Toprak: Tanıyamadım?
Bir saniye geçmeden cevap geldi.05*********: Sorun değil .
Ben tanıyorum seni.Toprak:Aa ne güzel!
Sinirlenmeye başlamadan önce adını söyle.
05*********:Olmaz.
Henüz söyleyemem.Ama senin hayranın olduğumu söyleyebilirim çok merak ediyorsan.
Kaşlarımı çatarak ekrana baktım.Kim olduğunu merak etmiştim. Sınıf grubunda olduğum için tüm sınıfın numarası vardı bende yani onlardan biri değildi muhtemelen.
Her neyse,diye düşündüm. Yarın Ezgi'ye sorardım, muhtemelen başka sınıftaki bir kızdı. Sosyal ve sempatik bir kız olan Ezgi'nin bilme olasılığı büyüktü.Cevap yazmayı boşverdim ve ablamın gelmesiyle sofraya oturduk.
Ona Sinem'in doğum gününden bahsettim."Gitsen güzel olur ,dedi usulca.
Ablamı dışardan gören biri ,onun karakterini tahmin edemez.Boyu 153 'tü ,50 kilo var ya da yoktu.Güzel bir yüzü, hoş bir sesi vardı.Ve benim çok sevdiğim kahküllü saçları.
Kimse onun küçüklüğünden beri enduroda yarıştığını , bir keskin nişancı gibi tüfek kullanabildiğini ,kyokushin karate gibi zor bir sanat kullanarak kendinin iki katı adamları yere yıktığını düşünmezdi.
Ama o bunları yapabilen diğer insanlar gibi sert ve kaba da davranmazdı.Bir şeyleri içine attığını biliyordum, sinir olunacak şeylere bile gülümsedi.Onu sadece iki kez öfkeli görmüştüm.
Onca yıldan sonra bile unutamıyorum .
Bu arada ,adı Feraye'ydi.
Yemekten sonra ışıkları kapatıp belgesel izlemeye karar verdik.
Hayvanlı bir şeyler izlemek istemiştim ama şansımıza bir güreş belgeseli çıktı.Güreş öğrencilerini görmek bana hoş olmayan şeyler hatırlatmıştı.
"Bir ara dojo'ya ugramalısın,dedi ablam ."Zorunda mıyım ki?"
"Ustalarımız seni özlüyor, biliyorsun Orası yokmuş gibi davranmamalısın."
Bir şey demedim ,diyemedim.
Orası yokmuş gibi davranamazdım zaten.
Bir süre sonra başı omzuma düşünce uyuduğunu farkettim ve onu kucağıma alıp yatağına götürdüm.Sonra kendi odama gidip okul çantamı hazırladım.
Yatağa oturdum. Ayağa kalkıp odanın içinde iki tur attım. Bir daha oturup yine yürüdüm.
Sonra giysi dolabımın alt çekmecesini açtım.Yıkamaya kıyamadığım için hafifçe tozlanmış ,eski bir jiu jutsu gi'si.
Ve kahverengi bir kuşak.Özür dilerim,dedim. Sonra gi'ye sarılıp ağlamaya başladım.
Özür dilerim .
-- -- --"Bak kısa yeşil olan mı uzun olan mı?"
"Kısa daha iyi bence."Ezgi soluma,Sinem sağıma oturmuş,bana elbise ve ayakkabı seçtiriyorlardı.Öğle yemeğini yemiş ,kantinin bahçesine oturmuştuk.
Giysi seçme işine dalmışken 3 kişi önümüzdeki sandalyelere oturdu .Kafamı kaldırıp baktım.Poyraz,Atalay ve Furkan'dı.Sinem ,Atalay'a kısık sesle bir şeyler anlatmaya başladı. Ezgi ise "la havle,diyerek iç geçirdi ama sadece ben duydum sanırım.
"Bir sorun mu var?"dedi Furkan.Benimle ilk tanıştığında samimi biri gibi görünüyordu ama şimdi sesi hırçındı.
"Ne olacak, başka oturacak yer kalmadı heralde,değil mi? "dedi neredeyse boş olan kantini göstererek.
"Hasbinallah , kardeşim gidiyorum ben,dedi Furkan .Poyraz başını salladı.O gidince Ezgi oflayarak geriye yaslandı.
Az önce sinirli olan yüzü şimdi biraz üzgün gibiydi . Aralarında ne olduğunu merak etmiştim ama o anlatmak istese anlatırdı zaten, sormam uygun olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza Kadar Özgür
De TodoZincirlerimi kırmak istiyordum ama onsuz bir anlamı yoktu.