2.Bölüm - İnsancıl Bir Sempati

11 6 44
                                    

Korkunç bir gürültüyle düşen yıldırım doğrudan evimin önündeki sokak lambasına vurdu. Şiddetli bir patlama sesi tüm sokağa yayıldı.

Bir saniyeliğine etraftaki her şeyi gün ışığı gibi aydınlatan parıltı, beni rahatsız edici bir şekilde huylandırmıştı. Böyle havalardan nefret ederdim. Bunun Tanrının bir uyarısı mı yoksa gerçekten de söylendiği gibi doğanın çalışma şekli mi olduğunu anlayamazdım çünkü.

Odanın en köşesindeki tabuta girmeden önce son kez gökyüzüne baktım. Büyük bir bulut evimin tam olarak üzerindeydi sanırım bütün gece yağmur yağacaktı. Bu benim için pek bir anlam ifade etmiyordu çünkü tabutumdan ayrıldığımda zaten bitmiş olacaktı.

Özel tasarım olan tabutumun içerisi ipek kumaşlarla döşenmişti. Tahmin ettiğimden çok daha konforluydu ve tabutun içerisinde uyurken üstün seviyeli duyma becerim kısıtlanıyordu. Böylece kilometreleri kapsayan ölümlülerin seslerini duymuyordum.

İlginç bir şekilde ilk defa yeni tabutumda uyuduğumda aslında bu zamana kadar gerçekten uyumadığımı fark etmiştim. Çok uzun bir zamandır duyduklarımla zihnimdeki imgeleri birleştiriyor kendime küçük çaplı bir VCR oluşturuyordum. Doğrusu bu zamana kadar bilincim hep açıktı. Hiçbir zaman gerçekten bir düş görmemiştim. Hepsi zihnimdeydi.

Bir ilüzyon.

Tabutun kapağında bir tırmalanma sesi duyuldu. İlk başta bunun bir kedi olabileceğini düşündüm çünkü sıklıkla ziyaret ediyorlardı. Ne kadar arasam da nereden girdiklerini bulamamıştım. Belki de henüz keşfetmediğim bir kısmında yaşıyorlardı.

Ses devam etti. Sonra bir gıcırtıyla kapak açılır gibi oldu. Tetikteydim.

"Bu ne sikim böyle?" diye sordu bir erkek sesi. "Tabut mu o?"

Neye benziyor ahmak?

"İçerisinde biri var mıdır?" Bu sefer bir kız konuştu. Sesinin gelişmemişliğine bakarak 15-16 yaşlarında olduğunu söyleyebilirdim.

"Saçmalama Jen." diye karşılık verdi başka bir kız. "Böyle şeyler sadece filmlerde olur."

"Ama-"

"Cidden bir kere olsun çocuk ruhunu bir kenara bırak." Çocuk azarlayıcı bir tonda konuştuğunda oldukça yakınımdaydı. "Arin şu işlemelere bak!"

"Üzerinde bir şey yazıyor." dedi adının Arin olduğunu anladığım kız. "By... un ha? Ne yazıyor aşırı silik."

"Çocuklar... Buradan gidemez miyiz?" Endişeliydi. Kalbi maraton koşusundaymış gibi sertçe atıyordu. GÜM. GÜM. GÜM. GÜM.

"Mızmızlık yapmayı kes Jen." diye tekrar azarladı onu çocuk.

Daha fazlasına katlanamadım. Avuç içim ipek kumaşın içerisine gömülüp oldukça az bir güç uyguladı. Buna rağmen kapak sertçe geriye çarptı. Menteşelerdeki zorlanma dişlerimi gıcırdatmıştı.

Korkunun kokusunu alabiliyordum. Üç çift göz bana panikle bakıyordu ama kıpırdayacak güçleri yoktu. Aralarındaki tek erkeğin renginin giderek solgunlaştığını gördüm. "Bö!"

Güçlü bir çığlık boğazlarını yırtarcasına yükseldi. Birbirine takılan adımları beni eğlendirmişti ama bu kadar akıllarının çıkmasını bende beklemiyordum.

Jen diye seslendiklerini tahmin ettiğim kız diğerleri gibi kaçmadı. Donakalmıştı. Doğrulup belimi esnettim. Tabuta gireli çok olmamıştı ama ölümlü kemiklerimin kireç tuttuğunu hissedebiliyordum. Bacağımı dışarıya attım ve üzerimi silkeledim. Bu zamanda kıyafetler çok kolay kırışıyordu.

Nightwalker || ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin