2.7

359 102 225
                                    


150 yorum sınırı

***

minho:

bu sıralar hayatımın akışı bir yola girmiş gibi...
özellikle de yanımda oturan chanla rastgele açtığımız bir filmi seyrederken iyice hissediyorum bunu.

chan, bir haftadır bana geliyor ve her geldiğinde dağınık bir görüntüsü oluyor. dağılmış saçları, kızarmış gözleri ve yarısı açılan gömleği bana işten geldiğini, yorulduğunu belli ediyor.yine de bu hâline rağmen geceye kadar benimle oturuyor.
beni gerçekten seviyor mu emin olamasam da yanımda olmak istediğini görüyorum.

şimdi de yanımda oturuyor. bugün biraz daha iyi görünüyor geçenki günlere nazaran.
ama yine de az uyuduğu için filmin ortasında esniyor.

gözlerimi hafifçe ona çevirdiğimde siyah saçlarını eliyle dağıtıp başını koltuğa dayıyor.
"arka ışığı mı da mı kapatsak.. bugünki film sıkıcı geldi."dediği gibi ikinci kez esniyor.

bugün mesaiye kaldığı için ekstrem bir uykusu var sanırım. ve benim de var. geceleri garip konuşmalarımız yüzünden ikimiz de sürekli geç yatıyoruz. o yüzden de sürekli bir mayışma halindeyiz zaten.

chan sorusuna yanıt bulamadığı için bakışlarını bana çevirdiğinde ağzımı açıp konuşasım gelmediğinden onayladığımı belli eden mırıldanmamla birlikte kalkıyorum koltuktan.

ışığı söndürdüğüm an telefonumun ışığı aydınlatmaya başlıyor odayı.

chan gözünü çevirmeden huysuz bir ses tonuyla "bir sürü mesaj geliyor sana." dediği gibi kollarını birleştiriyor göğsünde.

şu homurdanmaları hoşuma gittiği için sırıtmama engel olamadan elime alıyorum telefonu.

changbin'in söylediğine göre bugün seungmin gelecekmiş bana. onun haberini yeniden veriyor.cevap vermiyorum mesajlarına.adresimi böylesine rahat sevmediğim insanlarla paylaşması sinirden kanımı kaynatırken bir şey dememe gerek bile yok.zaten hayatımdan çıkaracağım.

böylesine rahat bir şekilde herkesi kenara atabilmem hoşuma gitmiyor.duygusuzluk benim alanım sanırım.

"christopher." diyorum kendi düşüncelerimin iç sesinden kaçmak için. "bugün seungmin gelecek buraya."

"ne?" chan yorgunluktan yarım açık olan gözlerini büyülttüğü gibi bana bakıyor."ne alaka birden?"

"changbin adresimi vermiş. benimle konuşmak istiyormuş."

sesimin tonunun düz çıkmasına özen göstersem de chan yüzümü inceleyip kaşlarını havalandırıyor."o geldiğinde nerde beklememi istersin?"

kalmasını istediğimi mi biliyor yoksa kendisi kalmak istediği için mi soruyor bunu bilmiyorum ama omzumu silkiyorum.

"ilkte gözükme. konuşmayı dinleyebilirsin. sesimi yükseltirsem gelirsin."

şunu söylemek delicesine utandırıyor beni. yanaklarıma çıkan ısıyı hissedebiliyorum. chan'ın da kızaran yanaklarımı gördüğünü biliyorum.
zaten birkaç saniye içinde kıvrılan dudaklarıyla belli ediyor bunu.

"bana az buz güvenmek seni utandırıyor mu?"

sesinde alaycı bir ton yok. daha çok gerçekten de cevabı öğrenmek istiyormuş gibi.ama benim pek cevap veresim yok.

neyse ki kapı zili aramızdaki bakışmayı bölüyor. chan doğrulduğu gibi mutfağa bakıyor."orda bekleyeyim. daha rahat duyarım seni."

girly, right? || minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin