12

281 16 2
                                    

Derin bir nefes alıp ayaklarımı bir birine çektim ve kolarımı ayaklarıma bağladım hava çok soğuktu ama içerisi sıcaktı

pencereden dışarıyı izlemeye başladım yağmur deli gibi yağıyordu yine sonbaharın tam ortasındaydık normaldi aslında

Dışarya göz gezdiridim korumalar şemsiyeleriyle dolaşıyorlardı etrafta bende başımı koluma yaslamış yağmuru izliyordum

Kafam çok doluydu herşeyin ani olması kafamı çok karıştırmıştı evleniyordum yarın

Ama tek bir mutluluk duygusu taşımıyordum tek bir heycan yoktu içimde sadece kırgınlık vardı içimde

Yanlızlık çok boğucuydu aslında yanlız değildim kuzgun vardı ama ruhen yapa yanlızdım hep

Çaresizlik içide kalmış bir çocuktum ben kafese  hapsedilmiş kuştan farkım yoktu

Ben dışarıyı izlerke kapının çalınma sesi yankılandı koca odada ne oraya döndüm nede cevap verdim

Sadece sesizleştim çünkü kafamdaki o sesler o düşünceler bana yetiyordu zaten birde başka cevap veremezdim

Kapı ikinci çalıştan sonra açılmıştı işte o zaman gelenin kuzgun  olduğunu anlamıştı

Çünkü kimse kapımı ben ses çıkartmadan açamazdı ama kuzgun açabilirdi çünkü o herkes değildi

O kuzgundu...

Gözlerim usulca ona doğru döndü yüzündeki duygusuzluğu göre biliyordum sanki gözlerindeki fırtınalar çok karmaşıktı

Siyah gözlerinde birşeyler saklıydı  iyi olmayan şeyler saklıydı sanki tehlikeliydi bu zifirlere bakmak

gözlerim elindeki kahveye takıldı
ve sonra geri yüzüne döndüm hemen

yine takım elbisesi üzerindeydi demeki dışarı çıkıcaktı veya toplantısı vardı bilmiyorum

Bir kaç dakikanın ardından kapıyı arkasından kapatıp yanıma geldi ve elindeki kahveyi önüme bıraktı

Gözlerim her hareketini takip ediyordu usulca bıraktığı kahve bardağına baktım " iç " dedi

Sesindeki sertlik emir verir gibiydi kabacaydı ama herkese kulandığı kadar baskın değildi yinede buna takılmadım mizacı böyleydi

önüme indirdiği kupayı soğuk parmaklarım arasına aldım ve berjerde geriye yaslandım

Oda karşımdaki berjere oturdu ilk bir kaç dakika dışarı baktı sonrada bana döndü bakışları

Bende getirdiği kahveyi içmeye başladım güzeldi ne çok tatlı nede ağırdı tam kıvamındaydı

Onun zifiri siyah gözlerine bakmaktansa dışarıyı yağmuru izlemek daha mantıklı gelmişti

" davete kimi istersin "

Bana yöneltilen soruyla ona doğru  bakmak zorunda kalmıştım davet doğru soru kimi davet etmem gerekiyordu

Benden nefret edip kirli olduğumu düşünen babamımı yoksa anne dediğim ama arkamdan iş çeviren kadınmı davet edecektim

Kardeşim desem zaten onlardan zor kaçmıştı birde kendimi ona hatırlatamazdım kimdi o zaman çağıracağım kişi veya kişiler

Sanırım sadece efeyi ve teyzemeleri çağırıcaktım çünkü onlar benim için asıl ailelerdi ama diğerleri sadece kan bağı olduğum bir kaç kişilerdi

Neyse en azından çağıracağım kişiler vardı değilmi yapa yanlız kalmaktan iyiydi değilmi kesinlikle iyiydi

Kurumuş dudaklarımı yaladım ve kahveden bir yudum daha aldım sıcaklığı içimi ısıtmıştı ateş bey ilk defa işe yaramıştı sanırım

Günah bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin