1.4

452 82 182
                                    

150 yorum sınırı

minho karışık bir karakter
duygularını biraz içsel konuşmalı
yazarsam anca anlarız diye düşündüm

ilk defa denediğim bir tarz
umarım çok kötü durmuyordur.

***

minho:

"konuşmayacak mısın?"

babam karşımda oturmuş, kollarını göğsünde birleştirmiş şekilde dururken fazlasıyla ciddi gözüküyor.yüzü benden nefret ediyor gibi olsa da sürekli zemine vurduğu sol ayağı gülümsetiyor beni.küçükken hep endişelendiği zamanlarda yaptığı bu hareketi unutmamak, bunu bilmek umut veriyor bana bir anlığına.belki de hâla içinde bir yerlerde beni seviyor diye düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.

"minho konuşsana."

sert sesine eklenen sehpaya vurduğu için fazla gürültülü olan ortam irkilmemi sağlarken başımı hafifçe eğip gözlerine bakıyorum.açıkçası ne diyeceğim hakkında bir fikrim yok.cevap vermem içim direttiği sorunun cevabı bende de yok. cenazeye neden gittiğimi bilmiyorum. aynı kaç gündür neden sürekli kendimi annemin mezarında bulduğumu bilmemem gibi.

"bak mezara bir daha gitmeyeceksin.onu mezarında da utandırıyorsun."

daha deminden beri sürekli tekrarladığı sorunun asıl altında yatan cümleyi ilk defa duymak güldürüyor beni. bunu deme şekli biraz komik.canımı acıtmaya çalıştığını fazla belli ediyor.ben bu numaraları yiyebilen birisi değilim.

"tamam." diyorum başımı hafifçe sallarken."bir daha gitmem."

babam konuşmamla bacağının sallanışını durduruyor. sol ayağı artık sabit. yere tam olarak basıyor.ama tek farklılık bu değil. çünkü bana doğru yaklaştırıyor kendini, ellerini öne uzatıyor yavaşça. titreyen parmakları benim ellerime uzanıyor.bana dokunurken sinirlendiğini biliyorum.benden nefret ediyor. gözlerinden okuyabiliyorum.

"o çocuklar yanındaki...işlerinizi ikinci evi alacak kadar büyütmüşsünüz."

ellerimi koparırcasına sıkması canımı yaksa da tek yapabileceğim şey gözlerimi kapatmak oluyor.
"çalışıyoruz."

"kaç kişinin altına girerek çalışıyorsun minho... ismini çok farklı şekillerde duydum."

alay kokan mırıltısı yüzümdeki gülümsemeyi büyültürken kapalı olam gözlerimi açıp onun gözleriyle buluşturuyorum. "neyi merak ediyorsun?bir hakkın var mı ki benim üzerimde?"

"yok.olmasın da zaten. senin gibi bir çocukla bağlantımın olmaması daha iyi."

işte bu biraz canımı yakıyor. sözlerinde hiç ima yok çünkü. ne dediyse tam içinden gelerek söylüyor.bunu görebildiğim için kendimden nefret ediyorum.

"niye beni aldın bugün?"diyorum ellerimi ondan çekerken. ona yakın olmak bir süre sonra midemi bulandırıyor garip bir şekilde. bu yüzden de geriye yaslansam dâhi nefeslerim istemsizce hızlanıyor.kusacak gibi oluyorum ve ben kusmaktan nefret ederim.

"benden korkuyor musun?"

beni yanlış tanıyor.vücudumun tepkisinden bir şeyleri fark etse de duygularımı okuyabilecek kadar iyi bir baba da benim kadar iyi olan bir dolandırıcı da değil.

bunu üzüldüğümü zannedip telaşlanarak
"sana bir şey yapacak halim yok." demesiyle de anlaşılabiliyor zaten.

gülmek istiyorum aslında ama ondan iyi olmak hoşuma gittiğinden midir nedir gözlerimi dolduruyorum onun sözde benim için telaşlandığı oyununa katılmak adına.

girly, right? || minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin