İlk bölümle hola bebeklerim 🌓
Devrim ve Ömer'in macerasını okumaya hazırsanız bölüme geçelim☘️
1 bölüm 120 (oyu ⭐️geçtiğinde 2 bölüm hemen gelecek)
Satır arası yorum yapmayı unutmayın
Buraya da başlama tarihini alalım🤍
Keyifli okumalar☘️
❄️
Deniz'in muazzam görüntüsüyle cilveleşen şehri kara bulutlar esir almıştı. Fırtınanın habercisi olan hava sert yağışlar ile isyan ediyordu. Mavi cevherin suları kıyıdaki kayalıklara değerken doğa kendisiyle dans ediyor insanlarsa daha fazla ıslanmamak için metro durağına koşuşturuyorlardı. İnsanların arasında nefes nefese kalan genç kız yanından geçenlere çarpıyordu. Herkes gibi gitmeye çalışırken nefes nefese duraksadı.
İnsanlar yağmurun altında elinde çantalarla koşarak bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. Etrafını izlerken elinde kahve ile önünden geçen kadına dikkati kesildi. Galiba yağmurun yağmayacağını hesaba katarak kendine kahve almıştı fakat kahveyi içmek nasip olmadı kadına. Genç kadın sinirle elindeki kahveyi yere dökerek bardağı hemen önünde duran çöp kutusuna attı ve yoluna devam etti. Kadın gözden kaybolurken kendi kendine konuştu. "Devrim mal gibi neden yağmurun altında duruyorsun evine gitsene?" Önüne düşen birkaç tutamı kulak ardı ederek isyan eden yağmurun altında yürümeye devam etti. Az ilerde karşıya geçmek isteyen ama bir türlü geçemeyen yaşlı adamı görünce adımlarını hızlandırdı.
Bu lanet olası hava da neden kimse durmuyordu? Ehliyet alanların neden yaya geçidinden haberleri yoktu?
Bedenine sirayet eden öfkeyle keskin bir nefes vererek amcanın yanına ilerledi. Kaç yıldır İstanbul'da yaşıyordu bu duruma hala alışamamıştı. Şimdi Diyarbakır'da olsa bu arabalar çoktan dururdu.
Amcanın yanında durduğunda yaşlı adam ıslanmış yorgun ve senelerin izlerini taşıyan kırışıkların hâkim sürdüğü yüzüyle genç kıza döndü. "Eskiden böyle değildi bu yaya geçitlerinden bir yaşlı gördüklerinde durup yardım ederlerdi kaç dakikadır bekliyorum fakat kimse durmadı," dedi sitem eden yorgun sesiyle. Yaşlı adam sitem etmekte haklıydı. Kendisi de dakikalardır şahitlik ediyordu ve kimse durma zahmetinde bulunmuyordu.
Neden bilmiyordu ama böyle yaşlılar görünce hemen duygusala bağlıyor, onları böyle alıp yüreğinin bir köşesine saklayası geliyordu. "Ah amcam o kadar haklısın ki bu insanların cehaleti yüzünden gelişmiyoruz ülke olarak." Diyemedi...
"Bekle amca birlikte geçelim," diyerek yaşlı adamın koluna girdi. Sağına ve soluna baktıktan sonra yaya geçidinden geçmek için yürümeye başladı. Yağmur durmaksızın yağarken arabalarda yağmurla yarışıyor gibi durmak bilmiyorlardı.
İlk şeridi geçip ikinci şeride geçecekleri anda bir araba hızla üzerlerine doğru geldi ve son anda firenleyerek durdu. Arabanın lastiğinin aracı sesi ve ıslaklığın verdiği panikledi. Devrim ve yaşlı adam korku içinde kalırken arabanın içindeki adam camını indirerek kafasını dışarı çıkarıp bağırmaya başladı. "Ölmek mi istiyorsunuz lan!" Diyerek bağırdı. Neredeyse camdan atlayacaktı. Suçlu olması yetmezmiş gibi bir de saygısızlık yapıyordu dağ ayısı. Yaya geçidinde durulacağını bilmiyordu cahil!
"Ehliyeti baban mı verdi yaya geçidinde durulur! Ehliyeti olan sensin kuralları ben mi öğreteceğim sana dangalak?" Diye bağırarak karşılık verdi Devrim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUNİ(mafya)
ActionSarmaşık gibi ağların tuzağına sarılmış bir hayat! Hayatını gölgelerde yaşayan; gölgeler ve siber dünyayı lanet olan ve lanetinden kurtulmadan, kurtulmak istemeden sonuna kadar gitmek için her şeyini ortaya koyan bir adam; Ömer Karanlı! Özgürlüğe ha...