"Bazen sır öyle bir yüktür ki, onu taşımak için güç yetmez, ama onu açmak için cesaret bulmak gerekir."
Barış derin bir nefes aldı, göğsüne yayılan ağır basıncı hissettiğinde bir an için durdu. Güçlerini kullandıkça içindeki o karanlık, bilinmez kuvvet, onu yavaş yavaş tüketiyordu. Lara'nın bakışları gözlerinden kaçmıyordu. Onun her şeyi fark ettiğini biliyordu, ama ona söylemek... Bu cesareti bulmak zor olacaktı. Lara, sessizce yanına geldi, gözleri Barış'ın yüzündeki solgun ifadeyi süzdü."İyi misin?" diye sordu Lara, sesi bir fısıltı kadar yumuşak ama endişeyle doluydu.
Barış başını hafifçe salladı. "Bir şey değil... Sadece biraz yorgunum," diye cevap verdi, ama içinde hissettiği ağırlık, söylemediği sözlerin ardındaki gerçeği saklayamıyordu. Güçler onu yavaşça bitiriyordu. Fakat bunu Lara'ya nasıl anlatacağını bilmiyordu.
Lara, Barış'ın omzuna elini koydu ve derin bir nefes aldı. "Bir şeyler olduğunu biliyorum. Ne olduğunu bana söyleyebilirsin."
Tam o sırada, Barış'ın avucunda yavaşça beliren parlak bir ışık parladı. Bu ışık, sanki onları başka bir yere çağırıyormuş gibi titredi. Lara hemen ışığa baktı, kalbi hızla çarpmaya başladı.
"Bu ne?" diye sordu Lara, şaşkınlık ve merakla dolu bir sesle.
Barış, ışığı tutan eline baktı. "Bu... Sanırım bizi başka bir dünyaya götürecek bir kapı."
Barış, ışığın parlamasıyla birlikte Lara'ya baktı. "Bunu daha önce de hissetmiştim, ama bu kadar güçlü olmamıştı," dedi, sesi hafif bir titreme ile.Lara, gözlerini kapı gibi görünen ışığa dikti. "Orada ne var?" diye fısıldadı, içindeki korku ile merakın karıştığını hissediyordu.
"Başka bir dünya... Bize ait olmayan, ama bir şekilde çağrıldığımız bir yer," dedi Barış, avucundaki ışığı sımsıkı tutarken. Güçsüzleştiğini hissettiği anlarda bile, bu çağrının ne kadar kuvvetli olduğunu inkâr edemiyordu.
"Gitmemiz gerekiyor, değil mi?" Lara'nın sesi artık titremiyordu. İçindeki endişe yerini kararlı bir duruşa bırakmıştı. Onun içindeki cesaret, Barış'a güç veriyor gibi hissediliyordu.
"Evet," dedi Barış, gözleri Lara'nın gözlerinde kilitli kaldı bir an. "Ama eğer bu kapıdan geçersek, geri dönmek kolay olmayabilir. Orada bizi neyin beklediğini bilmiyoruz."
Lara bir adım ileri atarak Barış'ın elini tuttu. "Seninle her yere giderim," dedi. "Artık geri dönüş yok, ne olursa olsun birlikteyiz."
Barış, Lara'nın elini sıktı. Onun bu sözleri Barış'ın içindeki güvensizliği bir anlığına silmişti. "O zaman gidelim," dedi yavaşça.
İkisi birlikte ışığın içine doğru adım attılar. Parlaklık onları sararken, etraflarındaki dünya yok oluyormuş gibi geldi. Bir an için her şey durdu; zaman, mekân ve gerçeklik arasında asılı kaldılar.
Bir sonraki anda gözlerini açtıklarında, kendilerini tamamen farklı bir yerde buldular. Gökyüzü koyu mor renkteydi ve etrafta yükselen garip şekilli ağaçlar vardı. Hava farklıydı, sanki nefes aldıkları her an sihir doluydu.
"Burası..." Lara etrafa bakındı, kelimeleri bulmakta zorlanıyordu. "Burası çok farklı."
Barış ise sessizce etrafı izliyordu. İçinde, bu dünyada onları bekleyen bir tehlikenin varlığını hissediyordu. Ancak bunu Lara'ya söylemek istemedi.
Bir an sonra, uzaktan gelen bir hışırtı duyuldu. Lara'nın içi ürperdi, sanki bir şey onları izliyormuş gibi.
"Dikkatli ol," dedi Barış, sesi alçak ama uyarıcı bir tondaydı. "Bu dünya dostça görünmeyebilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki dünya arasında
Fantasy"Sevgi, kaybetme korkusu ve sihirli güçler arasında sıkışıp kalan iki gencin, iki farklı dünya arasında yaşadıkları macera dolu ve gizemli bir yolculuk. Kahramanlarımız hem kendilerini hem de birbirlerini keşfederken, karşılarına çıkan beklenmedik t...