Bir takım elbisenin içinde beyaz tenli , biraz zayıf ve arkadan bağlanmış uzun saçlarıyla birisi geliyordu.. Ve o ses'e dogru bakmak isteyen Erkan , başını ayak uçlarından kaldırıp bakacakdı ki ; uzun saçlı adamın tamda ona doğru geldiğini fark edip arkasına dogru dogrulmaya başladı.. Uzun saçlı adam geldiginde ise Erkanın hemen yanında ki bank'a oturup sol ayagını , sağ dizinin üzerine atarak ve hafif bir gülümseme ile ;
- Merhaba Ahmet..
Diyince ve bunu duyan Erkan aniden başını kaldırır ve sesin geldigi banka doğru bakmaya başlar.. Şaşırmış biz ifadeyle Erkan ;
- Efendim.. Bana mı dediniz ? Dedi
Adam sol ayağını indirip dahada doğrularak Erkan'a dogru dönüp ;
- Adım Tolga.. Aslında seni bulmak hiçde kolay olmadı.. Dedi
Ve Tolga tekrar gözlerini denizin ufkuna dogru dikip izliyordu.. Ara ara tebessümlerle gülümsüyordu.. Erkan ise ne oldugunu anlamamış , uzun uzun Tolgayı izliyordu. Saçlarına , yüzüne ve gözlerine uzun uzun baktı.. Öyle bir şok olmuştu ki , öylece susakaldı.. Kafasında ki eski soruları bir kenara bırakmış, yeni yeni sorular doguyordu.. Bu adam kimdi ? Nerden geldi ? Beni nerden tanıyor ? Düşman mı dost mu ? ardı arkası kesilmeyen sorular her saniye artıyordu.. Buna daha fazla dayanamayan Erkan , agzında gevelercesine bir kaç kelime çıkıverdi..
E: Seni tanıyor muyum Tolga ?
T: Evet ve biz seninle çok iyi bir dosttuz..
E: Sana neden inanayım peki ?
T: ( Gülümseyerek ) İnanmaman için bir sebeb yok.. !Erkan az önce süzdügü bu garip adamdan gözlerini alarak , kendisine geldiğinden beri baktığı ayak uçlarına bakmaya devam edip düşünmeye başladı... Kendisine Tolga diyen bu adamı nerden tanıdığını hatırlamaya çalıştı.. Herşey çok kötü ilerliyordu , ne kendisine dair birşeyler hatırlıyordu nede etrafındaki insanlarla.. Fakat şuanda Tolganında dediği gibi , inanmaması gereken bir sebebi olmadığını fark etti... Önce kafasında ki soruların cevabını bulmak yerine karnının doymasını , bi duş alıp kendine gelmeyi düşündü.. Ama bunu nasıl yapacağınıda bilmiyordu. Tek çaresinin Tolga oldugunu düşündü , ne de olsa onlar eski dosttu... Bu sırada ise Tolga havanın kararmasından dolayı artık denizi ve martıları izlemekten vazgeçip elindeki telefonunda birşeylerle ugraşıp duruyordu.. Erkan kafasında binlerce düşüncelerden sıyrılıp yerde olan başını kaldırdı ve Tolga'ya dönüp meraklı bir bakış ifadesi alıp ve kısık bir ses tonuyla ;
E : Tolga bana ne oldu anlatabilir misin ? Dedi..
Tolga ugraştıgı telefonu bir kaç saniyeligine bırakıp , birazda dik bi oturuşla Erkan'a dönüp anlatmaya başladı..
T: Ahmet 3 gün önce bir trafik kazası geçirdin. Anlayamadığımız bir şekilde sag çıkmışsın o kazadan ve o günden beridir şehri köşe bucak seni aradık durduk.. Fakat bulamadık kaçırılmış olmandan şüphe ediyorduk..
Erkan anlatılanları başı önde egik bir şekilde uslu uslu dinlerken , Tolganın bir cümlesiyle aniden başını kaldırdı gözleri birden sonuna kadar açıldı ve şaşırmış bir ifadeyle ;
E : Ne ne ne ! Kaçırılmış olmam mı dedin ?
T: Evet...
E : Peki ama neden ? Ben kimim ki ?
T : İstersen bunları başka bir yerde konuşalım ve bu sırada yemek yersin..Diyerek Erkan'ı susturup ayağa kalkan Tolga yürümeye başladı parkın dışına doğru.. Bu sırada da hala bankta oturan Erkan , Tolga'nın bu umarsız tavrına bakakaldı öylece.. Tolga arkasına bakıp ;
T: Hadi ! Gelmiyor musun ? Diyerek bagırırdı uzaktan...
Erkan yerinden hızlı bir şekilde kalkıp , saçlarını düzeltti ve yürümeye başladı... Biraz koşar adımla birazda hızlı adımlarla Tolga'ya yetişti.. Parkın hemen yanındaki caddeye çok temiz , kaporta boyası gibi camları da siyah ve çok pahalı bir araba yanaştı.. Tolga hemen arka kapıyı açıp araba binip diger kapısına dogru yanaştı.. Erkan açık kapının hemen önünde kendisiyle çelişki de kalmış olsa gerek ki bir süre bekledi.. Acaba bilmeliyim , yoksa binmemeliyim diye düşünüp durdu... Daha sonra Tolga 'nın içerden Binicekmisin ? Diye seslenmesiyle binmesi gerektiğini düşünerek adımını atmış ve kapıyı kapatmıştı...
