16: sarılmak

65 13 10
                                    

Dans.

Dans etmeyi bu kadar çok sevdiğini geç fark etmişti. Çocukluktan beri vardı belki de bu tutku. İlkokulda özel günlerde dans ettiği olmuştu mesela. Hatta 4 yaşındayken bile arkada şarkı çalarken dans ettiği bir videosu vardı.

Fakat tam olarak dans etmeye ortaokulda başlamıştı. Başlarda bale kursuna gitmişti, ailesinin izni vardı o zamanlar tabii. Hobi olarak gitmesini istemişlerdi. Keyif almıştı da. Fakat sonrasında ailesinin isteğiyle, derslerini etkiler diye kursa gitmemeye başlamıştı. Ondan sonra da sadece derslerine odaklanmıştı ve liseye geçene kadar da dans etmemişti.

Ardından tekrar başlamıştı dans etmeye gizli gizli. O zamanlar bu tutkusunu sadece hobi olarak yapıyor ve üzerine düşmüyordu. Meslek olarak yapmayı aklından bile geçirmemişti. Sadece dans ediyordu işte. Fakat Beomgyu'yla konuşması, ona hayallerinin aslında ne olduğunun farkına varmasını sağlamıştı. Fakat bu hayali hiçbir zaman gerçekleşmemişti.

Şimdi üniversitedeydi. Hâlâ içinde dans etme tutkusu vardı. Dans ederken mutlu hissediyordu ve bu tutkuyu her zaman hissetmek istiyordu.

Herkesten önce gelmişti dans odasına. Diğerlerinin gelmesine yaklaşık 2 saat vardı ve yalnızdı. Favori şarkılarından birini açmıştı ve hip hop tarzında dans etmeye başlamıştı ilk önce. Belli bir tarzı benimsememişti hiç fakat hip hop stilinde dans etmeyi daha çok seviyordu.

Orada ne kadar dans etti bilmiyordu fakat en son terleyip yorulduğu zaman şarkıyı durdurmuş ve yere oturmuştu Yeonjun. Nefes nefese kalmıştı.

"Dans ederken hâlâ çok çekici oluyorsun." Birden duyduğu sesle yerinden sıçradı Yeonjun. Kapının olduşu tarafa baktığında Beomgyu'yu gördü ve şaşkınlıkla baktı ona. Kapı pervazına yaslanmış, gülümseyerek Yeonjun'u izliyordu. "Ve hâlâ çok yeteneklisin."

Gözlerini kırpıştırarak baktı ona Yeonjun. Beomgyu ise ona doğru adımlayıp yanına, yere oturmuştu.

"Ne zaman geldin sen?"

"Seni izlemeye yetecek kadar önce geldim." gülümsedi. Bakışları onun terden ıslanmış saçlarındaydı. "Yanına havlu getirmedin mi? Yine hasta olacaksın."

"Çantamda. Ama gerek yok. Sen niye erken geldin?" Yeonjun, oturduğu yerden vücudunu ona doğru döndürdü.

"Belki seni görürüm diye. Lisede de spor salonunda böyle dans ederdin ben de seni izlerdim, unuttun mu?" anılar aklına gelince gülümsemesi büyüdü Beomgyu'nun.

Yeonjun da belli belirsiz gülümseyip başını salladı. Ardından bir süre Beomgyu'ya baktı. Onu özlediğini hep biliyordu. Fakat şu an ilk defa kendine itiraf ediyordu, onu gerçekten özlemişti. Uzayan saçlarını inceledi, parlak bakışlarını, olgunlaşan yüzünü... Bazı şeyleri değişmiş olsa da o ilk günkü gibi güzeldi hep.

"Bu arada başkandan duydum. Yarışmada bazı kişiler için solo sahne de olacakmış. Mutlaka gönüllü olmalısın." Beomgyu hevesle konuştuğunda Yeonjun şaşırmıştı.

"Solo mu?"

Beomgyu başını salladı hızlıca. "Evet, istediğin bir şarkıyı seçip dansı kendin ayarlıyormuşsun." birden Yeonjun'u omuzlarından yakaladı ve gözlerinin içine baktı. "Sence de hayallerini gerçekleştirmenin tam sırası değil mi?"

Yeonjun gözlerini kırpıştırdı. Ağzı birkaç kez konuşmak için açılsa da hemen geri kapandı. Sahnede tek başına yapabilir miydi? Bilmiyordu. Sanki bir anda tüm özgüveni yerlebir olmuştu. Bunca zaman hayalini kurduğu şeyin gerçek olma ihtimali vardı. Ama korkmaktan başka bir şey hissetmemişti o an.

let me know | beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin