nolar oy ve yorum
hadin iyi okumalar
.
.
.Dayanamamıştı. Soobin'den aldığı mesajla beraber kendini sokaklara atmıştı. İlk başta komşulara sormuştu Beomgyu'yu gören olursa diye fakat gören olmamıştı. Onu görmeyenlerin sayısı arttıkça daha bir endişelenmişti.
Dediği doğruydu. Her tartıştıklarında Beomgyu kendini yürüyüşe verirdi fakat kendini fazla kaptırıp gider ve kaybolurdu. Çoğunda Yeonjun'u arayıp kendisini buradan almasını isterdi. Fakat o zamanlar kavgaları küçük ve önemsizdi. Bu sefer durum farklıydı.
Sahile arkadaşlarının baktığını düşündüğü için hiç oraya gitmedi. Ormanın içine girdi hiç düşünmeden. Hava kararmıştı çoktan. Bu yüzden telefon ışığıyla aydınlatıyordu havayı. Çok uzaklaşmak istemiyordu çünkü Beomgyu'yu bulmak isterken kendisi kaybolabilirdi. Yine de ardında birkaç iz bıraktı geri dönebilmek için.
Orman oturdukları eve yakın olduğundan en fazla buraya gidebileceğini düşünüyordu. Birkaç ismiyle seslendi ormana doğru fakat ormandaki hayvanları uyandırmamak için de dikkatli davranıyordu.
Bir ağacın dibinde gördüğü gölgeyle bakışlarını oraya çekti ve dikkat kesildi. Yavaşça oraya doğru ilerlediğinde ışığın aydınlattığı kadarıyla onun Beomgyu olduğunu fark etmiş ve hemen yanına gitmişti. "Beomgyu?!" demişti endişeyle yanına giderken. Hemen yanına çömeldi ve elleriyle yüzüne dokunarak kontrol etti. Gözleri yarı açıktı ve içki kokusu geliyordu burnuna. "İyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu? Senin ne işin var burada? Manyak mısın?" sorularını ard arda hızlı bir şekilde sıraladı. Karşılığında sadece bir gülümseme almıştı. Yeonjun sinirle iç çekti. "Gerçekten içtikten sonra sızmak için burayı mı buldun?" diye söylendi. Ama endişeden kalbi hızlı hızlı atıyordu hâlâ. Buraya gelirken aklından binbir tane senaryo geçirmişti.
"Sevgilim gelmiş." dedi Beomgyu kıkırdarken. Yeonjun dediğini umursamadan onun kolunu alıp omzuna attı ve onu ayağa kaldırdı. "Yürüyebilir misin?" diye sordu.
Beomgyu ise dudağını büzüp kollarını onun boynuna sardı birden. Bu hareketle yüzleri iyice yakınlaştığı için Yeonjun şaşkınlıkla baktı ona. Beomgyu 'cık' diye bir ses çıkardı. "Beni taşı, eski günlerdeki gibi."
Yeonjun göz devirdi. "Saçmalayacaksan seni yere atarım görürsün."
Beomgyu üzgün bir ifade yapıp başını onun omzuna yasladı. Yeonjun onun her hareketinde heyecanlanmaktan kendini alamıyordu.
"Atma beni. Unutma da. Ben seni unutmam da atmam da." dedi mırıldanarak. Yeonjun onun dedikleriyle kalakalmıştı."Sırf bu yüzden mi içtin bu kadar?" dedi kendi kendine. "Neyse hadi gidelim. Arkadaşların endişelendi senin için."
Yürümeye başlarken Beomgyu ona yapışmaktan asla vazgeçmiyordu. Bu da adımlarını yavaşlattırıyordu tabiiki.
"Peki ya sen?""Hm?"
"Sen endişelendin mi?"Yeonjun bu soruyla bakışlarını ona çevirmişti. Baygın bakışlarıyla kendisine bakıyordu Beomgyu, bir cevap bekler gibi.
"Endişelendim desem ne değişecek?"
"Çok şey. Çoooook şey."Beomgyu kendisine iyice yapıştığında Yeonjun derin bir nefes alıp durdu. "Yok bu böyle olmayacak. Sen bana yapışıp duruyorsun." Kendini Beomgyu'dan ayırdı ve önüne geçip yere çömeldi. "Sırtıma bin."
Beomgyu onun sırtını görünce gülümsedi. "Geniş omuzlu aracımm." dedi yarım ağız bir şekilde, sonra kollarını sardı ona ve sırtına bindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let me know | beomjun
Fanfictionbiten bu melodinin üstünde yalnız başıma duruyorum şimdi söyle bana bittiğini bileyim - exes to lovers