprağa verdiğimiz meleklerimizi hatırlayalım 🐣

...

Felix, iki koca adım atarak zıpladığında kendini Changbin'in sırtında buldu. Changbin hiç sarsılmadan ağırlıkları dizerken Felix etrafını inceliyordu.

Spor hocaları, en güvendiği öğrencisine yani Changbin'e vermişti spor odasını düzenleme işini. Mükemmel iş çıkaracağından emindi, bu yüzden çağırdığında sevinçle beklemişti. Tabii bu sevinci biraz kısa sürmüştü, Changbin'in arkasından gelen Felix'i gördüğünde tüm havası sönmüştü.

Yardım edeceğine emin olsa sevinebilirdi, ancak biliyordu ki Felix yardıma değil, eğlenmeye gelmişti.

"Changbinie, şu ağırlıkları başka yere dizsek? Burada olunca insanlar çok takılıyor bunlara."

Changbin kısa bir süre düşündükten sonra ona hak verdi. Sırtından indirmeden ağırlıkları salon içinde kullandıkları küçük arabaya doldurdu. Gerçekten küçük görünüyordu ama garip bir şekilde her şey sığıyordu.

"Şu duvar kenarı bence daha iyi olur. Hem kullanacak olanlar kaldırırken duvardan destek alarak da kullanabilirler. Öyle de spor yapan çok."

Changbin yine ona hak vererek arabayı oraya yönlendirdi. Felix duvarın köşesine geldiklerinde hızlıca inip ağırlıkları indirmeye yardım etti. En büyük ağırlığa geldiğindeyse bir süre arabanın içindeki ağırlıkla bakıştı. Kendi kendine gaz vererek iki elini de arabanın içine attı. Ağırlığı tuttuğu gibi çekmeye başladığındaysa çekilen kendisi oldu. Arabanın içine düşmek üzereyken beline sarılan kolla çekildi.

"Dikkat etsene bücürük. O ağırlık senin kadar."

Felix Changbin'e şirin şirin sırıtırken hiç itiraz etmeden geri çekildi. Felix'in iki eliyle kaldıramadığı ağırlığı Changbin tek eliyle kaldırıp yerine koydu.

"Changbin ya,"

Changbin gelecek olanı beklerken Felix karşıdaki duvarı gösterdi. "Şu duvar aşırı boş duruyor. Neden spor dallarında ödül alanların madalyalarını buraya asmıyoruz? Daha doğrusu madalyalarının bir kopyasını? Hem asıl madalyalar onlarsa kalır, hem de başarı madalyaları burada oldukça ilham verir belki."

"Sen bugün çok mantıklı konuşuyorsun, hayırdır?"

Felix saçını savurur gibi yaptıktan sonra kıkırdadı. "Ben her zaman mantıklı konuşurum koca adam. Senin yanında mantıksız hareketler yapıyorsam senin hatan. Demek ki anlayacağın dilden konuşuyorum."

Changbin, bileğine bağladığı bandı çıkartmaya hazırlanırken Felix başına geleceği bildiğinden hızlıca koşmaya başladı. Koca spor salonu içinde defalarca tur attıktan sonra Changbin nefes nefese pes ederek durdu. Gözleri Felix'i aradığında boş bir salon görmesiyle kaşları çatıldı.

Arkasına döndüğü gibi yüz yüze geldiklerinde yüzündeki alaycı ifadeyle el kaldırdı Felix. "Merhaba koca adam."

"Sen var ya!"

Changbin tekrar koşmaya başladığında Felix bu sefer spor salonunun kapısına ilerledi. Dışarı çıktıkları gibi bahçedeki herkes onlara dönerken Felix umursamadan arka bahçeye koşmaya başladı. Changbin hiç duraksamadan arkasından giderken önüne gelen bedenle duraksadı. Ona çarpmamak için durmaya zorladı kendini. Tamamen durduğundaysa bir anlığına dengesini kaybedip kalçasının üstüne düştü.

babygirl | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin