Bölüm 1

269 10 0
                                    

Mütevazi bir hayatım, mutlu bir ailem ve iyi ilerleyen bir ilişkim vardı. Ve tek istediğim bu hayatımın ömrümün sonuna kadar devam etmesiydi. Ama hayat her zaman her istediğini vermiyor işte insana. Bugün hastaneden raporlarımı aldım. Teşhisim konulmuş. LÖSEMİ. Tek kelimelik bir hastalık. Keşke hayatıma verdiği zarar da o kadar küçük olsa. Ama tam tersine bütün hayatımı alt üst edecek bir olay. Bir yandan kabullenmeye zorlarken kendimi diğer yandan insanlara nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Bunu onlara nasıl yapardım ki. Bu kadar acı bir haberi nasıl verebilirdim?
Bütün yolu bunu düşünerek bitirmiştim. Sonuç ne mi? Tabi ki bir süre kimseye bundan bahsetmeme kararı aldım. Bütün olanları kafamın içinde bir kenara çektim ve yüzüme en güzel gülümsememi yerleştirip beni içerde bekleyen yakışıklının yanına doğru ilerledim.
"Endişelendirdin beni. Niye bu kadar geç kaldın hayatım?"
Kurduğu her kelime kalbime batıyordu. Şimdiye kadar bir şey gizlememiştim ondan. Ama bunu saklamak zorundaydım. Yüzündeki o gülümsemeyi söndürmemem lazımdı. O gülüş benim hayata tutunma sebebimdi.
"Biliyorsun benim işleri. Son dakika bir problem çıkmasıyla meşhur."
Bir yazılımın firmasında proje lideri olarak çalışıyordum. Genelde böyle şeyler yaşatıyordu bize.
"Bugüne biraz daha özen gösterirsin diye düşünmüştüm sonuçta koskoca yedi yıldan bahsediyoruz. Azımsamamak lazım."
Şakacı bir yanı vardı Tolganın. Bu dediklerinde ciddi değildi tabiki alttan alttan gülümsüyordu.
"Sana yedi yılımı verdim Tolga bir yarım saati başıma kakma istersen"
Ne durumda olursam olayım onun yanında keyfim hep yerine geliyordu.
"Harika planlarım var bu küçük kutlama için ya da yapacağım süprizlere hazır mısın ?"
Beş yaşındaki çocuğun heyecanı vardı gözlerinde. Umutla parlıyordu.
"Hazır değilim. Senin çılgınlıklarına ne zaman hazır olabilirim ki ?"
"Sen beni bu halimle sevdin gibi klişe laflar kullanmak zorunda bırakma beni Esracım."
Gerçekten ne yapacağı hakkında ufacıkta olsa fikir üretemiyordum. Süprizlerle dolu bir insan derler ya Tolga da öyleydi işte. Kafeden çıkıp arabasına doğru ilerledik. Bu sırada da bana gününün nasıl geçtiğinden bahsediyordu.
"Şimdi yaptığım şey karşısında gülmek eğlenmek yok anlaşalım en baştan. Biraz çocukca gelebilir belki ama hoşuna gideceğini düşündüm."
"Buna gördüğüm de karar versem şimdiden söz alma tutamayabilirim"
"Bakmayacaksın değil mi o telefona?"
Konuşmamızı çalan telefonum bölmüştü. Tabiki de dediğini yapmayacaktım. Her ne olursa olsun bakmam gerekirdi.
"Hayatım bu konuda yine tartışmak istemiyorum. İşimi biliyorsun bakmam gerekiyor."
Tolga'nın söylentileri arasında müşteriyle konuşuyorum. Programdaki bir kaç aksaklık işlerini etkiliyormuş. Telefonu kapattım kapatmasına ama şimdi ki isteğim onu hiç de mutlu etmeyecekti.
"Lütfen sadece 1 gün hatta onu da geçtim sadece 1 saatini kesintisiz bana ayır. Bunu yapamayacak mısın sen hiç? O kadar şey ayarladım ama sen yine iş diyorsun. Gitmeliyim diyorsun. Ben neyim burada her zaman bekletebileceğin istediğinde geleceğin biri miyim? "
"Tolga daha sonra pişman olacağımız şeyler söy-"
"Ne pişmanlığından bahsediyorsun. Pişman olunulacak tek şey beraber geçiremediğimiz vakitler olacak farkında değil misin?"
Farkında olmadan beni en acıtacak noktadan vurmuştu. Onunla daha ne kadar vakit geçirebilirdim bilmiyorum. Sonucum ne olacak bilmiyorum. Belki daha iyi olacağım ama kimse bunu garantisini veremez bana. Haklıydı kızmakta her defasında bir yerlere gitmem gerekiyordu. Belki önceden olsa bırakabilirdim işi ama artık bu daha da imkansız. O kadar tedavi masrafının altından nasıl kalkabilirim ki bu işi bırakırsam.
"Tamam. Sakinleş Tolga. Hatta şimdi gideyim sen sakinleşince görüşürüz tekrar."
"Esra sürekli bir şeyleri bahane ediyorsun. En iyi anımızda gidiyorsun."
"Bahane değil. Gitmek zorundayım. İşim bu benim bırakamam ya."
Ben ne kadar sakin konuşsamda Tolga için bu durum geçerli değildi.
Yaptığı ani frenle çığlık atmam bir oldu.
"Esra bence sen sadece git."
Söylenilecek söz bırakmamıştı bana. Ağzımı açmadan arabadan çıkıp ağır adımlarla ilerledim. Böyle bir gün hayal etmemiştim. Yani ne bileyim onunla beraber küçük bir piknik yapardık belki. Ardından da lunaparka giderdik. Dönme dolaba binerdik. Çok basit hayaller ama onunla olmak bile yeterdi bana. Ama şimdi ne onun yanındayım ne de pikniğe gidiyoruz. O bastı gitti bende bir başıma kaldım öyle yol ortasında

Bilinmezliğe DoğruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin